Mehmet Çınarlı
(d. 1925 – ö. 19 Ağustos 1999), Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı Türk yazar, şair, denemeci, eleştirmen. Hisarcılar akımının kurucusu.
1925 yılında Karaman’ın Ermenek İlçesinde doğdu. 1999 yılında Yalova depreminden iki gün sonra (19 Ağustos 1999) Ankara’da vefat etti. İlkokulu Ermenek’te, orta öğrenimini Antalya’da tamamladı. Babası sağlık memurluğundan emekli ve “Doktor Osman” lakaplı Osman Çınarlı’dır. 1948 yılında Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun oldu. Daha sonra Maliye Bakanlığı’nda devlet memurluğuna başladı. 1960 yılında Bütçe ve Mali kontrol Genel Müdür Yardımcılığı’na, 1964 yılında da Maliye Tetkik Kurulu Üyeliği’ne getirildi. 1967 yılında TBMM tarafından Sayıştay Üyeliği’ne, 1981 yılında Anayasa Mahkemesi Üyeliğine seçildi. 1961 yılında Amerika’da 8 ay kalan Mehmet Çınarlı, 1990 yılında emekli oldu.
Küçük yaşlardan itibaren edebiyatla ilgilenen Mehmet Çınarlı yazdığı ilk şiirlerini çeşitli gazete ve dergilerde yayınladı. İlk sayısı 16 Mart 1950’de yayınlanan Hisar dergisinin ve Hisarcılar akımının kurucularındandır. Resmi görevlerinden artan zamanlarının büyük bir kısmını Hisar’ın aksamadan yayınlanması ve olgunlaşmasına hasretmiş, 1950-1956, 1966-1969 yılları arasında derginin imtiyaz sahipliğini de üzerine aldı.
Çınarlı’nın yayınlanan ilk şiiri “Antalya’da Kış” 1937’de Antalya Gazetesi’nde çıktı. Üniversitelerarası bir şiir yarışmasında “Sonbahar Duyguları” şiiriyle de birincilik kazandı (1948). Çınarlı, geleneğe bağlı bir şairdir. Aruz ve heceyle şiirlerini yazdı. 26 Aralık 1966’da Ankara Radyosu’nca hazırlanan “Radyoda Hisar Saati” programında sanat anlayışlarını ve belli başlı sanat ilkelerini programa katılan diğer temsilcilerden; Munis Faik Ozansoy, İlhan Geçer, Mustafa Necati Karaer, Gültekin Samanoğlu ve Nevzat Yalçın ile birlikte açıkladı. Daha sonra bu ilkeler, Hisar dergisinin 113. ve 114. (Şubat, Mart 1967) sayılarında Hisarcılar’ın bildirisi olarak dört madde halinde yayımlandı.
Eserleri
• Güneş Rengi Kadehlerle (Şiirler, 1958)
• Gerçek Hayali Aştı (Şiirler, 1969)
• Bir Yeni Dünya Kurmuşum (Şiirler, 1969)
• Halkımız ve Sanatımız (Denemeler, Hisar Yayınları: 9, Başnur Matbaası-Ankara 1970)
• Söylemek Yaraşır (Denemeler, Ötüken Yayınları: 134, Yaylacık Matbaası-İstanbul 1978)
• Sanatçı Dostlarım (Denemeler, Ötüken Yayınlar: 133, İstanbul 1979)
• Zaman Perdesi (Şiirler, Dergah Yayınları Birinici Basım Nisan-1983)
• Mısralarda Gezinti (Denemeler, Kültür Bakanlığı Yayınları, ISBN 975-17-0632-7, Ankara 1990)
• Altmış Yılın Hikayesi (Otobiyografi, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1999) )
• Güzelliklere Doymam (Şiirler, (1995))
• Hatıraların Işığında (Hatıralar,Cönk Yayınları, (1984))
• Aynı Yolda (Denemeler, Kültür Bakanlığı Yayınları, (1986)
Şiirlerinden Örnekler
BÖYLE BİR GÜNDE
Bu marş çalınınca yüreklere
Bir zaptedilmez heyecan gelir.
Hatıra zaferler, yiğitlikler,
Kaybolan binlerce insan gelir.
Gökler yarıldı uçaklardan;
Yollara döküldü kız-kızan
Böyle bir günde yaşamamışsan
Vatan sevgisi yalan gelir.
Kadrini bilirsen hürriyetin,
Yediğin, içtiğin nimetin,
Bir parçası isen bu milletin
Bir gün gösterecek zaman gelir.
Almak için elinden hakkını,
Başlar kudurmuşların akını.
Öldürürler çocuğu, kadını;
Dünya gözüne zindan gelir.
Kabarır kabarır, taşar hırsın,
Aslanlaşırsın, kartallaşırsın,
Karşına kim çıksa savaşırsın;
Aklına ne cihan, ne can gelir.
EY İNSAN DENILENLER
Şeytanla gerdeğe girer, cinlerle oynaşırsınız.
Dostunuza dost görünür, düşmanla anlaşırsınız.
Gücünüzün yetmediği yerde haksever kesilir;
Dişinizin kestiğine nasıl gaddarlaşırsınız!
Yardımınız gerektiği zaman yaklaşılmaz olur;
Çıkar kokusu duyunca sokulur, sırnaşırsınız.
İstisnalar bulunmasa cinsimi inkar ederdim:
Ne hakla “insan” adını kabullenir, taşırsınız?
Sizden kurtulayım diye yalnız yaşadım çok defa;
Ölünce belki yine de başıma toplaşırsınız.
Cenazeme el sürmeyin varsın o da yerde kalsın;
Kime hoş görünmek için tabuta yaklaşırsınız?
SENELER SONRA
Seneler sonra uyandık düşten
Ayrı iklimlerin şafaklarında.
Sevgilim, geçti geçen, bitti biten..
O ceylandan çevik bacaklarında
İstek de olsa koşma, gitti giden..
Bıraktığın sıcak denizlerden
Başkadır, hayli başkadır bu kıyı.
Ne kürek var, ne beyaz bir yelken..
Sen istesen de söyliyemezsin o şarkıyı
Ben zorlasam da dinleyemem eski zevk ile.
Aldanmamızda hissesi yok talihin bile:
Biz böyle istedik!
Dönmek mukadder olsa da bir gün bu sahile
Sonsuzluğun sevincini duyduk, benimsedik.
Seneler sonra uyandık düşten
Ayrı iklimlerin şafaklarında.
Sevgilim, geçti geçen, bitti biten.
SORMA
Sorma, eski tadı yok dalların, yaprakların;
Altında ilk baharım yabancı bayrakların.
Beyaz bir taş üstüne oturdum yapayalnız,
Uzak bir rüya gibi ellerin, dudakların.
Gözlerim yaşarmadan bakamam çocuklara
Ve sanki düşmanıyım bütün oyuncakların.
Hayalimden geçiyor terkedilmiş bağımız,
Beynimde uğultusu upuzun kavakların.
Önümden gelip geçen insan değil makine
Nerede sıcaklığı o bizim sokakların?
İçmek ne hoş olurdu hayatı gözlerinden
Böyle bir ilkbaharda, altında leylakların.
Muhakkak benimkidir, uykunda zaman zaman
Uzaktan bir hıçkırık duyarsa kulakların.