Suyun Âvâreliği Ve Taşın Sertliği

Turgut GÜLER

Akla gelebilecek her çeşit insânî tavrın yanına bir de onların zıdlarını koyun; bunlar için harcanan vakit miktârlarını alt alta, yan yana, istediğiniz şekilde toplayın; gözleriniz başta olmak üzere bütün vücûd harîtanızı elde ettiğiniz ölçekle büyültün veyâ küçültün; karşınızda ömrünüz duruyor. 

            Ne zamân “ömür”hakkında bir paragraf açılsa, dilde Fuzûlî’nin o çağlayan misâli mısrâları dolaşıyor:

                        “Hâk-i pâyine yetem der ömrlerdir muttasıl

                        Başını taşdan taşa urup gezer âvâre sû”

Suyun âvâreliği, yöneldiği hedefe bakıldığında ortaya dökülen bir Fuzûlî teşhîsi. Başkalarının ve dahî ham-ervâh bezirgânların, “azîz nîmet su” hakkında serdedecekleri sıfatlar için, Fuzûlî icâzetine ihtiyaçları olacak.

“Su”dan söz açarken takınılacak hürmet edâsı, bizzat “bengisu”hikmetine kapılanmanın deklanşör sesi ve kıvılcımıdır. Ömür, gündelik dilimizde ne kadar basit, sâde ve teferruât istemeyen bir renkte ise, Fuzûlî mısrâında aldığı çoğul ekiyle o kadar muhteşem bir heybete bürünüyor.“Ömrler”demek, bir bakıma Kâinât’ın geçmişinden geleceğine uzanan yol çizgisi demek. 

“Taş”, su serzenişinin, hasretinin, nedâmetinin ve daha nice sebebi bilinmez hayıflanışın ilticâ makâmı. Taş sertliğine bindirilmiş hakîkat acılığı, suyu cezâlandırma ve eğer varsa günâh yönelişlerinden sîgaya çekme mahalli yapılmış.

Rengin, kokunun, sertlik ve yumuşaklığın, sıcak ile soğuğun insana bakan cephelerinde, hep fizikî ve biyolojik bakıye arayanlar, nasıl muazzam bir ihmâle vesîle olduklarını bilmezler. Hâlbuki fizik de, biyoloji de “rûh”un aksesuarıdır. Bunu anlamanın en kolay yolu, rûhun terk ettiği cesede bakmaktan geçiyor. O zavallı et ve kemik yığınının, bir an önce toprağa tevdî edilmeyi bekleyen “atık madde”hâli, rûh yüceliğine ithâf olunmuş en muaccel kargo malzemesidir.

Ömür şeridinde parlayan veyâ sönen çerâğların hepsi, kendi çapları kudretinde okunmayı bekleyen mesajlar taşıyor. Mühim olan, bunları doğru okuyabilmek. Hayatta iken, insanın bizâtihi kendisinin bile içinden çıkamadığı onca girift tavrın, edânın, başkaları tarafından isâbetle açıklanması mümkün mü? Tahmîn ve de bahis üzerine kurulmuş bu insan okuma ameliyesi de, ömrün gölgesinde geçirdiğimiz bir“saçak altı”fotoğrafından ibâret…

Yazar
Turgut GÜLER

1951 yılında Afyonkarahisâr’ın Sultandağı ilçe­sine bağlı Dort (bugünkü Doğancık) köyünde doğdu. Âilesi, 1959 Ocağında Aydın’ın Horsunlu kasabasına yerleşti. İlkokulu orada, Ortaokulu Kuyucak’da okudu. İki hafta kadar ... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen