Hala Anlamadınız mı?

Türkiye’de ortalama eğitim düzeyi ilkokul üç. Bunu biliyoruz. Ayrıca toplumun %8’i bir konuyu anlıyor ve anlayışına göre yorumlayıp karar verebiliyor. %10’u ise sadece anlıyor. Kalan insanımız ise ne doğru düzgün anlıyor, ne de yorumlayıp karar verebiliyor. Ama bu son olaylarda sınıfta kalan anlayışsız olarak değerlendirilen insanlar değil, tam tersi hem anlama, hem de karar verme yetisi olan kişiler…

Richard Francis Burton’u (1821-1890) birçoğunuzun tanımadığına eminim. Ama Arabian Nights – Bin bir geceler (Arap geceleri) ve Kamasutra kitaplarını İngilizceye kazandıran kişi dersem belki aşinalık hissedersiniz.

Daha önemli bir eseri var. 1855’te yazdığı “A Personal Narrative of a Pilgrimage to Al-Madinah and Meccah – Medine ve Mekke’ye Yapılan Hac Anıları”.  Burton, Doğu Hindistan Şirketi – East India Company (bir zamanlar dünyanın en zengin şirketi) ile Afganistan’a gider, Hint dilleri, Arapça ve Farsça öğrenir. Doğu ile ilgili kültürünü aşırı derecede geliştirir. Bir Hristiyan olmasına rağmen, Müslüman kılığında hacca gitmeye karar verir.

1853 yılında Hacca gider. Hatta tespit edilmemek için sünnet bile olduğu söylenir! Bir Hint Müslümanı (Peştun) kılığındadır. Adı da Mirza Abdullah’tır. Bu yolculuk için bildiğiniz bütün dini vecibeleri ezberler ve bir Müslümandan farksız şekilde yerine getirir. Bir keresinde ayakta idrarını yaptığı görüldüğü iddia edilir. Ama kendisi inkâr eder veya bir başka iddiaya göre kendisini gören çocuğu öldürür.

Arapça ve Ortadoğu bilgisi nedeniyle 1873’de İngiltere’nin Şam elçiliğini yapar. Ahlaksız bir adamdır. Hindistan, Pakistan, Afganistan gibi yerlerde her türlü sapkın cinsel ilişkiyi denemiştir.

Burton, Britanyalı bir gezgin, coğrafyacı, tercüman, yazar, asker, oryantalist, haritacı, etnolog, casus, dilbilimci, şair, eskrimci ve diplomat olarak tanımlanmaktadır.

19.yüzyılın son yarısında ve 20.Yüzyılın başında Lawrence’ın yaptıklarını hiç yazmıyorum.

Şimdi bunu neden anlatıyorum diye soruyor olabilirsiniz…

Cuma akşamı ülkemizde olan darbe girişimini nasıl yorumladığımı aşağıda maddeler halinde yazacağım.

* Irak ve Suriye’de devlet ve idare tecrübesi oluşmuş bir grup var. Bu grup ile bizdeki etnik kardeşleri birleştirilip güneyimizde Akdeniz’e çıkışı olan bir devlet kurulması gerekiyor.

* Irak ve Suriye’de İran’ın etkisi fazlalaştı. Bizim güneyimizde Batı dünyasının tam manipüle edebildiği, İsrail ile İran arasında tampon olacak ve dolayısıyla İsrail’in güvenliğini sağlayacak bir devlete ihtiyaç var.

* Bu devlet için Türkiye’den koparılacak toprak, ancak Türkiye bir karışıklık veya iç savaşa sevk edilirse elde edilebilir.

* Dünyanın petrol rezervlerinin %5-10’unun Irak’ta olduğunu unutmamak lazım. Ayrıca bu petrol dünyadaki en yüzeysel ve çıkarılması en ucuz maliyetli enerji kaynağıdır.

* Bu kaynak güneyimizdeki bir koridordan doğrudan Akdeniz’e çıkarılmalıdır.

* Bu senaryo dışarıda yazılmıştır. Olayların ilk başlarındaki Batı dünyası tepkilerine bakın. Hükümet’in kazanacağı hissedilince, Batı dünyası demokrasiden yana tavır aldı.

* Bu senaryoda paralel diye adlandırılan grup maşadır. Ne yazık ki kendi meclisini bombalayacak ve halkına ateş açacak kadar aşağılıktır. Aramızda çok Burton’lar olduğunu biliyorduk, iyice ortaya çıkmıştır.

* Türkiye’de ölen ve öldüren Türk, Irak ve Suriye’de de ölen ve öldüren ya aynı etnik gruptan veya aynı dindendir.

Bu dünyada 70 yıl önce güç, para ve kaynak uğruna Batılılar birbirlerini yemişler ve 50 milyon insanın ölümüne neden olmuşlardır. Irak ve Suriye’de 2 milyon insanın ölümüne göz yummuşlardır.

Konu Türkiye’deki özgürlük veya demokrasi değildir. Konu özgür, zengin ve rahat yaşaması gereken Batı dünyasının, bunun için gereken kaynakları garanti altına almasıdır.

Türkiye gibi bir ülkeyi, bizden belki 30 yıl gerideki Mısır gibi bir konuma getirmeye çalıştılar. 1960, 1980 darbelerinde aramızda Burton’lar yok muydu?  Dolayısıyla insanların olumsuz duygularını sadece bir kişiye yöneltmeleri istenmektedir. İnsanların yanlışları vardır, hatta bu yanlışların bazıları çok büyük olabilir. Kimi sevip, sevmeyeceğimize başkası karar veremez. Bazı kişilerin yüzünü bile görmek istemeyebilirsiniz. Ama bu algı operasyonu, aynı paralel denilen kesimde olduğu gibi aklımızı kör etmemelidir.

İnsanoğlu para, güç ve enerji kaynağı için birbirini yemeye devam edecektir.

Batılılar gibi duygularımızı değil, aklımızı kullanmayı öğrenmekten başka çaremiz yok…

Ama kutsal kitabımızın birçok yerinde yazdığı gibi;

“… İnsanların çoğu anlamazlar, bilmezler ve şükretmezler.”

 

 

 

Yazar
Hasan Fevzi BATIREL

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı'nda öğretim üyesidir (Prof.Dr.). Avrupa Göğüs Cerrahisi Derneği Yönetim Kurulu üyeliği de yapmaktadır.

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen