(Bu yazı, darbe girişiminden dört ay önce yazıldı.)
Cemaat çok sıkışmış bir durumda, kendisini ve aynı zamanda ABD derin devletinin en önemli maşasını kurtarabilecek tek çare darbe gibi gözüküyor
08.03.2016
Türkiye’de siyaset 2013 yılına kadar Cemaat eliyle ABD tarafından şekillendirilebiliyordu. 2011 yılına kadar iktidardaki AKP Hükümeti ile Washington arasındaki ilişkiler çok iyiydi; iki tarafın da Türkiye açısından iç ve dış politikadaki hedefleri paralellik arz ediyordu. Bu yüzden AKP Hükümeti, Cemaat eliyle yapılan operasyonlara tam destek verdi. Bu dönemde Cemaat, AKP’yi iktidarda tutma adına muhalefeti dizayn etmeye çalışıyordu. Amaç;aslında birer Amerikan politikası olan Kürt açılımı ve ülkenin “ılımlı İslam” Cumhuriyetine dönüşmesi önünde engel teşkil eden, Atatürkçü, ulusalcı ve milliyetçi güç odaklarının tasfiye edilmesiydi.
2011 yılında Erdoğan Şangay İşbirliği Örgütüne üye olmaktan bahsetmeye başladığında, AKP ile Washington’un yolları da ayrılmaya başlamıştı. Doğal olarak bu ayrışmada Cemaat sahibinin yanında yer aldı. ABD derin devleti, Türkiye’nin Avrasya’ya kayan eksenini düzeltmek maksadıyla yine Cemaat vasıtasıyla bu sefer Erdoğan’aoperasyon yaptı. 17-25 Arılık operasyonu, çok gerçekçi ve gerçek verilerle tasarlanmasına rağmen şaşırtıcı bir şekilde başarısız olunca, Erdoğan ile Paralel Devlet Yapılanması arasında ölümüne bir kavga başladı.
Bu kavgada ABD, Türkiye’yi şekillendirmek için kullandığı, devletin her hücresine sızmayı başarmış en önemli aletini kaybetmek üzere. Çünkü hapse girme, hatta ölüm korkusu yaşayan Erdoğan,var gücüyle Cemaatin bütün kadrolarını devletten tasfiye etmeye çalışıyor. Dokunamadığı tek kurum, TSK. Size garip gelecek ama son aylarda tırmanan terör olayları ile TSK’daki Cemaatçiler arasında dolaylı bir bağ var.
KIŞLALARINDA UYANMAYI BEKLEYEN DEFNE YAPRAKLARI
25 bin civarında vatansever asker, kumpas davalarla ve daha çok emekliliğe teşvik edilip veya zorlanarak ordudan tasfiye edilirken, onların yerlerini Cemaat kadroları aldı. TSK’nın içerisinde tahminlerin çok çoküzerinde bir Cemaat yapılanması var. Cemaatin tek güvencesi işte TSK içindeki bu uyuyan kadrolar.
Cemaat çok sıkışmış bir durumda, kendisini ve aynı zamanda ABD derin devletinin en önemli maşasını kurtarabilecek tek çare darbe gibi gözüküyor. Darbe ile yönetime el konulmadığı takdirde zamanla Cemaat devlet içindeki etkinliğini tamamen yitirecektir. Türkiye’yi darbe ortamına sürükleyebilecek tek unsur ise PKK. Son aylarda yaşananları kısaca hatırlayalım:
7 Haziran seçimlerinden sonra PKK şehir ve hendek savaşlarını başlattı. Kandil, sürekli halkı ayaklanmaya çağırıyor. Başkanlık Konseyi Üyesi Duran Kalkan; “savaşı boyutlandıracaklarını, her tarafı savaş alanına çevireceklerini, bu savaşla 2016 baharının Kürdün baharı olacağını”söyledi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise;”Yaza kadar PKK ve hükümet arasındaki gerginlik artabilir. Birçok Kürt ve Türk ölebilir ve bu etnik bir iç savaşı tetikleyebilir” diye açıklama yapıyor.
Her gün Güneydoğu’dan şehit cenazeleri gelmeye devam ederken,batı illerinde de kıpırdanmalar başladı. İstanbul’da bazı kahvehanelerin taranması, Akit ve Yeni Şafak gazetelerine yapılan saldırılar, Mersinde yaşanan kundaklama olayları, Ankara’da 28 vatandaşımızın şehit edildiği bombalı saldırı bu kötü gidişatın habercisi, ülkedeki tablo 12 Eylül 1980 öncesini hatırlatıyor.
DARBENİN AYAK SESLERİ
Bütün bu yaşananlara paralel olarak medyada bir darbe tartışması başladı. Cemaat’in Zaman gazetesi yazarı Abdullah Aymaz “Nevbahar mesajı” başlıklı yazısında Fethullah Gülen’in 12 Eylül darbesi öncesi, Sızıntı dergisinde yazdığı ve darbeyi çağıran yazısını paylaşıp, sonuna “Şimdi de 36 sene sonra, diyorum ki: Yusuflara müjdeler olsun!..” yazması TSK içindeki uyuyan hücrelere talimat olarak algılandı.
Yandaş medyada da darbe tartışmaları devam ediyor. Bazıları TSK içindeki uyuyan hücrelerinin çok acil ve her türlü risk alınarak, en sert ve en uç tedbirlerle çökertilmediği takdirde darbenin göstere göstere geleceğini iddia ediyor. Bazıları ise, şu anda çok sayıda kurmay albayın bu yapıdan olduğunu, alt ve orta düzey generaller içinde de hatırı sayılır sayıya ulaştıklarını, hatta bunların darbe için dış destek aradıklarını ama bulamadıklarını, ancak hepsinin teker teker kayıt altına alınmış olması sebebiyle organize hareket edemeyecekleri için darbe olmayacağı düşüncesinde.
Darbe mesajından sonra Zaman Gazetesine kayyum atandı. Bunun üzerine konuşan Fethullah Gülen,“Onlar bunu yıkmaya çalışsınlar. İki senedir yıkmaya çalıştılar, yıkamadılar. Bir tek taş düşüremediler Allah’ın izniyle. Burkuntu yaşıyorlar, paranoya yaşıyorlar. Korkuyla tir tir titriyorlar” dedi.
Bu arada hakkında Cemaatçi olduğu iddiaları bulunan Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Albay Muharrem Köse görevden alındı. Başbakan Davutoğlu, görevden almaya ilişkin,“Bürokraside paralel yapı ile mücadele her kurum gereğini yapıyor. Rasyonel hiyerarşide herkes hesap verme durumundadır” dedi.
HSYK Teftiş Kurulu’nun 680 hâkim ve savcı için “Terör örgütüne üye olmak ve örgütsel eylemde bulunmak” suçlarından soruşturma başlattığı medyaya yansıdı.
TSK’DA CEMAAT TASFİYESİ MECBUR HALE GELDİ
Anlaşılan o ki Cemaatin fazla zamanı kalmadı. Ne yapacaksa YAŞ kararları öncesi, Ağustos ayına kadar yapacak. Diğer yandan ülkede şehit cenazeleri ile birlikte her türlü terör olayının tırmanması ile birlikte AKP Hükümetinin de Ağustos ayını bekleyecek zamanı kalmadı. Önümüzdeki dönemde TSK içinde ciddi bir Cemaat tasfiyesi beklenmeli. Çünkü tırmanan terörü dizginlemenin yolu buradan geçiyor.
PKK’nın PYD adı altında ABD’den destek aldığı bir gerçek. Bir başka deyişle PKK terörü, sokak hareketliğini tırmandırması maksadıyla daha çok dışarıdan kışkırtılıyor. Senaryoya göre; “Güneydoğu’dan gelen şehit cenazelerine batıda yapılacak saldırılar, bombalamalar eklendiğinde, iç savaşın fitili ateşlenecek. Kürt-Türk sokaklarda birbirini kırmaya başlayacak. Zaten halkın bir kısmı Erdoğan’dan nefret ediyor. Onlar da Erdoğan devrilsin diye sokağa çıktığında bu sefer Erdoğan taraftarları da işe karışacak. Böylece sokaklar kan gölüne dönecek. Toplumda, “asker gelsin bizi kurtarsın” beklentisi yükselmeye başladığında, TSK içindeki uyuyan hücreler beklenen darbeyi yapacak.”
Eğer TSK içindeki uyuyan kadrolar temizlenebilirse, her hangi bir ayaklanma sonucu veya darbe ile Hükümet devrilse bile, ABD maşasını kaybetmiş olacağından, devrilen hükümetin yerine kimin geleceğini belirleyemez. Bu durumda, birçok Güney Amerika ülkesinde ve komşumuz Irak’ta olduğu gibi kendisine düşman yeni bir hükümet ve toplumla karşı karşıya kalabilir. Dolayısıyla boş yere Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak istemeyeceği için PKK’yı desteklemekten vaz geçebilir. Yani; Cemaatin darbe potansiyeli kalmadığında ABD, PKK’yı dürtmekten vaz geçecektir. Mevcut durumda TSK içindeki Cemaatçi kadrolar terörle mücadeleye katkıdan çok zarar vermektedir. İşte bu gerçeğin farkına varan Hükümetin, PKK terörünü bitirmek ve darbe tehlikesini önlemek amacıyla Ağustos ayı öncesi TSK’da paralel tasfiyesine başlayacağı gözüküyor. Tüm işaretler bu yönde. Sürpriz olmasın.
Osman Başıbüyük
Odatv.com
—————————————————————————
http://odatv.com/n.php?n=cemaatin-tek-kurtulusu-darbe-0803161200