Ömer AĞAÇLI
Bir kudsi hadiste şöyle söylenmiştir: “ Allah katında en sevimliniz, O’na en yakın olanınızdır. En yakın olanınız da en güzel ahlaklı olanınızdır.”
Din, Allah ile bağ kurmadır. Her Peygamberin misyonu, Allah ile kopan bağın yeniden kurulmasını sağlamak ve bunun yol, yöntemini öğretmektir.
Son Peygamber Hz. Muhammed ile ilahi hakikat olan din tamamlanmış ve Hakk’a yaklaşma da en zirvesine ulaşılmıştır. Hz. Muhammed, Allah’ın zatına en yakın mertebeye ulaşmış ve bu yolun tüm inceliklerini bizzat mistik tecrübe ile yaşayarak bu halleri bir bir açıklamıştır. Ve daha sonra : “ YOLUM BASİRET ÜZEREDİR. BEN VE BANA UYANLARI AYNI YOLA DAVET EDERİM.” Diye Hakk’ın zatına yaklaşmak, yol bulmak isteyenleri bu yola davet etmiştir.
Din Allah’ı bilme ilmidir ki bu ilme ve yola irfan, marifet isimleri verilmiştir.
Bir insan birşeyi nasıl bilebilir? Denildiğinde bu sorunun cevabı, ona yaklaşaraktır. Allah’ı bilebilmek,O’nun yarattığı şeyleri, nesneleri bilmek gibi olmuyor. Allah’ı bilebilmek, O’nun gösterdiği usullerle mümkün olabilmektedir. Bu yolun adı şeriattır. Şeriat, ibadet ve ahlak kurallarıdır. Şeriat, inananları Allah’a yaklaştıran manevi yolun adıdır. Şeriat kavramının din alanında başka bir anlamı yoktur.
Hz. Peygamber’in tebliğ ettiği vahyin özü, Allah’a yaklaşmaktır. Kur’an’a göre Allah, insan ilişkileri bağlamında ortaya çıkan “ yakınlık”, “ uzaklık” kavramları, fiziksel, mekansal boyutlu olmayıp, bir manevi hal ve bilinç boyutu durumudur.
Kur’an’da Allah’a yaklaşılması istenir. Kaf Suresi 16 : “ İnsanın Allah’a yakınlığından” söz edilir. Alak Suresi 19 : “ Allah’a secde et. Yalnız O’na yaklaş.” Denilir. Ayrıca bu konuyu açıklayıcı çok sayıda hadisler de mevcuttur. “ Kulun Allah’a en yakın durumu secde de gerçekleşir.” “ Sık sık secde edin. Her secde de bir derece yükselmenize neden olur.” “ Sık sık secde ederek kendi hesabınıza bana yardımcı olun.”
Allah’a yakınlık yani kurbiyet süreci, elbette mü’min kimselerin dini tecrübe, manevi tecrübe ile yaşayarak anlayabileceği bir durumdur. Din, anlayabildiğim kadar laf ve kitaplardan öğrenilebilecek bir gerçeklik değildir. Bizzat iman ve amelle, ahlak ve ruh disiplini ile yaşanarak, tecrübe ederek anlaşılacak bir manevi değerdir.
İslam kültür çevrelerinde sufi yolu tutanlar bu öznel tecrübeleri yaşayarak Hakk’a yaklaşmışlar. Bu yolun yolcularından da biri TÜRK SUFİSİ SADRETTİN KONEVİDİR. Konevi kırk hadis adlı o muhtevalı eserini tamamen sufi meşrepli yorumlamıştır. Konevi’nin kırk hadis içinde bir hadis vardır ki Allah, kul yakınlaşmasını en iyi anlatan hadistir. O da şudur:” Bir kimse bana bir karış yaklaşırsa, ben o kimseye bir arşın yaklaşırım.” Konevi ‘ye göre hadisin içinde geçen “ karış”, “ arşın” kavram ları temsili ve mecazidir. Allah’a yakınlık, maddi değil manevidir. Allah, kul yakınlaşmasını iki açıdan anlamak lazımdır. “ ALLAH’IN KULA YAKINLIĞI” ve “ KUL’UN ALLAH’A YAKINLIĞ”… Ancak Allah’ın kula yakınlığı önce gelmektedir. Hazrete göre Allah, kul yakınlığı esasen Allah’tandır. Yani Allah’ın verdiği başarıya bağlıdır.
Konevi’ye göre Hakk’a yakınlık, kurbiyet olgusu beş mertebede ortaya çıkmaktadır.
Bunlar; Nefsin Yakınlığı, Kalbin Yakınlığı, Sırrın Yakınlığı, Ruhun Yakınlığı, Hakk’ın Ahadiyet Yakınlığı…
NEFSİN YAKINLIĞI: İnanan insanın nefsiyle Hakk’a yakınlığı şudur: Samimi, ihlasla Allah’a iman ederek, O’nun koyduğu din kurallarına uyarak temiz yaşayanlar Hakk’a nefsiyle kurbiyet kazanır. Böyle yaşayan bir kul, Allah bilincini daima içinde tutarak yaşadığında , Allah o kula rahmeti ile karşılık verir ki bu rahmet, merhamet ve şevk tecellileridir.
KALBİN YAKINLIĞI: İnanan ve Hakk’a yönelik yaşayan kimse iç dünyasını, kalbini tüm kötü düşünce ve niyetlerden arıtarak, temizlerse, kalbini tasfiye ederse, Hakk’a karşı kalbi kurbiyet elde eder. Hakk’ta o kulun kalbine yakin gelerek, ilim, hikmet, ilham ve varidat nimetleri verir. Bu yolla da Allah, kul yakınlaşması ortaya çıkar. Konevi’ye göre hakk’a kalbi yakınlık zor bir durumdur. Bu zorluğun sebebi insanın yetiştiği çevrenin, kültürün, geleneğin, adet ve alışkanlıklardır. Çevreden gelen etkiler kulun kalbini işgal eder, kalbin kararmasına, taş kesilmesine neden olur. Kalp tasviyesi çok zordur. Ama mümkündür. İnsan yaşadığı çevrenin kodlarından kalbini kurtarmadan bu hali yakalayamaz, masiva bataklığından çıkamaz.
SIRRIN YAKINLIĞI: Bu yakınlık diğerlerinden en zor olanıdır. Bu yakınlık derecesine ulaşanlar çok azdır. Bu yakınlık derecesinde keşif ve müşahede elde edenler vardır. Bu yakınlığı elde edenler mutlak ilimler elde ederler. Sufiler bu tayfadandır. Onların ilimleri kitapla elde edilmiş bilgiler değildir.
RUHUN YAKINLIĞI: Konevi ruhun yakınlığını, kalbin ve sırrın yakınlığı gibi olduğunu söyler.
HAKK’IN AHADİYET YAKINLIĞI: Bu yakınlık derecesinin diğerlerini kapsayıcı olduğunu söyler.
Sonuçta Allah’a kurbiyet konusunu beş derecede ele alan Hazreti Konevi, hakka’a hangi yönden yaklaşılırsa yaklaşılssın; Hak kula mutlaka tecellileri ile karşılık verir. Allah’ın tecellileri, isimlerin, sıfatların bağlamında ortaya çıkar, diyor.