Ömer AĞAÇLI
Kur’an, baştan sona kadar insanı nefsinin kötü huylarından kurtarıp onu son tahlilde “ MÜ’MİN” yapmaya çalışmaktadır. Mü’min, Allah’ın bir ismidir. Kur’an insanı, Allah’ın bu mümin isminin mazhar yeri haline gelmesini istemektedir ve bunun için ona hakk yolunu göstermektedir.
“MÜ’ MİN” ,Allah’ın bir ismidir. Kur’an insanı Allah’ın mümin isminin mazharı, tecelli mahali haline gelmesi için ona hak yolu göstermektedir.
“Mümin”, güven veren, güvenilir anlamındadır. “ Mümin”, nefsinin tüm kötü huylarından yakayı kurtarıp, Allah’ın istediği kıvamda bir kul olmuş kişidir.
Kur’an, mümin sıfatının karşısına nefsin tüm kötü huylarını koyar. Bu kötü ve yerilen sıfatlardan biri de “ hainlik”tir. Yani ihanet eden kimsenin halidir.
Kısaca “ hain”, mümin olmayandır.
İnsan birlikte varoluşunu gerçekleştiren bir varlıktır. Yani insan hem “ hakk” ile hem de “ halk” ile birlikte yaşayan bir varlıktır. İnsanın bu durumu ve konumu sorumluluğu zorunlu kılar. Bu nedenle birçok ayette insan sürekli uyarılmaktadır. İhanet, insanın bu durumunda ortaya çıkar.
8/27: “ Allah’a ve elçiye ihanet etmeyin.”
8/27: “ Emanetlerinize ihanet etmeyiniz.”
Bütün bu ilahi uyarılara rağman insan, nefsinin ayağını kaydırmasıyla hem hakk’a hemde halka ihanet etmiştir.
İhanet nefsin bir sıfatı olarak çok yaygındır tarihte ve hatta günümüzde. Ama ihanetin bedeli de çok ağırdır.
22/36, 38: “ Allah asla hainleri sevmez.” 4/107: “ Allah, hainlik yapıp, günah işleyenleri sevmez, cezalandırır.” 4/105: “ Hainlerin savunucusu olma.” 12/ 52,53: “ Allah, hainlerin düzenlerini asla başarıya ulaştımayacağını bil! “
İhanet her şeyden önce Allah’ın dostluğunu bırakmak, şeytanın tarafına geçmektir. Hakk’a ihanet eden halka da ihanet eder. İhanet , zulmün çocuğudur.
Yukarıdaki ayetler ve uyarılar bağlamında ihanet bügünün dünyasında çok yaygınlık göstermektedir. Bu gün çok sayıda insan adeta ihanet elbiysesi giymiş durumdadır.
İhanet elbiysesini giymiş insanlardan oluşan bir toplumsal hayatın durumunu düşünebiliyor musunuz?
Toplumsal hayat manevi ruhtur. Bireylerin ruh hallerinin bileşimi, terkibidir. Yani toplumun özü maneviyattır. Bu nedenle toplumsal hayat, manevi ilkeler ve değerlerle işler. Bir manevi yapı olan toplumsal ortamın sağlıklı olabilmesinin tek koşulu ” GÜVEN” denilen o ruhi, ilahi sıfatın tesisi ve tecellisidir. Güveni yıkan, yok eden bu ilahi sıfatın tecellisini tıkayan, önünü kesen “ İHANET” . illetidir.
Hz. Ali : “ Allah, ihanete kızdığı gibi başka bir kötü huya bu kadar kızmaz.” Demiştir.
İhanet, yıkılış, yok oluştur. İhanet çevreyi yıktığı gibi insanı da kendi enkazı altında bırakır. Böylece insan da yok olur.
İhanet, ruhen kopuştur. Yalnızlaşmadır. Tevhid, ruhen birliği zorunlu kılar. İhanet, tevhide karşı tefrikadır. Bu da Allah’ın ilim ve iradesine karşı durmak, baş kaldırıştır. İhanet hayat alanını yok etmektir. GÜVEN VAROLUŞ; İHANET YOKOLUŞTUR.
Tevhid, dostluğu yaratır. Vefa, dostluğun asaletine , verilen söze ihanet katmamaktır. İhanet, vefa ve dostluğun köküne kibrit suyu dökmektir.
İhanet, kuşkusuz şeytanın sıfatlarındandır. “ ŞEYTANIN ATIYLA CENNETE GİDLİMEZ! “ diyor Seyyid Kutub… Doğan Cüceloğlu da “ Ben diyen güçlüdür.” Diyor. İhanet, bizi yıkandır. Ben’i ortada bırakandır.