Hakkı Suat YILMAZER
Müellif Necdet Ekici’nin yakın zamanda çıkan son öykü kitabının ismi; Yüreğimi Sana Bıraktım..
İçinde on adet öykü mevcut. “Laf olsun torba dolsun” sözünü haklı çıkaracak şekilde değil, samimi duygularımla söylüyorum ki öykülerin her biri birbirinden hoş bir lezzet bırakıyor dimağınızda. Daha evvel Necdet Ekici’nin o zarif, kibar ve yüzlerde tebessüm bırakan kalemini okuyup tanıyanlar bu söylediklerimin ne denli doğru olduğunu daha iyi kavrayabilir.
Edebiyat alanında çoğu zaman yazarlar ve eserleri arasında bir bütünlük olmayabiliyor. Yazarın hayat duruşu, konuşma biçimi eserlerinde anlatmak istediklerinin aksi yönünde olabiliyor. Okurlar, eserlerindeki yansımalardan dolayı yazarının da tıpkı öyle olacağını düşünüyor fakat bazen düş kırıklığına uğrayabiliyorlar. Bu normal midir anormal midir bilemeyiz. Çünkü her iki açıdan da bakılabilir. Yazarlar kendilerini anlatmayı seçtikleri gibi kendilerine hiç benzemeyen başka insanları anlatmayı da seçebilmektedirler. Pek tabii bu karar tamamen müellife yani yazarına kalmıştır.
Necdet Ekici ise tıpkı eserlerine yansıttığı çizgide yaşamına devam ediyor.
Öte taraftan eserlerindeki öykülerin birbirinden çok farklı olduğuna şahit oluyorsunuz. Hiçbir öykü birbirine benzemiyor. Farklılık sağlayabilmesi yazarın kaleminin güçlü olduğunu gösteriyor. Bu farklılığın özünde ise tam aksi müthiş bir bağlılık var öyküler arasında. Konuları, karakterleri, diyalogları değişiyor ama hepsinin temelinde Türk kültür yapısının izlerini görebiliyorsunuz.
Yazar köy hayatını birçok öyküsünde işlemiş olarak çıkıyor karşımıza. Özellikle “Ömer” isimli hikâyesinde yapmış olduğu Çukurova tasviri öykü yazarlarına örnek niteliğindedir.
Yazar ayrıca merak duygusu üzerinde de çok durmuş bu eserinde. Öykülerinin birçoğunda bunu görebiliyorsunuz. Merak seviyesini yüksekte tutmak ve daha önemlisi merak duygusu yüksek seviyelere çıkarılmış okuyucuyu tatmin edebilmektir. Yani bir bakıma okuyucuyu merakıyla yarı yolda bırakmamaktadır. Necdet Ekici, hiçbir öyküsünde okuyucusunu yarı yolda bırakmamış. Birlikte adım atmışlar her öyküsünde yeni diyarlara, yeni serüvenlere ve hep birlikte dönmüşler. Hatta bazen dönmemişler öykünün içerisinde kalmışlar. Ama okuyucusu ile hep birlikte olmuş hiç ayrılmamışlar.
Öyle ki Yüreğimi Sana Bıraktım’da yer alan son üç öykü bile birbiriyle bağlantılıdır.
“ -Çakır Hüsne
-Gavur Ali
– Çoban Memiş”
Bu üç güzel öykü kitabın sonlarına doğru okuyucunun duygularını tekrar hareketlendiriyor ve az sonra bitecek olan kitaba içten içe sitem ettiriyor. Birkaç sayfa daha sürebilirdi düşüncesiyle yazarına tatlı bir serzenişte bulunabiliyorlar.
Son olarak kitap içerisinden sizlere bir söz aktaracağım. Her okuyucu okuduğu kitaptan kendisini çok etkileyen bir sözü hafızasına kazır ve aradan zaman geçse dahi o kitabın bahsi açıldığında aklındaki o söz yeniden canlanır. Benim hafızamda da bir söz kaldı.
İşte Yüreğimi Sana Bıraktım denince aklıma gelecek olan söz;
“ Dudaklarımda sükût, gözlerimde hasret, yüreğimde esaret…”
Bakalım sizin aklınızda hangi söz kalacak?