Bütün târihi boyunca, yeryüzünde barış ve huzuru hâkîm kılmayı kendisine şiâr edinmiş olan Türk Milleti, bir asır önce, târih olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. Yeryüzünü tamâmiyle sömürgeleştirnek isteyen emperyalistlere karşı üç asır boyunca ölümüne verdiği mücâdelenin sonunda, takâti tükenmişti. Kan içici vampirler, “tamam, bu sefer Türklerin işini bitirdik” diye düşünüyor, sonrası için hesaplar yapıyorlardı. Fakat, Türkler, hiç beklemedikleri biçimde, bir sarışın bozkurtun rehberliğinde yeniden ayağa kalktılar, canlı ve dipdiri…
Türk Devlet geleneğinden ilham alarak, dört fil ayağı üzerine (akıl, bilim, ahlák, hukûk) yükselen yeni bir yönetim biçimi kuruldu; Cumhûriyet… Bütün vatandaşlarını kucaklayan, inancı/kökeni ya da başka bir nedenle hiç bir vatandaşını dışlamayan, hiç bir vatandaşına soyu-sopu ya da inancı nedeniyle ayrımcılık yapılmayacağını anayasa ile güvence altına alan, kıt imkanlarına rağmen -dünyânın en zengin ülkelerinde dahi görülmedik biçimde- eğitim-sağlık gibi temel hizmetleri en iyi şekilde ve ücretsiz sunmaya çalışan bir sosyal-hukuk devleti… Aradan geçen yüzyıl içinde, Türk Milleti nice bâdireler atlatlattı; savaşlar, isyanlar, darbeler, krizler…
Türkleri açlıkla terbiye ederek, onları vatan-millet meselesini düşünmekten alıkoymak için bilhassa kurgulanan ve uygulanan siyâsî ve iktisâdî krizler, enerjimizi çok tüketti. Fakat, hâlâ ayaktayız, kıyâmete kadar da var olmaya devâm edeceğiz. Birinci ve ikinci bin yıl, son iki-üç asır hâriç, Türklerin zamânıydı. Üçüncü bin yılın da Türklerin olacağına hiç kuşkumuz yok. Sorunlarımız var, biliyoruz. Hepsinin üstesinden geleceğiz. Ve, yeniden, yeryüzünde bütün insanlığın huzur, barış ve refah içinde yaşamasına imkân verecek âdil bir yeryüzü düzeninin kurulmasına öncülük edecek güç ve kudrete ulaşmak için; mutlu, huzurlu, müreffeh bir toplum olarak, muâsır medeniyetin de üzerine yükselmek için, ilk günkü heyecan ve azimle çalışmaya devâm edeceğiz. Tıpkı, yüzyıl önce olduğu gibi, havuç-sopa siyâsetiyle, millî bütünlüğümüzü bozmaya çalışanlara, bizi inanç ve köken gibi unsurlara dayalı “parçalı, bölük pörçük” bir toplum hâline getirmek için çabalayanlara fırsat vermeyeceğiz.
Cumhûriyetimizin 101. Kuruluş yıldönümü, Türk Milletine kutlu olsun. Bu müstesnâ günü kutlama mutluluğunu bize yaşatan -Cumhûriyetimizin bânisi- Gâzi Mustafa Kemâl Atatürk’ümüze ve dâvà arkadaşlarına rahmet diliyor, minnet ve şükranlarımızı arzediyor, aziz hâtırâları önünde saygıyla eğiliyoruz. Ne mutlu Türk’üm diyene! Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin!