Türkler İkinci Sınıf Vatandaş Olmaya Devam Edecekler mi?

Bu sene de okulların kapanması, yaz mevsiminin de söylenen üzere çok sıcak geçecek olması sebebiyle şu günlerden itibaren tatil beldelerine, revaçta olan yerlere herkes cebindeki parası mukabilinde tatil planları yapacak. Kimisi arkadaşlarıyla tatile gidecek, kimisi ailesiyle vakit geçirmek isteyecek.. Kimisi beş yıldızlı otellerde, kimisi de daha mütevazı imkânlarla apartlarda tatilini gerçekleştirecek.

2009 yılından 2014 yılına kadar, ömrünün beş yaz sezonunu Marmaris’te geçirmiş birisi olarak, gördüklerimi, içimi acıtanları da göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yazısı yazmak istedim. Her sene özellikle Rus, İngiliz ve Alman turistlerin yoğun akınına uğrayan tatil beldeleri, bu turistlere gösterilen fazla ihtimamdan ötürü birer küçük Rusya, İngiltere, Almanya kenti haline getirilmişlerdir. Ve bu durumdan gözünü para hırsı bürüyen işletmeciler rahatsızlık duymamaktadır. Yaz boyunca bütün işletmelerde; restoranlarda, otellerde, eğlence yerlerinde bu saydığımız milletlerin bayrakları sallandırılmaktadır. Bizim nazlı hilal ise, mahzun bir şekilde bu bayrakların yanında dalgalanmaktadır. Yabancı müziklerin 4-5 aylık süre zarfında hiç susmadığı mekânlarda, Türk müziğini dinlemek gibi bir lüks söz konusu değildir. Varsa yoksa dışarıdan gelen turistlerin gönüllerinin hoş tutulması bir şiar konusudur. Hoş tutulmada öyle bir ileri gidilmiş ki, camide okunan ezana bile belki tahammül edilemez diye, hoparlörün sesi kısılmaktadır. Yüreğinde milli duygular taşıyan biri iseniz eğer bu manzara sizi muhakkak yaralayacaktır. Tamam, yurt dışından gelen turistlere muhakkak hürmet gösterilmelidir, bu Türklüğümüz gereğidir ki biz misafirperverliğiyle âleme nam salmış bir milletiz. ‘’Ama hiçbir ciddi ve yabancı bir ülkede dışarıdan gelen yabancı insanlara bu kadar ihtimam gösterildiği ve kendi değerlerinin bu kadar aşağılandığı görülmüş müdür?’’ sorusunu aklımıza getirmememiz mümkün müdür?

Şimdi gelelim Türk vatandaşların nasıl ikinci sınıf konumuna düşürüldüklerine… Bu beldelerde her şey yabancılara göre dizayn edilmiştir. Otellerde yerli turistlere rezervasyon kolay kolay yapılmamaktadır. Ancak yurt dışından rezervasyon yapıp da otellerde yerli turist olarak tatil yapmak mümkündür. Yerli turist olarak geldiğiniz bu yerlerde kolay kolay Türk restoranı bulmak da mümkün değildir. İngiliz, Fransız, İtalyan, Çin, Kore, İtalyan, Meksika mutfaklarının yemeklerinin çeşit çeşit sunulduğu restoranların yanında Türk restoranları parmakla sayılır niteliktedir. Bu gibi yerlere yerli turist olarak gidemezsiniz de.. Ki zaten yerli turistin bu restoranlara gitmek gibi bir isteğinin de olacağını düşünemeyebiliriz. Ama gel gör ki yerli turistin damağına hitab edecek mekânların olmaması da üzücüdür. Sahilde, tekne turlarında, gece eğlencelerinde öncelik her zaman yabancı turistin gönlünü etmeye yöneliktir. Hemen hemen hiçbir dükkanın ismi Türkçe değildir. Bu şehirler adeta küçük birer Londra, Paris, Moskova, Edinburgh, Berlin’dir. Ailenizle gittiğiniz ve stres atmak için geldiğiniz bu yerlerde belki de daha bir moral bozukluğu ile bu yerlerden ayrılmanız söz konusu olacaktır.

   Gel gelelim ki sezon başlayalı neredeyse iki ay olmasına rağmen, isimleri zikredilen bu tatil diyarlarından hiç iyi haberler gelmemektedir. İşletmeciler kan ağlamakta, büyük otel sahipleri otellerinin %70-80’inin boş olduğundan dem vurarak kara kara düşünmekte ve yardım istemektedir. Her işini turistle çeviren ve ekmeğini bu yolla kazanan bu memleketlerin vatandaşları, sezon sonunu nasıl getirecekleri konusunda cevap bulmakta zorlanmaktadırlar.                Biraz da bu durgunluğun sebeplerini irdelemek belki de yerinde olacaktır. Rusya ile bundan bir süre önce vuk’u bulan malum uçak krizi ve iki ülke arasındaki gerginlik, turizme de yansımış, Rusya kendi vatandaşlarına Türkiye’ye tatile gitmemeleri konusunda telkinde bulunmuştur. Bu da netice vermiştir ki, Antalya ve havalisinin turist ağırlığının belki de % 65-70’ini oluşturan Rus turistlerin bu yerlere gelmedikleri ve bu beldelerin birer ölü sezon geçirdikleri haberleri duyulmuştur. Beri yandan Marmaris, Köyceğiz, Fethiye, Bodrum gibi gözde yerlerin ağırlığını oluşturan İngiliz turistlere de devletlerinin can güvenliğinin olmadığı ve bu yerlere gidildiği vakit can kayıplarının yaşanacağını söylemesi de bu turistlerin tatil noktalarında ülke ve rota değişmelerine sebep olmuştur. Bunda da en çok Işid terör örgütünün yaptığı ve yapmaya da devam edeceğini söylediği canlı bomba eylemleri etkili olmuştur.

Pekiyi bu sene bu işletmeciler sezon sonunu nasıl getirecekler ve en azından zarar etmeden bu dönemi nasıl bitirecekler, bilemiyoruz. Ama bundan böyle geçmişten beri yapılan pozitif ayrımcılıktan dönülmesi ve kendi insanına da gerekli ihtimamı göstermeleri neticesinde daha hareketli bir sezon geçireceklerdir. Yerli turistin de önemli olduğu, elde edilen son tecrübeyle bir gün yabancı turistlerin de sonunun geleceği hep bu işletmecilerin aklında olmalıdır. %80’i boş olan bu oteller muhtemel cüzi fiyatlarla yerli turistlere hizmet vereceklerdir. Yıllardan beridir, otelin kapısından dahi sokulmayan bu vatandaşlarımızın gönlünün alınması ve onlara en iyi hizmet ve hürmetin gösterilmesi, gelecek sezonlarda bu işletmecilerin yararına olacaktır. Restoranlar, yerli turistlere gerekli hizmeti göstermeli, onların damak tadına hitap eden yemekleri de sunmalıdırlar. Bu yerlerde bangır bangır çalınan yabancı müziklerin yerine Türk müzikleri de çalınmalı ve buraların Türk kimliği bir nebze de olsa hem yerliye hem de yabancıya hissettirilmelidir. Özellikle burada negatif faaliyetlere girişen bölücü terör örgütü sempatizanlarının, Türklük karşıtı söylemleri de yok edilmelidir -ki bu çok önemli konu belki de ayrı bir yazının konusu olmalıdır-

Sonuç olarak, yıllardan beridir ikinci sınıf vatandaş konumuna düşürülen ve yüzüne bile bakılmayan yerli turistin artık önemli bir hale geldiği aşikâr bir durumdur. Tatile gidilen bu yerlerde işletmecilerin güler yüzü, saygı ve hürmeti sonucunda herkes bu işten karlı çıkacaktır. Yukarıda saydığımız sebeplerden ötürü, ikinci sınıf vatandaş konumuna düşürülen bu Anadolu’nun mütevazı insanı artık hak ettiği değeri görmeli ve birinci sınıf hizmet alıcısı ve birinci sınıf vatandaş olarak bundan böyle zamanını geçirmelidir.

Yazar
Mustafa Hakan YILDIRIM

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen