Türk Ocaklarından Türk Milletine!
Aziz Türk Milleti,
Binlerce yıllık mazisi olan ve bin yıldır da kesintisiz olarak bu coğrafyada siyasi egemenliğini sürdüren Türk milletinin varlığı ve Türk Devleti’nin bekası ağır bir saldırı ve tehdit karşısındadır. Yüz yıl önce Türk ve İslam coğrafyasını tanzim eden küresel güçler, 1990’lardan bu yana yeni bir tanzim ve paylaşım mücadelesini yürütüyorlar. Bazen doğrudan savaş bazen de vekâlet savaşları şeklindeki bu insanlık dışı saldırı, büyük ölçüde Müslümanların kanları ve kaynakları üzerinden yapılıyor. Bu savaşın en büyük hedeflerinden birincisi Türk varlığıdır.
Güçlü bir Türkiye’nin büyük planları bozacağını bilen küresel güç odakları, sistematik bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini tahrip etmek ve Türk Devleti’nin kurumlarını yıpratmak için ellerinden geleni artlarına koymadılar. Bu topraklardaki varlığımızın teminatı olan Türk ordusuna dönük kumpaslar ve nihayet 15 Temmuz’da açıkça ortaya çıkan ihanet ağı, bu planların sonuçlarıdır.
Ne yazık ki, 15 Temmuz “musibeti”, devletimizin ve milletimizin uğradığı ağır tahribatı yekvücut olarak tedavi etmemiz için bir fırsata dönüştürülemedi. Anayasa değişikliği meselesi etrafında toplum yine ikiye bölündü. Yapılan anketlere göre, halkın en önemli meseleler olarak terör, FETÖ, ekonomi ve işsizliği görmesi, anayasa meselesinin ise, yapılan bunca propagandaya rağmen çok alt sıralarda yer alması, ne kadar gereksiz ve zararlı bir tartışma yaşadığımızın açık bir göstergesidir.
Bu vatanda siyasi, etnik veya mezhebî açıdan farklı unsurlar vardır ve bu, tarihimizin bir birikimidir. Ancak bu topraklarda yaşayan “millet”in adı Türk’tür. Bu, tarihin ve hayatın bir hükmüdür. Siyasi çıkarlar için millî kimliğin zedelenmesi, tahrif edilmesi ve belirsizleştirilmesi, uzun vadede tehlikeli sosyal çözülmelere yol açacaktır.
Devlet adamlarımızın ve siyasilerin millî birlik ve beraberlik için etnikçi ve mezhebî söylem ve imalardan kaçınması, kucaklayıcı ve kapsayıcı bir Türk milleti söylemini özümsemeleri şarttır. Halk oylamasından sonra da bu topraklarda hep birlikte Türk milleti olarak yaşamaya devam edeceğiz.
Aziz Türk Milleti,
Bu vesileyle şunu önemle vurgularız ki, Irak’ta ve Suriye’de önce Allah sonra Türkiye’den başka güvenecekleri olmayan ve bin yıldır buraları vatan tutan Türk kardeşlerimizin kimliği ve varlığına yönelik saldırılar karşısında, yeterli tepkinin gösterilmemesi de üzüntü vericidir. Kerkük’ün Türk kimliğinin inkârına ve Türkmeneli coğrafyasının silinmesine karşı gereğini yapmayanlar, tarih ve millet önünde sorumlu olacaklardır.
Irak ve Suriye’den sonra Türkiye’nin de parçalanmasına dönük emperyalist planları bozmak için devletimizi ve millî birliğimizi güçlendirmeliyiz. Bunun yolu da devlet işlerinde emanet, adalet ve liyakat ilkelerini, samimi ve hasbi bir anlayışla hâkim kılmaktan geçer.
Türk milletine saygıyla arz ederiz.
TÜRK OCAKLARI GENEL MERKEZİ
05.04.2017