Hasan ERDEM
Osmanlı akıncı beylerinden Gazi Turahan Bey, Üsküp fatihi Paşa Yiğit Bey’in oğlu, Sultan 2. Murat Han’ın damadı, Fatih Sultan Mehmet Han’ın eniştesidir. Yunanistan’ın kademe kademe fethinde en büyük payı bulunan Turahanlı akıncılarının kumandanıdır.
Balkanlar’da fetih faaliyetlerinde bulunan uç beyi Turahan Bey’in adı bazı araştırmalarda Turhan Bey diye geçer ama onun Ocak 1455 tarihli vakfiyesinde adı “Emir Paşa Yiğit oğlu Hacı Turahan Bey” şeklinde yazılmıştır. “Türk Turahan” diye de anılan Turahan Bey’in vakıf kayıtlarına göre ailesi, Rumeli’nin fethinden sonra Malkara, Keşan ve Uzunköprü’ye yerleşmiştir. Buralarda yaşayan insanların tamamı, Osmanlı tahrir kayıtlarında “Turahanlı” diye geçerler.
Orhan Gazi’nin büyük oğlu Süleyman Paşa ile birlikte Rumeli’nin fethine katılan Paşa Yiğit Bey ve oğlu Turahan, başlangıçta Evrenos Gazi’ye bağlı olarak görev yapmışlar, Evrenos Gazi’nin ölümünden sonra onun uç bölgesinin sorumluluğunu Turahan Bey üstlenmiş ve kısa sürede dönemin en meşhur uç beylerinden biri olmuştur. Paşa Yiğit Bey ise Üsküp’ü fethetmiş ve son nefesini verene kadar Üsküp Sancakbeyi olarak görev yapmıştır.
İstanbul’u kuşatan Yıldırım Bayezid, Rumeli’den çağırdığı Turahan Bey’i Karadeniz ve Bulgaristan’daki Bizans topraklarına akına göndermiş, Bizans topraklarında fırtınalar estiren Turahan Bey böylece kuşatma altındaki İstanbul’a gidecek olan yardımların önünü kesmiştir.
Turahan Bey, fetret devrinde diğer uç beyleriyle birlikte hareket etmiş ve o çalkantılı yıllarda Osmanlının Rumeli’deki topraklarını korumak için çabalamıştır. Kardeşlerini bertaraf eden Çelebi Sultan Mehmet’in Osmanlı tahtına çıkıp merkezi otoriteyi yeniden kurmasından sonra, Musa Çelebi’yi destekleyen diğer akıncı beyleri gibi Çelebi Sultan Mehmet’e bağlılık yemini eden Turahan Bey affedilerek Teselya’ya gönderilmiştir.
Turahanlı akıncıları Mayıs 1423 tarihinde Mora’nın kapısı kabul edilen Eksamillion surlarına saldırırlar ve 2. Manuel tarafından yeni baştan yaptırılan taş duvarları yıkarlar, Mora topraklarına yıldırım gibi dalarlar, iki yıl boyunca Mora’nın sahil kesimindeki şehirlerin tamamını baskı altına aldıktan sonra Venedik idaresindeki şehirlere yönelirler.
1430 yılında Selanik kuşatmasına katılan Turahan Bey ve akıncılarını, 1431’de Korint önlerinde ve sonra Arnavutluk taraflarında akın yaparken görürüz. Yanya ve bütün Arnavutluk ilini yağmalayan Turahan Bey 1435 yazında Teb (Tiva / Thebai) şehrini kuşatır ve şehri fetheder.
Sırbistan Osmanlı kontrolüne geçmiştir. Sultan 2. Murat, devlete büyük hizmetleri olan, Yunanistan’da Türk hâkimiyetini sağlamlaştıran Turahan Bey ve akıncılarını Tuna Nehri’nin öte yakasında görevlendirir ve Eflak’a düzenlenecek akınlar için Güvercinlik kalesini ona üs olarak verir. (1442)
1443 yılında Morava, İzladi ve Yalvaç’ta yapılan savaşlarda Osmanlı ordusu yenilir. Kış mevsimi dolayısıyla geri çekilen Macar ordusunun takibi sırasında uğranılan başarısızlık sonrası Çandarlı Halil Paşa’nın etkisiyle Turahan Bey tutuklanır ve Tokat kalesindeki Bedevi Çardak zindanına gönderilir ama kısa bir süre sonra suçsuz olduğu anlaşılır, kapatıldığı zindandan çıkarılıp tekrar Mora’ya, akıncılarının başına yollanır.
1446 yılında Sultan 2. Murat Han ile Mora seferine katılan ve Germe Hisarını yıkıp yerle bir eden Turahan Bey, 1448 yılında yapılan 2. Kosova savaşına akıncılarının başında katılmış ve savaş sırasında büyük yararlılıklar göstermiştir. Turahan Bey, Kosova zaferinden sonra hacca giderek “Hacı” olmuştur.
İkinci Murat’ın ölümünden sonra ikinci defa tahta çıkan 2. Mehmet ile birlikte Karaman seferine çıkan Turahan Bey, sefer dönüşü başlayan yeniçeri isyanı sırasında padişaha, isyanın elebaşlarını derhal astırması tavsiyesinde bulunmuş ama Sultan Mehmet bunu doğru bulmamış, akıncı beyinin tavsiyesine uymamıştır.
İstanbul’u fethetmeyi kafasına koyan 2. Mehmet, 1452 yılı sonlarında Turahan Bey’i Mora’dan İstanbul’a gelecek yardımları önlemekle görevlendirir. Oğulları Ömer ve Ahmet Beyler ile Mora’ya yönelen Turahan Bey, Korint berzahının güçlü savunma duvarlarını aşar, Arkadya’ya kadar iner. Tripolis ovasından yıldırım gibi geçen Turahanlı akıncıları, İthome dağının Messenia bölgesine ulaşırlar, rüzgâr kanatlı, güçlü savaş atlarını Koron körfezine doğru koştururlar, bölgeyi hallaç pamuğu gibi atarlar ve Navarin’i ele geçirirler.
İstanbul kuşatması sürerken Turahan Bey, Teselya’da hazır bulunan büyük bir ordu ile hem kuzeyde, Arnavutluk’ta asi İskender Bey’i; hem güneyde, Mora’da, İmparatorun kardeşlerini baskı altında tutar. 1453 senesi yazında, bir yolunu bulup İstanbul’a yardım göndermek isteyen Despot Demetrius’un generali Matthieu Asan’la Türk akıncıları arasında şiddetli bir savaş olur. Neticede Bizans’a yardım olarak gönderilen asker ve askeri malzemelerin İstanbul’a ulaşmasının önü kesilir.
Bu zorlu görev sırasında Ahmet Bey, Sparta despotu Demetrius’a esir düşer. Mehmet Han’ın buyruğu ile Turahan Bey ve oğlu Ömer, İstanbul kuşatmasında hazır bulunurlar. Fethin ardından Teselya’ya dönen Turahan Bey, oğlu Ahmet Bey’i zindandan kurtarmak için çalışmalara başlar. Ahmet Bey 1454 yılı Aralık ayında ağabeyi Ömer Bey tarafından esaretten kurtarılır ve zindandan çıkarılır.
Ömrü uçlarda, at üstünde ve savaş meydanlarında geçen Turahan Bey’in yaşı sekseni geçmiştir. 1456 yılı ortalarında Teselya’dan Edirne’ye geçen Turahan Bey burada çağ açıp çağ kapatan Fatih Sultan Mehmet Han ile son defa görüştükten sonra vefat etti. Uç beyi, akıncı komutanı Turahan Bey’in cenazesi Uzunköprü Kırkkavak köyünde yaptırdığı camisinin yanındaki türbeye gömüldü.
NOTLAR
Not 1: Venedik kayıtlarına göre 1425 yılında Mora’da bulunan Venedik donanmasının Amirali barış ön görüşmelerini Turahan Bey ile yapmış ve tuz gelirlerinden her yıl 20.000 akçenin Osmanlı devletine ödeneceğine dair kendisine vaadde bulunmuştur.
Not 2: Macar kral naibi Hunyadi Yanoş’un bir mektubunda Turahan Bey’in adı “Güvercinlik Bey’i Koca Turahan Bey” diye geçer. Tarihçi Hammer, ondan “Türk Turahan” diye bahseder.
Not 3: Turahan Bey’in fethettiği Teselya onun idari bölgesiydi. Turahan Bey, Anadolu’dan pek çok Türk göçmeni getirip bölgeye yerleştirmiş, bölgede İvlaho, Tırnova ve Farsala gibi yeni merkezler kurulmuştur.