İbrahim SAĞIR
AĞLADIM
Dün gece ud’umla seni yâd ettim,
Sevdiğin şarkıyı çaldım ağladım.
Hasretinle yandım,eridim, bittim,
Gönlümü yollara saldım ağladım.
Kadehler vermedi derman yarama,
Saplandı alevden bir ok şurama,
Aynada hâyâlin duruyor ama,
Gönlümle baş başa kaldım ağladım.
Müjdeni bekledim yıldızdan,aydan,
Gönül oku yine fırladı yaydan,
Albümü taradım şöyle bir boydan,
Resmini elime aldım ağladım.
Yokluğun içime çöktü bu gece,
Çiçekler boynunu büktü bu gece,
Şafak dertlerimle söktü bu gece,
Derin hülyalara daldım ağladım
TÜRK’ÜN VARLIĞI
Şu dünyada beş bin yıldır çark benim,
Esareti ölüm bilmiş ırk benim,
Dik başlıya baş eğdiren Türk benim,
Varsa eğer duymayanlar duysun hey!
Sayan Altay yöresinde kalmışım
Urallar’ın hür havasın almışım,
Tuğlarımı gökler içre salmışım,
Kut isteyen buyruğuma uysun hey!
Balasagun, Ötüken’de bark kurdum,
Çinlilere Çin Seddi’ni kurdurdum,
İskender’i kanlı dağda durdurdum,
Türk Boyları hürmet etsin saysın hey!
İsa’dan iki bin yıl evvel idi,
Türkler nice nice çok düvel idi,
Karar tutmaz fırtınaydı yel idi
Tarih bildiğinden niçin caysın hey!
BU VATAN BİZİM
Hayalimi o günlere gönderdim,
Önümden perişan haneler geçti.
İçimde tutuştu, kor oldu derdim,
Başımızdan büyük rahneler geçti.
Zalim düşman yurdumuzu bölüştü,
Milletin bahtına karalar düştü,
Türk Askeri her cephede dövüştü,
Yas tutan gelinler, neneler geçti.
Yurdunu daha çok sevdi canından,
Nehirler boyandı akan kanından,
Sıyırmış kılıcı paslı kınından,
Seğmenler, zeybekler, efeler geçti.
Başımızda büyük deha sahibi,
Burada durdurduk ehli salibi,
Her yiğit büyüdü birer dağ gibi,
Aklın almadığı sahneler geçti.
Kükredi topların sesi seherde,
Yunan Askerleri düştüler derde,
Kıyamet kopmuştu bu tepelerde,
Hâyâlimden neler, ah neler geçti.
Sakarya, İnönü, Dumlupınar’dan,
Yarattık yeniden özgür bir vatan,
O harpte yaşanan hatıralardan,
Bu günlere nice seneler geçti
O GÜN DE GELİR
Anlarsın bu aşkın yüceliğini,
Göz yaşın kalbine aktığı zaman.
Tutuşur ruhunda bütün duygular,
Hicranın ateşi yaktığı zaman.
Düşünce bahtının inkisarına,
Sözler gelir gider dudaklarına,
Süzülür yaşların yanaklarına,
Ruhuna hüzünler çöktüğü zaman.
İçinde kanarken binlerce yara,
Sığınırsın eski hatıralara,
Hasret girdabında düşersin dara,
Gözlerin yaşını döktüğü zaman.
Böyle esmez her dem bahtının yeli,
Ağarır saçının en ince teli,
Kar düşmüş zülfüne zamanın eli,
Elem çiçekleri taktığı zaman.
Serdin yollarıma firkat çığını,
Kaybedince bir gün canlılığını,
Yansıtır amansız pişmanlığını,
Aynalar yüzüne baktığı zaman.
Hayaller avutmaz, düşler avutmaz,
Uyumak istesen dertler uyutmaz,
Dilin, dudağın artık sır tutmaz,
Hayatın hayattan bıktığı zaman.
Darmadağın ettin garip Sağır’ı,
Senden geldi dertlerin en ağırı,
Olur, bir gün betin benzin sapsarı,
Odalar kasvetle sıktığı zamanı.
ZITLARIN GİRDABINDA
çimde esmektedir, tayfunlar, fırtınalar,
Fikrimin girdabında boğuluyor vicdânım.
Beşerin ellerinde mazlumların kanı var,
Suskunluk dehlizinde mahkûm sanki isyanım.
Dar geldi yaşlı dünya, yıldızlara göz diktim,
Havsalamda çarpıştı binlerce zıt iç içe.
Kağıttan gemilere çelikten yelken diktim,
Fezânın sırlarına kement attım delice.
Yürüdüm gölgelerin arkasında nice yıl,
Hep gerçeği aradım yalan sahralarında.
Eşyaya şekil verdi haddini bilmez akıl.
Takıldı kaldı gönül ruhumun esrârında.
Nefsim eline aldı vesvese fenerini,
Aklım tuğyana kalktı, fikrim galeyan etti.
Vicdanımın aynası gösterdi hünerini,
Tâ ebet diyârının yolunu ayan etti.
ANLATAMAM KENDİMİ
Seyrederken aynada mutlu-mutsuz yüzümü,
Bu ömür denen takvim bitecektir sormadan.
Ertelenmiş tövbeler örselerken özümü,
Ruhum bedenden çıkıp gidecektir sormadan.
Anlatamam kendimi içimde ukde kalır,
Zamanın akışında bir meçhul vakte kalır…
Bu gölgeler mülkünün umarsız pazarında,
Biçilir fikirlerim mantığın hızarında.
Bir suçlu mahkûm gibi sevgili nazarında,
Efkârım duman duman tütecektir sormadan.
Duygular vadisinde akıl yedekte kalır,
Anlatamam kendimi içimde ukde kalır.
Her seher gün doğanda beni bende aradım,
Hüsran yağmurlarında ak saçımı taradım,
Ne bir dosta yaradım ne kendime yaradım.
Nefsin hilesi beni ütecektir sormadan.
Kâinat aynasında cismim bir nokta kalır,
Anlatamam kendimi içimde ukde kalır.
Zonklatırken beynimi bir ummalı tefekkür,
Tekmil düşüncelerim gâhî esir gâhî hür,
Cevapsız suallerin hendesesine yürür,
Bu ömür denen rüya yitecektir sormadan.
Sırlarımın tamamı gayrı felekte kalır,
Anlatamam kendimi içimde ukde kalı
BİLEN VAR
Geldi geçti deli dolu çağlarım,
Gam deminde uykuları bölen var.
Hazan vurdu, harab oldu bağlarım,
Gülistanda bir hüzünlü şölen var.
Kavak yeli esmez oldu başımda,
Tat kalmadı ekmeğimde, aşımda,
Umman gizli her damla gözyaşımda,
Beni benden yavaş yavaş alan var.
Kayıp ettim şu hayatın cengini,
Yıllar aldı saçlarımın rengini,
Son sefere sardı gönül dengini,
Ciğerimi delik delik delen var.
Düşün biraz varsa eğer iz’ânın,
Sığmaz senelere bazen bir ânın,
Can derdinde yatan ağır hastanın,
Başucunda bekler iken ölen var.
Baş eğmedim çıkar için nâmerde,
Göğüs gerdim nice amansız derde,
Gayri nerde eski güç kudret nerde,
Hâllerime sinsi sinsi gülen var.
Sebep var mı düşmen için yeise,
Yaşanacak kaderdeki ne ise,
Varsın kursun düşmanların desise,
Seni senden daha iyi bilen var.