Büyük Oyunun Sırası Şimdi Afganistan’ın Kuzeyinde!

Ellerinden meraları ve zeminleri alınan bölge halkı ise, son günlerde hem liderlerinin ülkeye dönmesi hem de ellerinden alınan (siyasi ve sivil) haklarının geri verilmesi için tezahürat ve yürüyüş gibi sivil direniş başlatmış durumdalar. Ancak, son derece masum olan bu direnişleri kırmak için devlet tarafından uygulanan çeşitli baskıcı yöntemler ise İsrail’in Filistinlilere, Çin’nin Uygurlara, Budistlerin Arakanlılara uyguladıkları yöntemleri andırır vaziyettedir. Bu şekilde halkın eli hem devlet kademelerinden hem de bölgeden zayıflatılmış ve zayıflatılmaya çalışılmaktadır.

*****

Seyid Arif AHMEDOĞLU

Afganistan iki yüz kusur seneden beri Peştun kabileler tarafından yönetilmektedir. Bu kabilelerden önemli isimler başta Amerika ve İngiltere olmak üzere çeşitli dış güçlerle temasta ve işbirliği içinde olup ülkeyi bu dış güçlerin istediği sistem üzere yönetmeye çalışan kişilerdir. Bunlar ayni zamanda Afganistan derin devletinin de payeleri ve devlet yönetimini Peştunlar elinde seyretmesini sağlamakla görevlendirilmiş olan insanlardır…

 Bunların dışında, Afganistan’da yaşayan diğer halkların liderleri ise bu dış güçler özellikle Amerika tarafından ya geçici olarak kullanılmak üzere (seçimleri kazanabilmek gibi durumlarda) müttefik kabul edilmekte veyahut tamamen saf dışı bırakılmaktadırlar. Bu durum, zaman zaman ülkede çalkantılara ve huzursuzluklara sebep olmuştur; belli bir süre sonra ellerinden geçici salahiyetleri alınan diğer milletlerin önder kişileri, devlete yeniden konumlanmak için bazen ellerindeki siyasi güçlerini köz olarak kullanmış, bazen ise bizzat halk ayaklanmalarını organize ederek bunun üzerinden kendilerini yeniden inşa etmeye çalışmışlardır. Bu reaksiyon, bazen olumlu sonuç verdiyse de, çoğu zaman neticesiz kalmıştır. Ancak son yıllarda farklı bir olaylar zincirini Afganistan Kuzey Bölgesinde yaşanmakta olduğu görülmektedir. Bu olaylar artık bir siyaset oyunu olmaktan öte bir milletin bekası sorunu haline dönüşmüş durumda.

Peki, bu olaylar neden Afganistan Kuzey Bölgesinde yaşanmakta?

Afganistan Kuzey İllerinde (Güney Türkistan) yaşayan halkların büyük çoğunluğu Türk boylarından oluşmaktadır. Ayni zamanda bu bölge, zengin topraklarla dolu olup Büyük Türkistan’ın bir parçasıdır… Ayrıca burası İran, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan gibi Rusya ve Çin’nin müttefiki ya da bunlara kısmen bağımlı ülkelerle komşu olup bu komşu ülkelerin güvenliğini ilgilendiren stratejik bir öneme de sahiptir. Bu yüzden burası sürekli dış güçlerin mücadele meydanı haline dönüşmektedir. Şuan bu bölgenin hâkimiyetinin Amerika’nın elinde olduğunu söylemek mümkün. Peki, Amerika hangi yollarla bölgeyi kontrolü altında tutuyor?

1- Bölgenin Soso-Kültürel ve Dini Yapısını Bozmak: Bölge tarihi süreçte, Türkistan’ın bir parçası olarak Türk-İslam kültürünün izlerini taşıyan ve Hanefi-Matüridi-Yesevi çizgisindeki dini düşüncenin merkezlerinden biri durumunda olmuştur. Afganistan cihadıyla başlayan süreçten itibaren bozulmaya yüz tutmuş olan bölgenin dini-kültürel yapısı, Pakistan’daki belli-belirsiz yerlerde dini eğitim almış kişilerin buraya dönmesi ve ayni dönemlerde Taliban’ın bölgeye hakim olmasıyla, günümüzde iyice radikalleşen bir yapıya bürünmüştür. Böylece şuan, daha önceleri İslam kültürünü kucaklayıcı bir din anlayışına sahip olan bölge halkı arasından Taliban ve IŞİD başta olmak üzere her türlü terör örgütüne ve çeşitli radikal yapılara militan devşirilebilmektedir. Sonuç olarak mezkûr bölgenin Hanefi-Madüridi yapıdan ibaret mutedil din anlayışı, yerini ötekileştirme ve katı bir zihniyet üzerine kurulu olan Selefi-Vehhabi geleneğine bırakmaktadır.

2- Bölgeye Peştun Göçmenlerin Yerleştirilmesi: Afganistan’ın yakın tarihinde Amerikan yanlısı şimdiki yönetimi de dahil Hamid Karzay döneminden itibaren bu bölgeye Peştun göçmenler yerleştiriliyor. Bu göçmenler ayni zamanda silahlandırılmış ve devlet tarafından koruma altına alınmış kişilerdir. Ne idügü belli olmayan (Pakistan’dan mı Afganistan’dan oldukları bilinmeyen Peştun kabileler) bu insanlar, bölgenin önemli sulak ve otlak yerlerine, maden (petrol, doğalgaz) yataklarına yakın bölgelere yerleştirilmektedirler. Bu göçün bizce iki önemli ve asıl sebebi vardır: birincisi bölgeye uzun sürelik bir Peştun hâkimiyeti tesis etmek için zemin oluşturmak; ikincisi bu taşeron güçlerle bölgede Taliban ve IŞİD gibi terör örgütlerine yuva sağlayarak bununla komşu ülkeleri tehdit etmek. Ayrıca bu göçmenler, karakter olarak da bedevi bir hayat tarazına sahip olduklarından radikal düşünceye daha yatkındırlar. Bu yüzden içlerinden terör örgütlerine katılım daha kolay ve çoktur.

3- Bölgeyi Terör Örgütlerinin Yuvası Haline Getirmek: Bu bölgede daha baştan beri Taliban’ın olduğu bilinen bir gerçektir. Ancak son zamanlarda bölgeye IŞİD’i hakim kılmak gibi daha vahim bir düşünce mevcut. Başta Taliban arasından IŞİD’e üye devşirilmiş ve bunlar zamanla bazı kritik bölgeleri ele geçirmişlerdir. Daha sonra ayni bölgelere Suriye’den kaydırılan en az beş bin yabancı savaşçıyla Kuzey İllerinden Derzap ili şuan (merkez hariç) tamamen IŞİD’in eline geçmiştir. Bölgenin bu halinden yararlanan ise Amerika ile müttefikleridir. Ancak bu durum komşu ülke Rusya ile İran’ı son derece rahatsız etmektedir. Bu süreç devam ederse ikinci bir Suriye olayının burada da yaşanması muhtemeldir.

4- Bölgedeki Peştun Olmayan Milletlerden olan Siyaset, Kanaat Liderlerine Baskı ve Suikast Düzenlenerek Terör Örgütlerine Zemini Müsait Etmek: Son yıllarda ister devlet eliyle ve ister diğer örgütler aracılığıyla olsun, bölge lider ve önderlerinin hemen hepsi ya baskı altına alınmış ya da öldürülmüşlerdir. Çünkü bunlar söz konusu bütün bu yapılanmalara karşı mücadele verecek olan en etkili kişiler idiler. Örneğin Afganistan Kuzey Bölgesinin en etkili liderlerinden ve Afganistan’ın fili Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı olan Abdurraşid Dostum bir seneyi aşkın bir süredir Türkiye’de sürgün hayatı yaşamaktadır. Dostum bölgede olursa bu örgütler bu kadar etkili olamazlardı.

Ellerinden meraları ve zeminleri alınan bölge halkı ise, son günlerde hem liderlerinin ülkeye dönmesi hem de ellerinden alınan (siyasi ve sivil) haklarının geri verilmesi için tezahürat ve yürüyüş gibi sivil direniş başlatmış durumdalar. Ancak, son derece masum olan bu direnişleri kırmak için devlet tarafından uygulanan çeşitli baskıcı yöntemler ise İsrail’in Filistinlilere, Çin’nin Uygurlara, Budistlerin Arakanlılara uyguladıkları yöntemleri andırır vaziyettedir. Bu şekilde halkın eli hem devlet kademelerinden hem de bölgeden zayıflatılmış ve zayıflatılmaya çalışılmaktadır.

Böyle bir durumda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin orada varlık göstermesi önemlidir. Zira yakında -eğer doğruysa- aldığım bir habere göre, Afganistan Kuzey İllerinden Cüzcan’daki Türkiye Konsolosluğu, Afganistan devleti yönetimi tarafından kapatılmıştır. Bu açıkça Türkiye’nin o bölgede istenmediğini göstermektedir. Bu ayni zamanda faşist yönetim ve dış yandaşlarının daha rahat hareket etmelerini sağlamak içindir. Türkiye büyük devlet olma gereğini yaparak bölgede zulüm gören dindaş ve kardeş halklara sahip çıkmalı, bölgenin komşu ülkeleriyle görüşerek iş işten geçmeden yaşanmakta olan sorunlara çözüm üretmeli, bölgenin ikinci bir Suriye olmasına izin vermemelidir.

08.07.2018

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen