İbrahim MARAŞ
Birileri hicrî takvimi kutsamaya devam ediyor. Üzerindeki Fetöcülükle ilgili eleştirileri savmanın yolunu ilim, medeniyet ve sanat düşmanı, bedevi hayat özlemcisi Kadızadelilerin kurban isteklerini yerine getirmekte bulmuş durumda. Önceki başkan Kadızadelilere direniyor gibi yapıp Miladi takvimde direnmişse de “Kutlu Doğum” gibi muhteşem bir adı kurban ederek “Siret” haftasına çevirmişti. Ama Kadızadeliler tatmin olmamıştı. Şimdi ise Hicrî takvime tapan Kadızadelileri memnun edecek ikinci büyük kurban da sunuldu: Kutlu Doğum Haftası gibi topluma mal olmuş ve yaklaşık otuz yıldır kutlanan anlamlı bir haftanın isminden sonra vakti de değişti. Kutlu Doğum, ismi o kadar yerleşmişti ki, bugünkü gazeteler bile haberi “Siret” değil “Kutlu Doğum Haftası değişti” şeklinde verdiler. Böylece Peygamberimizin Miladi tarihte Nisan ayına denk gelen doğum günü yerine Hicrî takvimdeki günü esas alınacak. Bu da şu manaya geliyor: 28 Şubatçıların amansızca mücadele ettiği halde kaldıramadığı Kutlu Doğum Haftası, tamamen ortadan kaldırıldı. Panteondaki Tanrılar artık rahat uyuyabilirler, ancak bunu kaldıran şahısların rahat uyuyamayacağı kesin. 20 Mayıs 2017’de bu konuya dair yazımda aynen şunları söylemiştim:
“Kut” medeniyetin ve saadetin şifresiydi. Maalesef Diyanet, bu isimde direnemedi. “Gırtlağına kadar hurafeye batmış” dediği hurafecilere aslında kısmen teslim oldu. Ancak bilmiyordu ki, yeryüzünün sahte tanrıları bir kere kurban istedi mi, asla bundan geri dönmez, küçük kurbanlarla tatmin olmazdı… Bununla şu da ortaya çıktı ki, din ve ilim siyasetin kontrolüne girerse düzen bozulur. Tarih bunun defalarca şahididir. Tarih, bu yüzden, hep akletmeyenler, düşünmeyenler için tekerrür eder. Yıllardır uyarılara aldırmayıp hep siyasetin emrine girmeye çalışan, hurafe bataklığına boğulmuş cemaat ve tarikatlarla işbirliği yapanlar, hatta siyasetin hatırına onlara uymaya ve ses çıkarmamaya gayret edenler, mürekkep cehalete gömülmüş Kadızadelilere verdikleri tavizlerin sonunun olmadığını, bir gün kendi makamlarını da isteyeceklerini bir türlü anlamadılar, “Kut” terimini kurban etmekle işin hallolacağını zannettiler. Halbuki sahte Tanrıların kurbana doymayacaklarını, çünkü ondan beslendiklerini ve insan kurbanı isteyeceklerini bilmeleri lazımdı. Sevgili siyasetçilerimize de tavsiyemiz daha önceki tavizlerin 15 Temmuz ile sonuçlandığını hatırlamalarıdır. Ne diyelim, ALLAH MİLLETİMİZİN YAR VE YARDIMCISI OLSUN”.