Şahver ÇELİKOĞLU
Muhabbetin gereklerinden birisi de kulun derdini Rabbine açarak gönlü hoş olması ve hâlini sâdece Yüce Rabbinin bilmesiyle rahatlamasıdır. Bu durumda da Allah için ihlâs ile amel etmesi ve güzel edebini koruması hâlis muhabbetin gereğidir. Bu durumdaki güzel edeb, kulun içine düştüğü sıkıntıyı gidermesi, kendisine takdir edilen sıkıntı ve zorluğu yaymamasıdır. Hatta kul, tam aksine bu hâl içinde elde ettiği ilâhî lütufları ve faydaları zikretmelidir. Bir de böyle bir durumda Allâh’ın nîmetlerini, gizli işlerindeki incelik, kudretinin acâib tecellilerini çokça tefekkür etmelidir.
Muhabbet ehli, her halde Rabbine hamd ve senâ etmeli, O’nun nîmetlerini anlatmalı, ihsanlarını zikretmeli ve belâlarına sabretmelidir. Çünkü o, Rabbinin ehlinden olmuş ve dostları arasına girmiştir. Yüce Allah bâzen, sevdiklerinin hâlini kuvvetlendirmek ve katındaki derecelerini artırmak için onları sıkar, sevdiklerine sert davranır. O dostlarının kendisinden başkasını istemediklerini, O’ndan başka bir sığınak aramadıklarını bildiği için böyle yapar. Çünkü onlar için Allah’dan başkasında bir rahatlık olmadığı gibi; O’ndan bir talebleri de yoktur. Onların bütün gayret ve himmetleri ancak Yüce Mevlâ’dır.
Hâk âşıklarından biri şöyle demiştir: “Başıma gelen belalar sendendir, bununla birlikte şikâyetim de sanadır. Senden korkarım fakat aynı zamanda sana kavuşmanın iştiyâkı içinde kıvranırım. Sana kavuşmak istesem bu yolda beni yorarsın; senden kaçarsam sen beni ararsın. Seninle berâber rahatım olmadığı gibi, senden başkasıyla da istirahatım yoktur.”
Muhabbet ehline gereken işlerden birisi, yapılması teşvik edilen bütün ibâdet ve iyilik çeşitlerine muhabbet ve gönül rahatlığı içinde süratle koşmaktır. Bu konudaki bir kudsî hadîste şöyle buyrulmuştur.
“Kulum, nâfile ibâdetlerle bana dâima yaklaşır; nihâyet onu severim.” (Buhari, Rikak,38…)
Muhabbet ehline gereken işlerden birisi de, Allâh’ın kazâsına rızâ göstermektir. Çünkü Allah her işini güzel yapmaktadır. Yine Allâh’ı sevenler, O’nu çokça zikretmeli, O’nu zikredenleri sevmeli ve zikir meclislerinde oturmaya devam etmelidir. Bir şikâyeti varsa yine Rabbine arz etmeli, O’na yalvarıp inlemeli, kalbini halktan çekmeli, her şeyde önce yaratıcıya bakmalı, her şeyde hemen O’na dönmeli, her olayda O’nunla ünsiyet kurmalı, O’nu çok zikretmeli ve her şeyde O’nu hatırlamalıdır.