15 Temmuz’un 3. yılında Herkül’ü yenebildik mi?

FETÖ; liberal, solcu, Atatürkçü; Alevi yapılardan tutun da dinî grup, tarikat, vakıf ve derneklere kadar birçok farklı yerde kendini klonlamış bir örgüttür. Bunu ilk önce Ergenekon sürecinde fark etmiştik. İkinci sızma 17-25 Aralık sonrasında gerçekleşti. FETÖ kendisini klonlayarak birçok grup içinde ve kurumda başka kimliklerle paralel bir FETÖ oluşturdu. Böylece FETÖ soruşturmalarından kurtularak hayatta kalmayı başarıyorlar.

*****

Prof.Dr. Hilmi DEMİR

FETÖ’nün iktidarı talep ettiği ve güce taptığı konusundaki kanaatim “Herkül” sitesiyle kesinlik kazanmıştı. Öyle ya neden Herkül? Siz bugünlerde onların “sitenin ismi Herkül değil, Her-Kul” demelerine bakmayın! Kendi kitaplarında açıkça sitenin adının Herkül olacağını kendileri duyurmuştu: “Evet, işte bu ve buna benzer sözleri, hakikat derslerini, hikmet incilerini bulabileceğiniz Kırık Testi’yi bir kitap hâlinde sizlere arz etmenin uygun ve yararlı olacağını düşündük. Kırık Testi’nin bir bölümü daha önce www.herkul.org adresinden ulaşılabilen Herkül İnternet Dergisi’nde neşredilmişti.” Kırık Testi kitabında kendi ifadeleri bunlar…

Herkül FETÖ liderinin bir “rol modeli”dir. Bildiğimiz Yunan Mitolojilerinde Olimpos dağının ve “tanrıların kralı” olan Zeus’un oğlu olan Herkül ya da bazen Herakles… Herkül’ün mitolojideki rolü de “yarı insan yarı tanrı” olarak gücün, bedenin, dik başlılığın hatta biraz pervasızlığın sembolüdür. Kanın, intikamın, ihtirasın, arzunun ve gücün sembolü olan Herkül nasıl olur da sözde dinî bir cemaat liderinin başkahramanı hâline gelir? FETÖ lideri ilginç bir şekilde kitaplarında Herkül’e seslenmekte, onu milletin ve altın neslin kurtarıcısı olarak çağırmakta âdeta ona kurtarıcı bir rol model biçmektedir:

“Ey ümmet-i merhume (ölü ümmet), beklediğin subh-u kıyamet (Kıyametin sabah vakti) değilse ellerini boynundan çöz, Herakles’in Promete’nin imdadına koştuğu gibi, şeytanın ateşine çarpılmış gençliğin imdadına koş…”

FETÖ liderinin Çağ ve Nesil serisini çok erken bir tarihte (1982) yayınlanmaya başladığını düşünürsek, Herkül sevdasının aslında zihninde çok önceden yerleştiğini düşünebiliriz. “Şehvet, arzu ve fiziki gücün tanrısı”na aynı kitapta milletin bir Herkül beklediğini söylediği şu çarpıcı cümleler de dikkate değerdir:

“Hâlbuki o, bir Herkül bekliyordu. ‘Seksen küsur senelik hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum…’ diyen ve onu bu Cehennem görünümlü hayattan söküp atacağı âna kadar, tavrını değiştirmeyen bir Herkül… Bırakın, Cennet kasırlarına gönül kaptırmadan neslinin ateşiyle yanan hak erlerini; bu uğurda şu basit dünyayı feda edecek kaç mürşid takdim edebildik ona..?”

Görüldüğü gibi Yunan mitolojisinin “yarı tanrı”sı, FETÖ liderinin dilinde bir kurtarıcıya dönüşmüştür. Alparslanlar, Fatihler, Kanuniler bekleyen bu millet neden şimdi Herkül beklesin ki? Çünkü FETÖ bildiğimiz anlamda ne bir tarikat ne bir tasavvufi grup ne de geleneksel bir cemaattir. Senkretik ve eklektik bir kült hareketidir. İslam geleneği, tasavvuf, Hristiyanlık, Yunan Mitolojisi, Mısır gizemciliği, Moon tarikatı gibi yapılardan parçalarla oluşturulmuştur. Güce tapan, dünyevi güç peşinde koşan bir liderin din maskesi altında kurduğu istihabari bir Batıni örgüttür.

Yıllardır hasır üstünde uyuyan bir Kıpti rolünü oynadı. Dünyadan hiçbir şey istemedi, üstünde hiçbir mal mülk yoktu. Ama sanatta, siyasette, sporda, orduda, poliste, yargıda örgütlenmek için elinden geleni yaptı. İyi ki, bu dünyadan hiçbir şey istememiş diye düşünüyor insan ya bir de isteseydi?!.

Elbette tüm bunlar aslında her batıni örgüt gibi yalnızca makyajlı yüzüydü. 15 Temmuz’da bu makyaj aktı. Şükür ki, Allah bu millete yıllarca anlatmak için çırpındığımız örgütün gerçek yüzünü gösterdi…

15 Temmuz’da Türk milleti Herkül’ü ağır bir hezimete uğrattı. Üzerinden üç yıl geçti şimdi muhasebe zamanı. Milletin bu konuda gösterdiği fedakârlığı, desteğine rağmen üç yılda ne kadar yol aldık, nerelerde ne hatalarımız, eksikliklerimiz var. Bunları açık bir biçimde konuşmazsak milletimizin verdiği desteğe yazık ederiz diye düşünüyorum.

Yargıtay 16. Ceza Dairesinin ve 2015/3 E. 2017/3 K. sayılı ve 24/04/2017 tarihli gerekçeli kararına göre örgütün yapısı, hiyerarşisi ve işleyişi 7 katlı piramidal bir yapılanma göstermektedir.

 

1. Hukuk ve Adalet Sorunu

 

feto sema orgut yapisi

 

Yargıtay 16. Ceza Dairesi FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün bu mahrem yüzünü 5, 6 ve 7. kattakilerin başından beri bildiklerini, 3 ve 4’tekilerin ise kural olarak bildiklerini kabul ederek cezalandırılmalarını, 1 ve 2. kattakilerin bilemeyeceğini ifade ediyor. İşte sorun tam da burada başlıyor, hem KHK ile ihraçlarda hem de yargılamalarda kantarın topuzu kaçarak 1 ve 2. tabakadan insanların da cezalandırıldığını biliyoruz.

Bu konuda maalesef, devlete kızgın hatta düşman, dinden uzaklaşan gençler olduğunu biliyorum. Bizzat şahit olduklarımdan sadece iki örnek vermek isterim. ÖYP ile bölümüme gelen asistan FETÖ iltisakıyla ihraç edildi. Bayan arkadaşımız daha önce bana öğrenci iken örgüt evinde kaldığını ama eşiyle evlenmesine izin vermedikleri için ayrıldığını söylemişti. Tüm bunlar 1-7-25 Aralık’tan önce gerçekleşmişti. Ama KHK ile ihracına mâni olamadı. 2 yıl sonra hakkında yargılama sonuçlandı ve beraat etti. Şimdi gencecik bir kızın devlete karşı hayal kırıklığını, dine ve dindara karşı küskünlüğünü nasıl telafi edeceğiz.

Yine şahit olduğum bir başka örnek anlatayım. İlahiyatta okuyan iki kız öğrencimizin aşırı sol bir örgüte katıldığını duydum. Meseleyi merak ettim araştırdım. Bankalarına para yatırdı diye babası atılan, işsiz kalan, hiçbir sosyal yardım alamayan, toplumun dışladığı ilahiyatçı kızlarımızın devlete ve dine öfkesiyle karşılaştım. Eminim herkesin çevresinde gördüğü ve anlatacağı bu tip yaşanmış hikâyeleri vardır.

Evet devlet tüm bünyeye yayılmış bir urla karşılaştı ve kemoterapi ile zaman kaybedemezdi. Ağır bir cerrahi müdahalede bulundu. Ama bünyede organlar sakatlandı ve kanama durmadı. Şimdi bunu telafi etmek zorundayız. Yoksa devlet eliyle radikalleşmiş geniş bir toplum kesimiyle karşılaşacağız.

 

2. Paralel FETÖ

FETÖ; liberal, solcu, Atatürkçü; Alevi yapılardan tutun da dinî grup, tarikat, vakıf ve derneklere kadar birçok farklı yerde kendini klonlamış bir örgüttür. Bunu ilk önce Ergenekon sürecinde fark etmiştik. İkinci sızma 17-25 Aralık sonrasında gerçekleşti. FETÖ kendisini klonlayarak birçok grup içinde ve kurumda başka kimliklerle paralel bir FETÖ oluşturdu. Böylece FETÖ soruşturmalarından kurtularak hayatta kalmayı başarıyorlar. Peki bunların görevleri nedir? Şöyle izah edeyim:

1. Sosyal dalgalanmalar ve çatışmalar oluşturmak; 2. FETÖ’ye hizmet edenleri ve FETÖ’cüleri korumak; 3. FETÖ mücadelesini sulandırmak, mücadele edenleri etkisizleştirmek; 4. Kurumları etkisizleştirmek; 5. FETÖ liderinin ölümü sonrasına hazırlanmak…

 

3. Cezaevlerinin Yönetimi

Bugün 33 bine yakın tutuklu mahkûm bulunuyor. Tutuklanan ve ceza alan mahkûmlar bir arada kaldığı için cezaevleri FETÖ sanıkları için bir cezalandırma değil bir ödüle dönüşmüş durumda. İçeride her türlü ideolojik propaganda devam etmekte, toplu dersler yapılmaktadır. Örgüt üyeleri istedikleri kitaplarla âdeta çıktıkları güne hazırlanmaktadırlar. Cezaevlerinden radikalleşerek çıkanlar ciddi bir güvenlik riski doğuracaktır.

 

4. Yurt Dışı Mücadelesi

FETÖ örgütünün 5, 6 ve 7. tabakadan üst düzey birçok örgüt üyesi yurt dışına kaçmıştır. Örgütün yetişmiş, kamu görevi yapan, devletin mahrem bilgilerine sahip üyelerinin yurt dışında bulunması büyük bir risk oluşturmaktadır.

Ayrıca yurt dışı görevi yapmış, dil bilen, NATO görevinde bulunan, gazeteci ve yazar, akademisyen birçok örgüt üyesi Batı’daki güç merkezlerini etkileme yetenek ve kapasitesine sahip olacaktır. Örgüt üyelerine kucak açan birçok Batılı hükûmet, bu üyeleri Türkiye aleyhine yurt dışında lobi faaliyetinde kullanacaktır. Örgütün artık çok güçlü bir diasporası oluşmaya başlamıştır.

Buna karşılık Türkiye’nin elinde yurt dışında kullanabileceği birçok enstrüman vardır. Başta Dışişleri Temsilciliklerimiz olmak üzere, DİYANET, TİKA, Mevlâna Vakfı ve Millî Eğitim Ataşelikleri bunların başında gelmektedir. Bu zamana kadar yurt dışına görevlendirilen personel FETÖ konusunda ne yapacağı veya ne yapması gerektiği konusunda bilgilendirilmişler midir? Ellerine bir görev ve talimat rehberi verilmiş midir? Bunları bilmiyorum ama bildiğim devlet tüm kurumlarda FETÖ ile mücadeleyi öncelikli hâle getirmeli, her kurumda bu konuda ortak bir strateji ile yetiştirilmiş özel bir uzman, akademisyen istihdam edilmelidir. Yurt dışı basın, medya, televizyon, akademik çevreler, fuarlar ve forumlar gibi ter türlü platform Türkiye’nin bu haklı tezini anlatacağı bir fırsat olarak değerlendirilebilir.

 

5. FETÖ mücadelesinin senkronizasyonu

FETÖ ile mücadelede en temel sorun kurumlar arası bir senkronizasyon ve uyum sorunu yaşanmasıdır. Hem iller arası hem kurumlar arası iletişim olmadığı gibi ortak bir havuz da yoktur. Bu yüzden bir kurumda beraat eden bir başka kurumda yeniden soruşturulabilmekte ya da tam tersine kendisini kaybettirebilmektedir. FETÖ konusunda yapılan soruşturma ve bilgilerin bir merkezde birleştirilmesi, atamalarda ve yargılamalarda ortak bir suç tanımı sağlanması birçok sorunu çözecektir. Kurumların örgüt ile mücadelesindeki eksikliklerini tespit edecek ve görevlerini belirleyecek bir üst mekanizma düşünülebilir.

Görülüyor ki, Herkül’ü durdurduk ama yenmek için çok uzun soluklu bir mücadele bizi bekliyor. Bir daha 15 Temmuz yaşamak istemiyorsak, bu konudaki mücadelenin aksamadan devam etmesi gerektiğine inanıyorsak acilen eksiklerimizi giderip bir kapasite inşasına gitmek zorundayız.

———————————————————-

Bu köşe yazısı 13.07.2019 tarihinde Türkiye Gazetesi’nde yayımlanmıştır

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen