Dilek YILMAZ
Toplama kamplarındaki Doğu Türkistan Türkleri hastalıkla, açlıkla, psikolojik ve fiziksel türlü eziyetlerle boğuşmaktadır. Yurdundan ayrı düşmüş Doğu Türkistanlılar ise bir yandan kendi geleceklerinin, bir yandan da Doğu Türkistan’da toplama kamplarında işkence gören yurttaşlarının geleceklerinin tasasındalar. Öyle ki, Doğu Türkistan Türkleri ne kendi yurtlarında huzur bulabiliyorlar ne de yurtdışında. Yüreklerinde iyileşmeyen bir yara, her nereye giderlerse gitsinler bu yara hep onlarla. Yurt özlemi, aile, akraba, eş, dost özlemi, onları bir daha görememe korkusu… Fazlasıyla ağır bir yükün altında, psikolojik çöküntünün tam ortasında olan soydaşlarımızın ilgiye, desteğe, morale gereksinimleri var.
TÜRK DÜNYASI TURAN YAZGAN BÜYÜK ÖDÜLÜ İLHAM TOHTİ’YE VERİLDİ
Bu yıl Türk Dünyası Turan Yazgan Büyük Ödülü, toplama kamplarında tutuklu olan Doğu Türkistanlı alim Dr. İlham Tohti’ye layık görüldü. Ailesinden kimse Türkiye’ye gelemediği için ödülü İlham Tohti adına Doğu Türkistanlı sanatçı Rahima Mahmut aldı. Böyle anlamlı bir ödülün İlham Tohti’ye verilmesi Doğu Türkistan Türkleri için bir moral olmuştur diye düşünüyorum. Ayrıca 19-20 Ocak’ta Antalya’da, ‘‘Al Bayraktan Gök Bayrağa Doğu Türkistan’a Özgürlük Türk Dünyası Büyük Kurultayı’’ düzenlenecek olması da kardeşlerimizi desteklemek noktasında güzel bir adım olacaktır.
Yine bir parça da olsa moral olacak bir habere değinmek istiyorum. İYİ Parti Konya Milletvekili ve Türkiye-Çin Dostluk Kurulu Üyesi sayın Fahrettin Yokuş 25 Kasım’da Çin Büyükelçiliğinde yemeğe konuk olmuş, yemekte Çin büyükelçisine Doğu Türkistan Türklerinin tutulduğu toplama kamplarının hesabını sormuştur. Çin büyükelçisi beklemediği bu hareket karşısında epey öfkelenmiş ve kamplarda mesleki eğitim ve aydınlanma yapıldığını iddia etmiş. Sayın Fahrettin Yokuş bu tutumunu sürdüreceğini ve dünya Türklüğüne sahip çıkacağını bildirmiştir.
DOĞU TÜRKİSTAN TÜRKLERİ BU DÜNYAYA YALNIZCA ÇİLE ÇEKMEYE GELMEDİ!
Kimi yerlerde şahit oluyoruz. Doğu Türkistan davasına hizmet eden, ülkemizde ya da bir başka ülkede yaşayan bir Doğu Türkistan Türk’ü en ufak bir eğlenceye katılsın hemen eleştiriye maruz kalıyor. Dava dışında herhangi bir meclise katılan, iyi vakit geçiren Doğu Türkistanlıları samimiyetsiz diye adlandıranlar var. Doğu Türkistan Türklerine, bu dünyaya yalnızca ağlamaya, ezilmeye, çile çekmeye gelmişlermiş gibi muamele yapmak neden? Doğu Türkistan Türkleri de insan. Onların da gülmeye, eğlenmeye, gezmeye hakları var. Hatta herkesten daha fazla hakları var. Doğu Türkistan Türkleri zekidir, çalışkandır, üretkendir. Edepli, erdemli, adaletli, güvenilir, hürmetli, cana yakın kişilerdir. Türk töresi gereği epey konukseverdirler. Öyle ki; dünyanın her yerinde Doğu Türkistan Türkleri olsa idi bir kuruş harcamadan tüm dünyayı dolaşabilirdiniz. Doğu Türkistan Türkleri hainlik, ikiyüzlülük, saygısızlık bilmezler. Her biri birer pırlantadır. Tanıştığım Doğu Türkistanlıların başarılarını duyunca gurur duyuyorum. Yeteneklerini görünce kıvanç duyuyorum. Mutluluklarına şahit olunca sevinç doluyorum. Hayatın her alanında hep ilerde, hep yükseklerde görmek istiyorum kardeşlerimi. Acılarını yüreğimde seziyorum. Öfkelerini öfkem, düşmanlarını düşman biliyorum ve kendimi onların yerine koyup düşünüyorum.
‘‘BİR KEZ VATANIMIZDAN MAHRUM KALDIK, İKİNCİ KEZ MAHRUM KALMAK İSTEMİYORUZ!’’
Yaklaşık 3 yıldır Kayseri’de yaşayan Maımatu Yusufu Abudukara iadesi istenen bir Doğu Türkistan Türk’ü. İlgili Çin bakanlığı harekete geçiyor ve Türkiye’de hakkında soruşturma açılıyor. Geçtiğimiz günlerde mahkemeye çıkarılıyor ve savunmasında: “Ben Müslüman olduğum için, Türk olduğum için iade talebim isteniyor. Çin, biz Türklerin çoğalmasını istemiyor. Çin, benim Türkçülük yaptığımı düşündüğü için orada cezalandırmak istiyor. 40 milyon Doğu Türkistanlı, Çin zulmü altındadır. Ailemin yaşayıp yaşamadığını dahi bilmiyorum. Benim tek suçum Müslüman ve Türk olmak. Ailem orada yaşıyordu, yaşıyorlar mı bilmiyorum. Çin’e iade ederseniz beni öldürürler. Türk adaletine ve devletine güveniyorum” diyor Maımatu Yusufu Abudukara. Savcı ülkemizdeki ve uluslararası basındaki bilgi ve belgelerin toparlanarak incelenmesi için süre istiyor. Mahkeme heyeti, savcılığın süre talebini kabul ediyor ve duruşmayı 26 Şubat 2019’a erteliyor.
Yerel bir kanalda bir programa katılan Doğu Türkistan Türk’ü Enver Ahmet Çin’in, iadesini istediği Doğu Türkistan Türkleri için endişelerini dile getirirken: ‘‘Bizi paramparça ediniz, Çin’e vermeyiniz. Bir gün Çin ile anlaşmak zorunda kalırsanız bizi siz öldürün onlara vermeyin. Bir kez vatansız kaldık, Türkiye’yi vatan bildik, tekrar vatansız kalmak istemiyoruz.’’ diyor…
Bu Türkiye için aslında bir adalet sınavıdır. Umuyoruz ve diliyoruz ki Türkiye bu sınavdan geçsin!
TÜRKLÜKBİLİMCİ (TÜRKOLOG)