Fuzûlî’ye Leylâ’yı kahve sunarken gördüm
Mecnun her gördüğünü dolaşırken o sanıp
Leylâ ayna zevkinde, sürme çekip, taranıp
Bağdat’a bir güvercin gibi konarken gördüm
Son çarşıya girerken her sokaktan usanıp
Âh çekip altınlara bakıp yanarken gördüm
Bin yıl sonra doğacak kızlar gibi davranıp
Boynunda mücevherler altınlar varken gördüm
Fuzûlî’ye Leylâ’yı gördüm kahve sunarken
Mecnun’un ismi geçen bir şarkı okuyordu
Âhulardan alınmış mis gibi kokuyordu
Yine çöl bülbülleri şakırken sabah erken
Açılırken art arda güller ki yediveren
Fuzûlî ilmek ilmek bir şiir dokuyordu
Diyordu her satırda “ey çöl kızı Leylâ sen”
Anlamadı, düş sanıp Leylâ hayıra yordu
Kahve sunarken gördüm Fuzûlî’ye Leylâ’yı
Ulaştı kaç asırlık hülyâsına dediler
Ve erdi o nihâyet mânâsına dediler
Mecnun zâten edinmiş virt olarak Mevlâ’yı
Koymuyor onu sevdâ sırasına dediler
Boş verip kıylükâli terk eylemiş gûyâyı
Aşkı doldurdu artık sır tasına dediler
Âşık oldu Fuzûlî Leylâsına dediler
A.Yılmaz Soyyer