Ah telif edebilsem feleği emelimle
Dünyâyı feda eyler idim mâhasalimle
Bu yazı bazı kırgınlık ve kızgınlıkların bir bünyede toplanmasının ardından neş’et oldu. Asırların yükünü zayıf omuzlarına yüklenmeyi göze almış bir gencin, gündelik hezeyânlarla yıprandığı; dolayısıyla gündelik hezeyânların içinde yaralanan ve cerihası behemahâl mikrop kapan omuzlarının telâşı ve derdiyle yüklenmeyi göze aldığı asırlar, yüklenmeyi göze aldığı asırlar olarak kaldı.
Bir Molla Kâsım’ın sigâ’ya çekmesine fırsat vermeden vicdanının Mollası ile kendini defalarca sigâ’ya çekip nasihatlerle terslikleri düzlük eylemeye çalışmak da kifayet etmedi. Bozuk itikatlılar arasında sağlam bir itikatla kalmak her kişinin değil, er kişinin harcı. Ve er kişi olmak ancak dile kolay…
Mezkûr gencin fıtratının derinliklerinden gelen efsunun ve estetize duygu ve düşüncelerinin ‘’İnsanın’’ yâni eşrefi mahlûk olan yaratılmışın esas vazifesinin ‘’Dünya’yı güzelleştirmek’’ olduğu hakikatine doğru akışı ve bu fıtratın bu hakikatte sübut buluşu durumu, ahlâk ile adaletin ve bu ikisinin yokluğuyla bezenmiş çirkinliğin türlüsünün kol gezdiği bir yerde, ‘’Dünya’yı güzelleştirmek’’in kadim bir hikâye olduğu hissi ‘’eşrefi mahlûk’’un bütün damarlarında acı bir sökünle deveran ediyor.
Hırsı sevmeyen fakat hırslı olmak mecburiyetinde olan gencin, yolların ancak o’nunla bir yerlere çıkacağına iman getirdiği ve hayatını adamayı göze aldığı hatta adadığı ‘’ilim’’ adlı derya ü deniz Fuzûlî’nin söylediği ‘’mânânın’’ tersine kiyl ü kâl olarak şu alemde yaşamını bir dilenci gibi sürdürüyor. Fuzûlî’nin söylediği mânâda ilim ancak ‘’aşk’’ varsa kiyl ü kâl idi. Gencin söylediği mânâda ise aşksızlığın şehveti ve maddileşmiş her şeyin kenarında duran kâl…
Gencin bunca düşünüp yazdığı şeyin altı pek çok hadiselerle doldurulur elbet. Fakat hadiseler ‘’neylesin ki herkesin başında..’’ Herkesin her şeyi bilip, ‘’zihinlerin, acizlerin şikayetleri sığacak kadar kanırtılan’’ bir dünyada sükût’un altınlığı defalarca idrâk ediliyor. Çok söyleyip hiç bir şey anlatamamanın misali, buraya kadar yazılı olanlar olsa gerek. Ve’l-leyli’de kaldık. Hatmedenlere selâm olsun…