Millet ne dedi?

“Toplumun yarısının kabul ettiği, öbür yarısının reddettiği köklü bir sistem değişikliği, aradaki 1 milyon oy farkına dayanarak elbette hukuken geçerli olacaktır fakat siyaseten ve toplumsal olarak “kahir ekseriyetçe” benimsenmesi lazımdır.”

*****

Bu yazı Hürriyet Gazetesi’nin 17 Nisan 2017 târihli nüshasından alınmıştır.

Taha AKYOL

KABACA beş milyon milliyetçi ve muhafazakâr seçmen “hayır” dedi ve neticede, küçük bir farkla, yüzde 49’a karşı yüzde 51 oyla sandıktan “evet” çıktı.

YSK’ya yapılan itirazlar mahfuz kalmak kaydıyla, hukuken meşru ve geçerli bir sonuç. Fakat siyaseten bir o kadar tartışmalı bir sonuç… Evvela Sayın Başbakan Yıldırım’ın Anayasa değişikliği konusundaki şu sözleri doğrudur ve son derece önemlidir:

“Toplumun yüzde 100’ü değilse bile büyük bir kesimini, kahir ekseriyetini kapsaması lazım, onların kabul edebileceği bir metin olması lazım. Bunu da tek başına yapamayacağımız aşikâr; onun için bütün partilerle çalışmamız gerekiyor.” (25 Temmuz 2016)

Tam aksine bir sistemi yürütmek için gerekli toplumsal onay 16 Nisan’da çok küçük bir farkla ortaya çıkmıştır.

İKİ REFERANDUM

Hafızalarda “Yetmez ama evet” sloganıyla kalan 2010 referandumu “daha fazla demokrasi, bağımsız yargı” kavramlarıyla yürütülmüştü. AB’nin en saygın hukuk kuruluşu Venedik Komisyonu, önerilen düzenlemeleri “ileri bir adım” olarak nitelemişti.

Moral zemini yüksekti.

Ülkedeki sağ ve sol liberallerden de ciddi destek almıştı.

16 Nisan referandumunun ise odak noktası, Başdanışman Sayın Mehmet Uçum’un ifadesiyle “tek kişilik hükümet”tir.

Üstelik 16 Nisan referandumu çok eşitsiz şartlarda yapılmış, bütün bilbortlar, duvarlar, meydanlar iktidar tarafından tutulmuş, medyada ölçüsüz bir propaganda üstünlüğü yaratılmış, devlet gücü de kullanılmıştır.

Bu gerçek, AGİT raporunda da yer alacaktır, ön haberlere göre.

Üstelik, Venedik Komisyonu, önerilen sistemin demokrasiyle bağdaşmayan birçok düzenlemeler içerdiğini belirtmiştir.

Bu sebeplerle moral üstünlük “hayır”lardaydı.

Olağan muhaliflere 5 milyon kadar milliyetçi muhafazakâr “hayır”ın katılmasının başka ne sebebi olabilir?

OHAL FAKTÖRÜ

İktidarın dikkate alması gereken başka bir faktör, yine Sayın Başbakan Yıldırım’ın şu sözlerindeki gerçektir:

“Başkanlık referandumu öncesi OHAL kaldırılmış olacak… OHAL’de seçime gidildi dedirtmeyiz.” (28 Kasım 2016)

Başbakan’ın arkadaşımız Fatih Çekirge’ye söylediği bu sözler, tam bir moral prensibi ifade ediyor. “OHAL’de referandum” kavramı, başbakanın haklı olarak sakındığı bütün eleştirileri de sakıncaları da gerçekleştirmiştir: Baskı ortamı…

Prof. Kemal Gözler gibi, ne kadar saygın bir anayasa hukukçusu olduğunu iktidar hukukçularınca da kabul edilen bir şahıs, baskılar yüzünden birçok anayasa hukukçusunun konuşamadığını yazdı.

Birçok gazeteci açıkça OHAL şartlarının yansıması olan kararlarla tutuklu…

Dahası bu dünyada da görülüyor.

Nasıl görülmesin ki “OHAL şartları altında” bir oylamanın iyi olmayacağını bizzat Başbakan tescil etmişti.

BUNDAN SONRASI

Toplumun yarısının kabul ettiği, öbür yarısının reddettiği köklü bir sistem değişikliği, aradaki 1 milyon oy farkına dayanarak elbette hukuken geçerli olacaktır fakat siyaseten ve toplumsal olarak “kahir ekseriyetçe” benimsenmesi lazımdır.

Bir sistemin dış itibara da ihtiyacı vardır. “Kahir ekseriyet”in benimsediği demokratik bir sistemde milletin yarısının benimsediği bir sistemin itibarı aynı olmaz.

YAZININ DEVÂMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ

————————————————

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/taha-akyol/millet-ne-dedi-40429081

 

 

 

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen