Aşkabat’ta Bir Mahzun Adam

İrfan ÜNSAL

 

Aşkabat’ta Türkiye ve Türk sevdalısı bir mahzun adam var. Eskiden o mutlu, o mahzunluk öncesi günlerinde yaşı sorulduğunda; “Ben Türkiye’ye gidip geldiğim yaştayım.” derdi kıvanarak… Özel sohbetlerimizden birinde sormuştum kaç defa gidip geldiğini, altmış üç demişti en son. Ve diyordu ki yazılarında da belirttiği gibi; “Benim gözüm Türkiye’de açıldı. Biz Türkmen’in kim, Türk’ün kim, Türk Dünyası’nın ne olduğunu orada öğrendik. Daha önce (kendi ifadesiyle) kimdiğimizi bilmiyormuşuz.”

 

Türkiye denildiğinde gözü yaşlanan, Türk Dünyası denilince birden canlanan bu adam, bugünlerde Türkiye’ye gelemiyor… Sebebini kendisinin de bilmediği bir yasak uygulanıyor kendisine ve Türkiye’ye gelemiyor…

 

Şöyle diyor bir yazısında;

 

“Dünyamın Başkenti Türkiye’m!

 

Toprakların, atalarımızın kemiğinden oluştu. Şehitlerin kanlarıyla bayrağın boyanmış, toprağın sulanmıştır. Bütün yollar sana çıkıyor, bütün yollar senden geliyor Türkiye’m. Tanrının yarattığı kudretli dağlar, cennet gibi denizler sendedir. Güzel duygularla dolu o deli rüzgarlar ve bitip tükenmeyen yağmurların, karların gönülleri temizler. Toprağın sürme gibi göze sürülse, kör gözler bile açılır Türkiye’m.

 

Dünyaya sığmayanlar sana sığındı. En büyük, en güzel düşünceler her zaman sende oluştu. Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş gibi abide şahsiyetlerin var. Kahraman olmaya hazır olan bütün insanların yürekleri her zaman “vatan vatan” diye atmaktadır Türkiye’m.

 

Sen bugün de dünyayı fethetmeye devam ediyorsun. Önceleri Sultan Alparslan’lar, Fatih Mehmet’lerle, şimdilerde de Mehmet Akif, Aşık Veysel, Neşet Ertaş’larla. Ay yıldızlı bayrağın büyük Atatürk’ün elindedir Türkiye’m. Dünya durdukça sen de duracaksın. Geçmiş ve gelecek senindir.

 

Unutmayın! Dünya halkları iki bölümdür: Türkiye’yi görenler ve görmeyenler. Kalbi olanın seni sevmemesi mümkün mü Türkiye’m? Doğarsam sende doğsam Türkiye’m! Ölürsem sende ölsem Türkiye’m! Al benim yüreğimi, bir avuç da olsa sana toprak olsun Türkiye’m!!!

 

Görüldüğü gibi, yazar Türkiye’yi yüreğinden gelen sonsuz bir aşkla sevmektedir. Türkiye’mizdeki bitimsiz güzellikleri fark eden yazar, doğal güzelliklerin, iklimin ve tarihin yanında kültürü ve dünya görüşünü de anmaktadır. Bu satırları okuyunca insan; “O mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler!” meşhur kelam-ı kibarını hatırlamaktadır.

Sözünü ettiğimiz kişi Türkmenistan’ın ünlü romancısı Oraz Yağmur. Oraz Yağmur 1947 yılında tarihi Merv şehrinin Yolöten (Yolgeçen) ilçesinin Ganlıbaş Köyü’nde doğmuştur. İlkokul, ortaokul ve liseyi Merv’de okudu. Üniversiteyi Aşkabat’ta, Mahdumkulu Üniversitesi’nde bitirdi. Öğrencilik yıllarında kütüphanecilik, traktör şoförlüğü yaptı. Üniversite yıllarında ise ilkokul öğretmeni olarak çalıştı.

 

Daha sonraki yıllarda devlet memuriyetinde görev aldı. Cumhurbaşkanlığı Sekreterliğine kadar yükseldi. 1989’da yayınladığı “Sisler Dağıldığında” adlı romanı iki baskıda, Türkmenistan’a göre çok ciddi bir rakam olan 57.000 adet satılmıştır. Bu romanında yazar, devlet adamlarının o yıllarda mafyayla işbirliği içinde neler yaptıklarını anlatmaktadır. İkinci romanı, Türk Dünyasının önde gelen şairlerinden biri olan ünlü Türkmen şairi Mahdumkulu’nu anlatan  “Mahdumkuluname” dir. Üçüncü eseri ise ünlü Türkmen destancısı Gurt Yakup’un hayatını anlatan bir eserdir.

 

Sovyet döneminde rejimin ideolojisi ile bağdaşmadığı için yasaklanmış olan Karacaoğlan’ın Türkmenistan’da yeniden gündeme gelmesinde 1990 yılında Oraz Yağmur’un “Karacaoğlan’ı Kim Zindandan Çıkarır?” adlı makalesi etkili olmuştur. Yine yazarın 1994’te “Saçların Kara Değil mi?” ve 2007’de “Kumru Seslim Nerdesin?” kitapları Karacaoğlan’ın Türkmenistan’da ve Orta Asya’da yakından tanınmasını sağlamıştır.

 

1999 yılında yazarın Atatürk’ün hayatını ve Türk Dünyası için yaptıklarını anlatan “Ben Atatürk” kitabı Orta Asya’da büyük önderin tanınmasında önemli rol oynadı.

 

Oraz Yağmur’un hazırladığı Mevlana’yı anlatan “Olduğun Gibi Görün”, Yunus Emre’yi tanıtan “Sevelim Sevilelim”, İbrahim Ethem Hazretleri’ni tanıtan bir kitap; ayrıca” Hacı Bektaş Veli”, “Türk Dünyasının Şiir Antolojisi” yayınlanmış çalışmalarıdır.” “Bozkurdun Balaları” adlı eseri ise  Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. İsmet Yılmaz Çetin’in destekleriyle yayınlanmıştır. Ayrıca Niyazi Yıldırım Gencosmanoğlu’ nun Şiirlerinden Seçmeler” baskıya hazır durumdadır.

 

Türk Dünyası kültür köprüsünün güçlenmesi için, Aşkabat’ta Mehmet Akif Ersoy, Karacaoğlan, Mevlana, Yunus Emre ve Atatürk adına anma günleri organize etti. Türk şairlerinden başka da şairlerin şiirlerini Türkmen Türkçesine aktardı.

 

Oraz Yağmur Türkiye’de, KKTC’de, Azerbaycan’da, Kazakistan’da, Özbekistan’da ve İran’da yapılan çeşitli kongre, sempozyum ve konferanslara bildirileriyle katıldı. Aynı ülkelerde yayınlanan gazete ve dergilerde makaleleri yayınlanmaktadır.

 

Ayrıca duygulandığı zamanlarda şiirler de yazan Oraz Yağmur bu şiirlerini de Türk Dünyasının değişik ülkelerindeki gazete ve dergilere göndermektedir. Azerbaycan’da yayınlanan “Karabağ’lı Annenin Ağıtı”, Özbekistan’da yayınlanan “Değirmen Taşı” adlı şiir kitapları da vardır.

 

Türk Dünyasına üstün hizmetlerinden dolayı 1999 yılında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı tarafından liyakat ödülüne layık görülmüştür. Bu büyük ödül, Türk Dünyasında sadece Bahtiyar Vahapzade, Cengiz Aytmatov ve Oraz Yağmur’a verilmiştir. 2005 yılında Tarsus Belediyesi’nce beş altınla ödüllendirilmiş, 2008 yılında” Türk Kültürüne Hizmet” ödülüyle, 2009 yılında da “ Türkiye Yazarlar Birliği Büyük Ödülü”yle taltif edilmiştir. Oraz Yağmur dört kız, iki erkek çocuk babasıdır.

 

“Susmak İmkansız” adlı şiirinde, tüm baskılara rağmen vatan ve milletle ilgili konularda susmak niyetinde olmadığını haykırmaktadır adeta;

     “Sus diyorsun;

     Söz konusu olunca millet ve vatan

     Susarsan derler; ‘vatanı satan!’

     Susmam!!!

     Susmak;

Mertlerin kurşunlanması,

     Milletin kuşkulanması,

     Çağlayanların tersine akması,

     Tansiyonun sıfıra düşmesi,

     Hainin başa geçmesi,

     Fikirlerin çürümesi,

     Buğday ekilip arpa biçilmesi,

     Siyaha beyaz,

     Kara kışa yaz denmesi,

     Rüzgarın donması,

     Hüznün doğması,

     Felaketin bize dönmesi,

     Gerçek diye serap gösterilmesi,

     İnsanoğlu denilen kişinin,

     Affedersiniz;

     Hay artı van’a benzemesi…

     Yine sus diyorsun…

     Susmak mümkün mü???”

 

Bilgili ve bilinçli bir Türk Dünyası sevdalısı olduğunu da şu şiirinden anlamamız mümkündür onun:

 

    “CANIM TÜRK DÜNYASINDA

     Bir ocakta ısınmış,

     Bir birliğe sığınmış,

     Canım Türk Dünyasında.

     Dilde, işte, fikirde

     Bir olursak biz varız,

     Dostça kardeş yaşarız.

 

           Kerkük gözlerim benim,

           Kıbrıs’tır gönlüm benim.

           Bölüm bölüm Balkan’da

           Evlat var aynı kanda .

           Selam Özbeklerime,

           Can canım Azerime.

           Elmasım var Yakut’ta,

           Çuvaş, Hakas, Başkurt’ta

           Tatar’da övgülerim,

           Kazak’tadır ciğerim.

           Kırgız’a  öpücüğüm,

           Kuman’ım ve Kumuk’um.

           Aziz Karakalpak’ım,

Nogay’ım, Gagauz’um,

Onlardır gerçek özüm.

Balkar’ım, Karaçay’ım

Uygur’um hem Altay’ım,

Hepsi de altı ayım.

 

Ruhum benim Türkmen’de,

Tüm kalbim Türkiye’de,

Canım Türk Dünyası’nda.

Dilde, işte, fikirde

Bir olursak biz varız,

Dostça kardeş yaşarız…”

 

Gerek nesirlerinde, gerekse şiirlerinde görüldüğü üzere, yüreği yeryüzündeki tüm Türklerin birliğinden yana olan Oraz Yağmur, Türk Dünyasını birleştirme çabalarına katkı sağlamak amacıyla kaleme aldığı “Canım Türk Dünyasında” adlı şiirinde, Türklerin yaşadığı yerler ve özellikleri, Türk boyları konusunda oldukça kapsamlı ve derin bilgi sahibidir. Yani, tüm Türk Dünyası için önemli bir değer olan Oraz Yağmur’un bu durumda olması her Türk milliyetçisinin olması gerektiği gibi bizim de  içimizi acıtıyor…

 

Kısacası Oraz Yağmur büyük Türk Dünyasının en önemli aydınlarından büyük bir romancı, araştırmacı bir yazar, idealist Turancı bir şair, hoş sohbet bir gönül adamı ve entelektüel aksakallarımızdan biridir. Bu konularda maalesef edebiyat ve kültür adamlarımıza hayatta iken değer vermede genellikle geç kalıyoruz. Ben Türkiye Yazarlar Birliği ve Avrasya Yazarlar Birliği, hatta Türk Ocakları gibi kuruluşları Oraz Yağmur’a uygulanan bu anlamsız yasağın kaldırılması hususunda gerek bizim Kültür Bakanlığımız, gerekse Türkmenistan Kültür Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunmaya davet ediyorum… Gelin bu defa olsun badem gözleri ölmeden önce fark edelim.

                                     

 

 

Yazar
İrfan ÜNSAL

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen