Çakma Devrimciler

“Geçmiş yöneticilerin, ekonomik ve siyasi seçkinlerin özlenecek, imrenilecek, sevilecek bir tarafları ve uygulamaları olmadığından bu heyecanı anlamak mümkündü. Ne var ki belli bir zaman sonra “devrim”in aslında yeni seçkinlerin kamu kaynaklarına el koyarak kendilerini abad etmeleri, ellerindeki gücü pekiştirmek için oyunun kurallarını kolayca değiştirmeleri ve rantın paylaşımında muslukların başındaki yenilerin aslan payını almaları için elverişli bir söylem olduğu ortaya çıktı.”

*****

Bu yazı Habertürk Gazetesi’nin 12 Nisan 2017 târihli nüshasından alınmıştır.

Soli ÖZEL

Dünyayı saran popülist dalganın iktidara gelinen ülkelerde nelere yol açacağını, dünyanın böylesi rejimlerin giderek hâkim olduğu bir ortamda nerelere gideceğini ancak yaşayarak göreceğiz. Bu dönemin ilginç tarafı, dünyada popülizmin en seçkin örneklerinin yaşandığı Latin Amerika’da o dalganın sanki geçmiş gibi olması. Brezilya’da, yaşanan siyasi kriz bir popülist patlamaya yol açmadı. Arjantin’de Kirchner’in popülizmi reddedildi. Diğer ülkelerin çoğunda da ya popülistler dengeleniyor ya da siyaset daha çoğulcu bir mecrada akabiliyor.

Latin Amerika her zaman gerek tarihinin efsaneleri, gerekse edebiyatı, müziği, sanatıyla dünyanın ilgisini, hayranlığını çekmiş bir yer. Tarihindeki popülist deneyimler de yaşandıkları dönemde dünyanın ilgisini çekmiş, model olarak da sunulmuştu. Çoğu ülkelerine felaket getirdi gerçi ama yerlerine gelen askeri diktatörlüklerin kanlı yönetimleri öyle musibettiler ki; yerlerine geçtikleri ve açıkça halk desteğine sahip yönetimlere dönük eleştiriyi törpüledi.

KURALLARI YENİ SEÇKİNLER BELİRLEDİ

1950’lerin Peron efsanesi, 60 yıllık Castro ve Küba efsanesinin, Allende’nin trajik sonunun, Nikaragua devriminin ilk günlerinin büyüleyici etkisinin yerini 1998’den itibaren Venezüella ve lideri Hugo Chavez’in deneyimi almıştı. 1992’de darbe teşebbüsünde bulunup başaramayınca hapse atılan Chavez, 1998’de başkan seçilince Latin Amerika bağımsızlığının lideri Bolivar’ın adından esinlenen Bolivar devrimini başlatmıştı. Muazzam petrol rezervlerine rağmen çok dar bir çevrenin tüm zenginliği kendi kesesine onyıllarca attığı ülkede alt sınıflardan gelen, derisi koyu Chavez elbette müthiş bir dalgalanma yaratmıştı. Bir dönemin Türkçe’deki çok meşhur bir kitabının başlığında söylendiği gibi, Chavista’lar “Biz burada devrim yapıyoruz” iddiasındaydılar.

Geçmiş yöneticilerin, ekonomik ve siyasi seçkinlerin özlenecek, imrenilecek, sevilecek bir tarafları ve uygulamaları olmadığından bu heyecanı anlamak mümkündü. Ne var ki belli bir zaman sonra “devrim”in aslında yeni seçkinlerin kamu kaynaklarına el koyarak kendilerini abad etmeleri, ellerindeki gücü pekiştirmek için oyunun kurallarını kolayca değiştirmeleri ve rantın paylaşımında muslukların başındaki yenilerin aslan payını almaları için elverişli bir söylem olduğu ortaya çıktı.

DÜNYA DÜZENİNE MEYDAN OKUDU

Chavez bu zenginliğin getirdiği rahatlıkla dünyada uygun gördüğü ülkelere, en başta da Küba’ya büyük yardımlar yaptı. Dünya düzenine meydan okudu. En büyük petrol tedarikçilerinden olduğu ABD hakkındaki görüşlerini tüm açıklığı ve çarpıcılığıyla haykırdı. Petrol fiyatları düşünce rant dağıtma imkânları kısıtlandı. 2000’li yılların ortalarından itibaren artan baskıcılığı giderek daha şiddetli hale geldi. Chavez’in 2013’te ölünce, seçimleri ancak yüzde 1,5 farkla kazanan selefi Nicolas Maduro 2014’teki öğrenci gösterilerini bastırırken 43 kişi öldü. Petrol parasıyla beslenen popülist politikalar ve bunların nemasını yiyen yeni seçkinler dara düştükçe baskıyı artırdılar, sistemin kurumlarıyla giderek daha fazla oynadılar.

2015 seçimlerinde muhalefet büyük oy çoğunluğuyla parlamento seçimlerini kazandıktan sonra Maduro ve hempaları çeşitli adımlarla darbeye giriştiler. Meclis’in yetkilerini Yüksek Mahkeme’ye aktarmaya çalıştılar. Bu hem toplumdan hem de diğer Latin Amerika ülkelerinden büyük tepki görünce geri adım atılır gibi yapıldı. Bu arada güya devrimin öznesi olan Venezüella halkı açlıktan kırılır, ilaç bulamaz, sokakları haraca kesen hırsızlık, gasp, tecavüz ve şiddet nedeniyle evden çıkamaz hale geldi. Enflasyonun yıl sonunda yüzde 1600 oranını bulacağı söyleniyor.

Tükenmiş çakma devrimciler şimdi iktidarı bırakmamak için ülkeyi batırıyorlar. Şiddet ve halen etkili patronaj, meşruiyetin yerini alıyor. Bir Venezüellalı gözlemcinin tespitiyle, Chavista’lar korkuyor; “kaybederlerse muhalefetin ‘kendilerini, ailelerini ve paralarını yok edeceğini’ düşünüyorlar”. Bu nedenle direniyorlar. Kendi yıkımlarıyla yüzleşmektense Venezüella’yı yıkacak bir yolu izliyorlar. Diğer Latin Amerika ülkeleri onları durdurabilene kadar.

————————————————-
Kaynak:

http://www.haberturk.com/yazarlar/soli-ozel/1458666-cakma-devrimciler

 

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen