Fatih AKMAN
“Suriye’deki çalışmaları ve icraatlarıyla iftiharla ve takdirle anılan, kâmil insanların birincilerinden olan Dördüncü Ordu Kumandanı ve Bahriye Nâzırı Ahmed Cemal Paşa hazretlerinin hayatının seması, o yıldızlarla kaplanmıştır: İlim, amel, ihlas!..”(s.59)
İttihat ve Terakki dönemi, bugün dahi farklı kesimlerin en ateşli tartışmalara girmelerine imkân sağlayacak kadar Türk tarihinin önemli bir devrini işgal ediyor ve bu nispetle de ilgi çekiciliğini koruyor. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin önde gelen ve sembolleşmiş isimlerinden Enver, Talat ve Cemal üçlüsünden Cemal Paşa da, şahsî hayatı kadar devlet hizmetini ifa ederken ortaya koyduğu politikalar ve aldığı kararlar ile hâlâ önemli bir tartışma konusu olarak tarihteki yerini muhafaza ediyor.
1922 senesinde, Tiflis’te hain bir saldırı ile şehit edilen ve halen Erzurum Karskapı Şehitliği’ndeki ebedî istirahatgahında bulunan Cemal Paşa, bilhassa Bahriye Nazırı ve Dördüncü Ordu Kumandanı sıfatıyla, 1914 senesinden itibaren yaklaşık üç sene kaldığı Suriye’de önemli hizmetlerde bulunmuştur. Bölgenin imarı ve iaşesi ile ilgili ortaya koyduğu projeler, Arap isyanlarının bastırılması hususundaki sert politikaları, Kanal Harekatı’ndaki rolü, Anadolu’dan sevk ve iskan edilen Ermenilerin can ve mal güvenliği ile ilgili yaptığı çalışmalar gibi birçok icraatın mimarlarından biridir Cemal Paşa.
Elimizdeki kitap da Cemal Paşa için “Ahmed Cemal Paşa’nın Suriye’ye gelmeleriyle bu yöre, kaptanını bulmuş gemiye benzedi. Ahali, selamete ulaşmak lezzetini tatmış gibi canlandılar. Suriye ve Filistin semalarında başka bir nur parladı, başka bir ruh tecelli etti.” (s.100) sözlerini kullanan ve anladığımız kadarıyla Dördüncü Ordu bünyesinde bir nevi propaganda yapma görevini icra eden es-Seyyid Muhammed Habîb el-Ubeydî’nin, bu minvalde İstanbul ve Beyrut’ta yaptığı konuşmalarının 1916 senesinde Payitahtta Nutuklarım başlığı altında bir araya getirilmesinden sonra ortaya çıkan metinleri konu ediniyor.
“Kahrolsun müfsit alçaklar… Melun hainler!.. Yaşasın hakikatin kâşifi olan Ahmed Cemal Paşa hazretleri… Yaşasın samimi kardeş olan Türk ve Araplar!” (s.62)
Cemal Paşa’nın yakınında bulunan el-Ubeydî, Paşa’nın emri ile 1915 senesinde İstanbul’a gönderilmiş, orada İttihat ve Terakki Genel Merkezi başta olmak üzere dört konuşma yapmış ve sonrasında gerçekleştirdiği Çanakkale ve Beyrut ziyaretleri de dahil bu konuşmalarında Cemal Paşa için “Hâlid bin Velîd hazretleri gibi Seyfullah (Allah’ın kılıcı)” gibi yüceltici sözler kullanmakla beraber, elimizdeki eseri yayına hazırlayan Nevzat Artuç’un da ifade ettiği üzere konuşmalarda yer alan siyasi ve askerî söylemleri ile esasında bizzat Cemal Paşa’nın düşüncelerini aktarmıştır.
“Sıra hilale geldi: Onun ebedî olarak tutulmasına çalışılıyordu. Az kaldı ki düşman, hain, canavar düşman, bunda da başarılı olacaktı. Fakat sona gelmiş olan bu zalimlerin, bu tahammülsüz, şeytanca ve insaniyetten uzak zalimlerin icraatları Allah’ın gazabını çekti. Bir kurtarıcı ihsan edildi: Genel merkezinde bulunduğumuz muhterem İttihat ve Terakki Cemiyeti imdada Hızır gibi yetişti.” (s.67)
El-Ubeydî’nin konuşmalarında İttihat ve Terakki için de son derece yoğun methiyeler bulunuyor. Arap asıllı olan El-Ubeydî, İttihat ve Terakki ile İslam birliği düşüncesini bütünleştirmekte, Araplar ile Türkler arasında ebedi bir bağ olduğunu ifade etmekte ve aynı zamanda bu düşüncelerini ayetler ve hadislerle destekleyerek, İslam birliğinin mucidi olarak gördüğü İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni müdafaa etmektedir.
“İslâm âleminin hayatını temin eden inkılaplarımızın şu en ulvi, mukaddes ve istikbalperver evresini, yine temelinin ilk taşını koymuş olan İttihat ve Terakki Cemiyeti vücuda getirmiştir. Bundan dolayı bu muhterem cemiyete yalnız Osmanlı milleti değil, İslâm âlemi teşekkür borçludur.” (s.68)
Payitahtta Nutuklarım adlı eser, Cemal Paşa üzerine önemli bir mesaisi bulunan Nevzat Artuç’un Giriş kısmında çizdiği kısa ama değerli Cemal Paşa portresi ile, el-Ubeydî’nin konuşmaları ekseninde bilhassa Suriye’nin mevcut siyasi durumunu anlatan, Cemal Paşa’nın kişiliğine dair verdiği ipuçları da dahil olmak üzere İttihat ve Terakki’nin Suriye politikalarının bölgede yaşayan bir Arap tarafından nasıl algılandığı ile alakalı önemli bir metin özelliği taşıması bakımından dikkate değer.