Güven vermeyen tepkisellikler

Yaşanmakta olan sıkıntılar, yanıt bulunamayan soruların sayısını artırıyor ve güvensizliği besliyor. Mevcut üreticilerin faaliyetlerini sürdürmesi nerede ise çok zorlaşırken nasıl olup ta yeni yatırımlar yapılabilecek? İç talepte yaşanmakta olan güçlü daralma, makroekonomik görünüme ilişkin beklentileri ne yönde etkileyecek? Gelir ve servet dağılımının hızla bozulması ve üreteceği çok yönlü istikrarsızlıklar nasıl önlenebilecek?

*****

Uğur CİVELEK

Ağırlaşmasına bir şekilde izin verilmiş sorunların dayattığı maliyetler ile tanışmaya başladığımız bir süreçten geçiyoruz. Ekonomik istikrar açısından önemli sayılabilecek tüm göstergeler güçlü bir şekilde alarm veriyor. Etkili ve yetkili kesimlerin önemli bir kısmı ise, pansuman niteliğindeki tepkisel yaklaşımlar ile beklentileri yönlendirmeye çalışarak günü kurtarmaya çalışıyor.

Bu yazıda fiyat istikrarsızlığı konusunda rakamlara yansıyan son durumu ortaya koymaya ve yorumlamaya çalışacağız. Ortaya çıkan durumun içerideki sorunlar, küresel eğilimlerdeki olumsuzluklar ve ekonomi politikası tercihlerindeki tutarsızlıklardan beslendiğini unutmayacağız.

Son bir yıl genelinde dolar kuru yüzde 52 oranında sert bir yükseliş sergileyerek maliyet kökenli enflasyon baskılarının güçlenmesinde etkili olmuş. Üreticilerin kullandığı enerjinin fiyatı ise yine son bir yıl genelinde yüzde 78,3 oranında yükselerek, istikrarsızlığa katkı konusunda ikinci sırada rol almış.

Eylül ayı sonu itibarı ile Yurtdışı Üretici Fiyatlarındaki yıllık artış yüzde 75 düzeyini aşmış. Yine aynı döneme ilişkin Yurtiçi Üretici Fiyatlarındaki yıllık artış ise yüzde 46,15 olarak gerçekleşmiş. Ağustos ayı sonunda yıllık İnşaat Malzemelerindeki fiyat artışı ise yüzde 41 olmuş. Yurtiçi Tarımsal Üretici Fiyatlarındaki yıllık artış ise, maliyetlerdeki artışa rağmen güçlü bir şekilde baskılandığı için yüzde 16,09 düzeyi ile sınırlı kalmış!

Hemen yukarıda sonuçlarını aktarmaya çalıştığımız maliyet kökenli baskılar Tüketici Fiyatlarını da seri bir şekilde etkilemeye başlamış; Eylül sonu verilerine göre yıllık artış yüzde 24,52 düzeyine yükselmiş. Beklentilerin hızla bozulduğu ve temel eğilimlerin artan güvensizlik nedeniyle kontrol dışına çıkmakta olduğu geç te olsa fark edilince, sorunların ağırlaşma hızını düşürmek ve biraz olsun zaman kazanmak üzere Enflasyonla Topyekûn Mücadele yaklaşımı devreye sokulmuş. Özellikle tüketim sepetine giren ürünlerde en az yüzde 10’luk indirim kampanyası devreye alınmış! Yaşanmakta olan fiyat istikrarsızlığının kökenine inmek yerine, sonuçları ile uğraşarak göz boyama yönündeki tercih ön plana çıkmış!

Enflasyon ile mücadele konusuna bir şey daha eklememiz lazım! Döviz kurundaki yükseliş eğilimini kırmak ve kayıpların önemli bir kısmını geri alabilmek için seferber olunmuş! Buradaki yaklaşım da diğerine benziyor; kurları yukarı iten sebepleri ortadan kaldırmaya odaklanmak yerine ortaya çıkan sonuçlar ile uğraşılıyor! Orta vadede bu yaklaşımın pek bir işe yaramayacağı ve ek olarak finansal istikrarsızlığı güçlü bir şekilde besleyeceği yönündeki gerçekler görmezden geliniyor.

Ortaya çıkan kısır döngü başta tarım olmak üzere üretici kesimleri çaresizlik bataklığında debelenerek enerjilerini tüketmeye zorluyor. Maliyet artışları fiyatlara yansıtılamıyor. Nakit akım sorunları ağırlaşıyor ve taze kaynak ihtiyacı artık çalışmayan kredi mekanizması nedeniyle karşılanamıyor. İç ve dış pazar konusundaki olumsuzluklar ise sorunların katlanarak ağırlaşmasına katkı yapıyor. Rekabet koşulları hızla anormalleşiyor. Çalışanlarına enflasyon oranında zam vererek faaliyetlerini sürdürecek çizgiden süratle uzaklaşılıyor ve bilançoların yıpranması önlenemiyor. Üreten kesimler yaşamakta oldukları ağır kriz nedeniyle bunalıyor, fakat Siyasi İrade kriz lafı duymak istemiyor ve başta üreticiler olmak üzere tüm kesimlerden fedakârlık bekliyor!

Yaşanmakta olan sıkıntılar, yanıt bulunamayan soruların sayısını artırıyor ve güvensizliği besliyor. Mevcut üreticilerin faaliyetlerini sürdürmesi nerede ise çok zorlaşırken nasıl olup ta yeni yatırımlar yapılabilecek? İç talepte yaşanmakta olan güçlü daralma, makroekonomik görünüme ilişkin beklentileri ne yönde etkileyecek? Gelir ve servet dağılımının hızla bozulması ve üreteceği çok yönlü istikrarsızlıklar nasıl önlenebilecek?

Yeni ekonomi Programı, gerçek dışı varsayımları sebebiyle bu türden sorunlara yanıt veremiyor! Küresel koşulları olumsuzlaşma eğiliminde olduğu ve bu durum nedeniyle sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarmanın olanaksızlaştığı gerçeği görmezden geliniyor. Belirsizliğin artması ve kırılganlık algısının çıkmamak üzere üzerimize yapışması engellenemiyor!

———————————————–

Kaynak:

https://www.dunya.com/kose-yazisi/guven-vermeyen-tepkisellikler/430734

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen