Endüstri 4.0 Süreci ve Türkiye’nin Durumu

Hediye ÇETİN[1]

GİRİŞ

Endüstri 4.0 teriminin henüz 5-6 yıldır konuşulduğu dikkate alındığında 1. Sanayi devrimini birkaç yüzyıl, 2. Sanayi devrimini yaklaşık 150 yıl, 3. Sanayi devrimini ise yaklaşık 40-50 yıl kaçıran Türkiye’nin Dünya’da da henüz tamamlanmamış olan dijital değişim sürecinde yer alarak 4. Sanayi devrimini kaçırmayacağı ifade edilmektedir.

Bu çalışmanın amacı da sanayi devrimi aşamalarından başlayarak, Endüstri 4.0 ve Endüstri 4.0 sürecinde Türkiye’yi açıklamaktır. Endüstri 4.0’ın öngörülen etkileri ve Endüstri 4.0’ın yeni teknoloji kavramları açıklanarak bu süreci de kaçırmaması için Türkiye’nin eksiklikleri ve izlemesi gereken yollar saptanmıştır. Son bölümde de Dünya’da Endüstri 4.0 ve Türkiye’de Endüstri 4.0 durum değerlendirilmesi yapılmıştır.

1.SANAYİ DEVRİMLERİ

İnsanlar tarım ile uğraşmadan önce avcılık ve toplayıcılık yaparak geçimini sağlamıştır. Sadece tüketici pozisyonundaydılar. Sonraları yerleşik hayata geçerek tarım ile uğraşmaya başlamışlardır. Tüketici pozisyonundan üretici pozisyonuna geçmekle birlikte ilerleyen dönemlerde sanayi üretimine de geçmişlerdir. Böylelikle günümüze kadar dört büyük endüstriyel devrim yaşanmıştır. 

Birinci sanayi devrimi ; 18. ve 19.  yüzyıllarda İngiltere’de ortaya çıkan ve önce Avrupa’ya yayılıp ardından tüm dünyaya yayılan yeni buluşların üretime olan etkisi ve buhar gücüyle çalışan makinelerin makineleşmesi endüstriyi oluşturan gelişmelerin de sermaye birikimi arttırmasıyla ortaya çıkmasına yol açmış değişimlere denir. 

Sanayi devriminden önce üretim tarıma dayalı kırsal kesimlerde insan ya da hayvan gücü ile yapılıyordu. Daha sonra su ve buhar gücünün daha verimli kullanılmasını sağlayan mekanik tezgahlar bulunmuştur. 18. yüzyılın sonlarına doğru küçük boyutlu makinelerin çıkmaya başlamasıyla üretim fabrikalarda yapılmaya başlamıştır. Fabrikaların inşa edilmesiyle birlikte kırsal kesimden kentsel kesime göçler meydana gelmiştir. Sanayi kesiminin etrafında oluşan kentsel yerleşim, insan trafiğine yol açmıştır. Eğitim kurumları fabrikalar çerçevesinde düzenlenmiştir.  Ayrıca bu dönemde buhar gücünden yararlanılması demiryollarının gelişimini de hızlandırmıştır. Ulaşım kolaylaşmış, hammadde erişimi daha mümkün hale gelmiştir. Bütün bu gelişmeler ve düzenlemeler sanayi devriminin ilk adımlarının atılmasında öncü olmuştur.

İkinci sanayi devrimi ;  19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarını kapsamaktadır. Öncelikle Amerika, Almanya ve Japonya olmak üzere daha sonra tüm dünyaya yayılmıştır.  Bu yıllarda elektriğin ve montaj hattının vermiş olduğu destek ile üretim artmıştır. Henry Ford’un otomobil fabrikasında üretim bandı tasarımıyla hızlı üretim imkanı elde edilmiştir. Devamında yeni bir devriminin başlamasına da öncülük etmiş olmuştur. Bu üretim çağına Fordizm de denilmiştir. Bu dönemde üretim bandı üretim sürecine katılmıştır. Birinci sanayi devrimine kıyasla oldukça yol kat edilmiştir. Emeğin büyük yerini makineleşme almıştır. 

Üçüncü sanayi devrimi ;  20. yüzyılın ikinci yarısından sonra ortaya çıkmıştır. Tüketici tercihlerinin ön plana alınarak üretimin yapıldığı dönemdir. İnternet bu dönemde ortaya çıkmış iletişim haberleşme konusunda bu dönemde büyük adımlar atılmıştır. Bu dönemde 3D yazıcıların gelmesiyle tek tuşla üretim sağlanabilir düzeye gelmiştir. İşçi sayıları azalmaya başlamıştır. 

Bugün ise Endüstri 4.0 olarak Almanya tarafından ortaya atılan ve Dördüncü Sanayi Devrimi olarak kabul edilen kavram yaygın olarak duyulmaktadır. Aşağıdaki bölümlerde ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.

2.ENDÜSTRİ 4.0 

Endüstri 4.0 ilk olarak 2011 yılında Hannover Fuar’ında gündeme gelmiştir. 2013 yılında Alman Hükümeti’nin görevlendirdiği Çalışma Grubu tarafından hazırlanan rapor ile açıklanmıştır. 

Genel olarak Endüstri 4.0’ın kapsamlı ve açıklayıcı bir tanımı konu ile ilgili bir platformda şu şekilde yapılmaktadır: “Endüstri 4.0, ürünlerin ve üretim sistemlerinin yaşam döngüsündeki bütün değer zincirinin organizasyon ve yönetiminde yeni bir seviye olan Dördüncü Endüstri Devrimi’ni tanımlar. Bu döngü, sürekli artarak bireyselleşen müşteri isteklerine odaklanır ve fikir aşamasından başlayarak ürün geliştirme ve üretim siparişinden, bir ürünün son kullanıcıya dağıtımını ve geri dönüşümünü de kapsayacak şekilde tüm zinciri içine alan hizmetleri içerir.” (Pamuk ve Soysal, 2018 : 4). Tanımdan da anlaşılacağı üzere Endüstri 4.0, hammadde alımından başlayıp ürünlerin üretilmesi ve tüketiciye ulaşılmasına kadar devam edip sonra bozulma, geri dönüşüm gibi sebeplerin teknoloji ile iyileştirilmesini ifade eder.

İhtiyaçlar doğrusunda ortaya çıkan Endüstri 4.0 gelişen üretim kapasitesi karşısında ilerlemesi beklenmiştir. Teknolojinin gelişmesiyle artan arz ve talebe karşılık vermesi beklenmektedir. Endüstri 4.0 şuan başlangıç aşamasında olup 20 yıla yakın bir süre zarfında tamamlanacağı düşünülmektedir. Çünkü bu sürece geçiş büyük yatırımlar teknolojiler gerektirmektedir. Gelişen teknoloji sayesinde makinelerin insan gücünün yerini almasıyla üretim sürecinin kendiliğinden gelişmesi beklenmektedir. 

Endüstri 4.0 diğer devrimlerden farklı kabul görülmüştür. Çünkü bu devrim doğrusal olarak değil üstel olarak ilerlemektedir. Birbiriyle bağlantılı olan yeni teknoloji ürünleri birbirini etkileyerek hızlı bir şekilde gelişmektedir. Dijitalleşme ile bu devrim hız kazanmış teknoloji çeşitliliğinin artması sağlanmıştır. Sadece makinelerin iletişiminden ibaret olmayıp bilgi işlem teknolojilerine kadar her türlü bilimsel alanı etkileyecek tüm alanlarda aynı anda ilerlemeler gerçekleştirebileceği beklenmektedir. 

Endüstri 4.0 üretim sisteminde büyük bir değişiklik meydana getirmektedir. Bu süreçle birlikte otomasyon ağırlıklı ve entegre bir sisteccam meydana gelmektedir. Sanayide ne üretildiğinden daha çok üretimde akıllı teknolojilerden ne kadar yararlanıldığı önemli hale gelmiştir. Sadece otomasyon gelişmesi değil ayrıca karar alma ve akıllı gözlem süreçlerinin de içerildiği bir durumun ifade edildiği söylenebilir. 

Endüstri 4.0 ‘ ın temel öğelerine bakacak olursak akıllı fabrika, akıllı üretim, üretimin geleceği, yeni ürün ve hizmetlerin üretimindeki yeni sistemler, kendi kendine organize olma, akıllı ürün, dağıtımda yeni sistemler, siber-fiziksel sistemler, akıllı şehirler, dijital sürdürülebilirlik olarak sıralayabiliriz. 

3. ENDÜSTRİ 4.0’IN ÖNGÖRÜLEN ETKİLERİ

Maliyet, istihdam, verimlilik, hız, yatırım ve gelir artışı bakımından Endüstri 4.0’ın etkileri aşağıda incelenmiştir ;

3.1. Maliyet: Yeni teknolojilerin gelişmesiyle  işçi maliyetlerinde azalma olmuştur. Çok az bir kazancın bile daha ucuza ulaşılabilmesi sağlanmıştır. Bununla beraber mühendislik giderlerinde ve enerji de tasarruf sağlanmıştır. 

3.2. İstihdam: Gelişen teknoloji ile birlikte mavi yakalılarının sayısının azalma riski bulunmaktadır. Tabi ki bu süreç içinde belli olacaktır. Ayrıca ilerleyen dönemlerde bazı üretim gruplarında yok oluşlarla; ihtiyaçlar doğrultusunda yeni üretim gruplarının da oluşması beklenmektedir. Artan dijitalleşme ile de yeni iş yerlerinin oluşacağı beklenmektedir.

3.3. Verimlilik: Yeni üretim sistemine göre kaynak optimizasyonu sağlanarak girdilerin daha etkin ve daha verimli kullanılması sağlanacaktır. Akıllı yazılımın gelişmesiyle problemlere karşı anında cevaplar verilebilecek, aksaklıklar azaltılacaktır. Gelişen teknoloji ile daha hızlı üretim sağlanabilecek verimlilik arttırılacaktır.

3.4. Hız: Teknoloji sayesinde üretim hız kazanmış ve tüketiciye ulaşımı da hızlanmıştır. Böylece taleplere daha hızlı geriş dönüş yapılmaya başlanmıştır.

3.5. Yatırım: Araştırmalara göre Endüstri 4.0’a önem verip ona yatırım yapan şirketlerin daha başarılı oldukları görülmektedir. 

3.6. Gelir Artışı: Üretimlerin daha fazla ekipman ile sağlanması daha az maliyetle gelir artışını da beraberinde getirmektedir. 

4.ENDÜSTRİ 4.0’IN YENİ TEKNOLOJİ KAVRAMLARI

4.1. 3 Boyutlu 3D Yazıcılar

İlk uygulaması 1984 yılında olmasına rağmen 2006 yılına kadar çok gündemde olmamıştır. Gelecek bilimcilerinin bir çoğu  3D baskısının insanlık için yeni bir çağı başlatacağını ve  yenilikçilik konusunda yeni adımlara neden olacağını düşünmektedirler (EBSO, 2015: 10). Bazı bilimciler ise silahların kötü amaçlar için 3D basılmasına olanak sağlayacağı, farklı ürünlerin kontrolsüz imalatı sonucunda korsanlık atıklarda artış göstereceği görüşündedirler.                                        

Üç boyutlu yazdırma işleminde üretim sistemi eklemeli bilgimalat şeklinde ortaya konulmaktadır. Bu esnada yazılım erimiş malzemeyi üst üste ekleyerek katmanlar oluşturmakta ve ürün tek parça halinde üretilebilmektedir. Ekleme yapılarak oluşturulan bilgimalat hammaddenin çok az bir kısmıyla üretim elde etmemizi sağlar ve üretimde büyük bir avantaj sağlamaktadır. 

3D yazıcılardan kuyumculuktan genetiğe kadar birçok alanda üretim sağlanabilmektedir. İnsan organlarının dahi 3D yazıcılar tarafından yapılabilmesi sağlanacaktır. 3D yazıcıların bir başka avantajı ise bu yazıcılar sayesinde tek bir ürün üretilebileceği gibi verilen siparişler yönünde ve minimum maliyette küçük gruplar halinde de üretim gerçekleştirilebilir.

4.2. IoT Nesnelerin İnterneti

Bu tabirin ilk kez Kopertz tarafından 2011 yılında kullanıldığı ileri sürülmektedir. Bir başka kaynakta ise, Nesnelerin İnterneti kavramının ilk kez 1999 yılında Kevin Ashton tarafından kullanıldığı belirtilmektedir. Nesnelerin interneti kavramı yerel bir ağa veya internete bağlı veri aktarımı yapılabilen insanın insan ile ve insanın herhangi bir araçla etkileşimine ihtiyaç duymayan bir sistemdir. Kısaca fiziksel dünyamızda ki nesnelerin içinde olan sensörlerin kablo ve kablo bulunmadan internet sağlanabilmesine imkân veren bir sistemdir. 

Günümüz teknolojilerine göre yeni sistemin belirli bir miktarda düşünebilme yeteneği olacağı ileri sürülmektedir. En basit örneği kargo takip olarak verilebilir. Nesnelerin interneti sistemleri yaygınlaştığında kargo paketlerinin hiçbir insan müdahalesine gerek kalmadan adrese teslim edilebilir durumuna gelmesi beklenmektedir.

Bir yönden de mahremiyet, düşük beceriye sahip işgücü alanları için çalışma yerlerinin kaybı, artan karmaşa ve kontrolün elden gitmesi gibi endişeler yaratmaktadır.

4.3. Akıllı Fabrikalar

Yeni sanayi terimlerinin türemesiyle birlikte akıllı fabrikalar ortaya çıkmıştır. Tüketici tercilerinde meydana gelen değişme ve kişileşmiş olan üretimlere karşı talebin  karşılanması için şirketlerin akıllı fabrikaya dönüşmesi zorunlu hal alacaktır. 

Akıllı fabrikalar, karmaşık üretim süreçlerini hızlı ve sorunsuz bir şekilde yönetebilen, böylelikle daha az hatalı üretime imkan sağlayan ve müşteri isteklerine karşı hareket edip isteklere daha hızlı cevap veren bir sistemi oluşturmaktadır. Haberleşme, bilişim alanındaki ilerlemelere bağlı olarak var olan imkânlarımız arasında, yüksek hıza sahip internet, kablosuz ağ, bulut bilişim ve çok büyük depolama alanlarımız mevcuttur. Bunlardan yararlanarak Akıllı fabrika sistemi kurulabilmektedir.

4.4. Artırılmış Gerçeklik

Artırılmış gerçeklik  grafiksel ortamda ses, video, grafik veya GPS verileri ile gerçek dünyadaki çevrenin ve bilgisayarlar aracılığıyla üretilen insanların duyularını etkileyecek seviyeye getirilebilen dijital ortamdaki canlandırmalardır. Kısaca gerçekliğin bilgisayar tarafından değiştirilmesi ve arttırılmasıdır. Canlandırma sayesinde fiziksel ve gerçek alanda birleşme sağlanmakta ve kullanıcı için yeni bir algı alanı oluşturulabilmektedir. 

4.5. Siber – Fiziksel Sistemler

Siber-fiziksel sistemler; gözlemleme, koordinasyon ve kontrol gibi üretimin temel unsurlarını, hesaplama ve iletişimin birlikte oluşumu ile meydana gelen karma teknoloji tarafından yönetilen sistemlerdir. Bahsi geçen karma teknoloji fiziksel sistemleri siber teknoloji ile birleştirerek çok daha akıllı hale getirmektedir. Makinelerin siber teknoloji ile birleşmesi bizi nano-teknoloji devrimine götürerek farklı bir boyuta taşımaktadır (EBSO, 2015: 18).

4.6. Büyük Veri

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte bilgiye ulaşma yolları da çoğalmıştır. Bununla birlikte birçok yerden bilgi sağlanabilmesi ulaşılmış olan bilgiye güvenin azalmasına, yararsız ve yanlış bilgi sorununa yol açmaktadır. Bu verilerin raporlanıp saklanması ve yararlı bir şekilde kullanılması imkansız hale gelmektedir. Büyük veri sayesinde toplanan verilerin anlamlı hale gelmesi ve işlenebilir hale dönüştürülebilmesi olağan hale gelmiştir. 

Büyük veri; “sosyal medya paylaşımları, bloglar, fotoğraflar, ağ günlükleri, videolar, sistem logları gibi farklı kaynaklardan elde edilen, işlenebilen ve anlamlandırılabilen veri biçimine dönüştürülme şekli” olarak tanımlanabilir (EBSO, 2015: 19). Birçok sektör ve uygulamalar da risklerin daha iyi yönetilebilmesine, daha hızlı ve daha doğru kararlar alınabilmesine öncelik etmektedir.

4.7. Otonom Robotlar

Robotlar önceden programlanmış olan görevlerini yerine getirebilen elektro-magnetik  aletler olarak tanımlanabilir. Robotların diğer cihazlar ve makinelerle etkileşime geçmesiyle şirketlerin üretkenliklerinde de artış sağlanabilecektir. Akıllı robotlar doğrudan bir operatörün kontrolünde çalışabildikleri gibi, bir bilgisayar programı aracılığı ile de hareket etmesi mümkün olmaktadır.

Robotlar sayesinde dinlenme süresi bakımından daha çok imkan bulunabilmekte, iş kalitesinde artış sağlanabilmektedir. Bunun yanı sıra çalışma alanları ve günlük çalışma saatlerinde kayıplar meydana gelebilmektedir.

4.8. Simülasyon

Simülasyon ürünlerin, malzemelerin ve üretim süreçlerinin bilgisayar ortamında üç boyutlu şekilde gerçek zamanlı veriler kullanılmasıyla taklit edilmesidir. Gerçek zamanlı alınan verilerle, hazırlanmış olan sanal modeller verimliliği daha yüksek ürünler üretilmesini mümkün hale getirmektedir. Bu şekilde üretim hattında bulunmakta olan ürünler için gerçek zamanlı üretime geçmeden önce sanal olarak test edilme imkanı sağlanabilmektedir. 

4.9. Sistem Entegrasyonu

Birçok sistemin bir araya gelmesi ve bu sistemlerin tek bir sistem gibi çalışmasını sağlayabilmektedir. Birbirinden farklı birçok sistemin birleştirilmesinden ortaya çıkmaktadır. Bu sayede üretimin daha verimli, daha esnek, hızlı ve sorunsuz olması beklenmektedir.

4.10. Bulut Bilişim Sistemi

Bulut bilişimi ürün değil bir hizmettir. Bu sistem ile şirketler, bulut bilişim sistemine uyumlu yazılımları aracılığı ile kurumsal işlemlerini yapabilmektedir. Bulut bilişim, bilgisayar ve ona benzer teknolojik aletlerden istediğimiz zaman kullanabileceğimiz ve kullanıcılarla bilgi kaynağı paylaşmayı bize sağlayan internet tabanlı bilişim hizmetinin almış olduğu isim olarak tanımlanabilir. Bulut bilişimi ile tek bir bilgisayarla araştırma yapsak bile aslında arkamızda büyük bir veri merkezi bulunmaktadır. 

5. ENDÜSTRİ 4.0 SÜRECİNDE TÜRKİYE

Türkiye günümüzde son endüstri devrimi konusunda fazla yol kat etmiş ülkelerden biri değildir. Türkiye’nin endüstriyel açıdan bulunmuş olduğu nokta 2. Sanayi Devrimiyle 3. Sanayi Devrimi arasında bir konumda olarak yorumlanmaktadır. Endüstri 4.0’ı uygulamaya koymak için teknolojik altyapıların oluşturulup hazırlanması ve yeni dönem için yeterli olan donanıma sahip uzmanların yetiştirilmesi için geç kalınırsa bu durum Türkiye’nin üstlenmekte oldukça zorlanacağı bir sorumluluk halini alacaktır. İlk çağlardan beri iktisadi açıdan önem arz eden Türkiye’nin jeopolitik konumu ülkemize dinamik bir yapı sağlamıştır. Tüm iktisadi değişim süreçlerinden en çok etkilenen konumda olan Türkiye’nin dördüncü sanayi devrimini yakalaması zorunlu bir hal almıştır. Bunu yapabilmek için de kendi adına bir durum tespiti yapmalı ve bu doğrultuda stratejik bir yol izlemesi gerekmektedir. Bu konuda oluşturulan yol haritasına göre; ilk olarak eğitim alt yapısını geliştirmeli ve nitelikli iş gücünü geliştirmelidir. İmalat sanayisinde yeni gelişen teknolojiler için  potansiyel uygulama alanları ve katkıları konusunda bilgi ve bilinç düzeyinin artırılması gerekmektedir. Ayrıca ilkokuldan başlayarak yeni oluşan teknoloji açısından yeteneklerin geliştirilmesine yönelik uygulama ağırlığı olan eğitimler arttırılmalıdır. İkinci olarak; teknoloji ve yenilik kapasitesinin geliştirilmesi gerekmektedir. Dijital teknoloji araştırmaları için güçlü yetkinliklere sahip olacak, küresel ve ulusal işbirlikleri gelişmiş olan bir teknoloji altyapısı oluşturulması amaçlanmaktadır. Üçüncü olarak; veri iletişim altyapısının güçlendirilmesi gerekmektedir. Yeni teknolojilerde dönüşümün sağlanabilmesi için Türkiye’nin güçlü bir iletişim alt yapısına sahip olması gerekmektedir. Dördüncü olarak; ulusal teknoloji tedarikçilerinin desteklenmesi gerekmektedir. Yeni teknoloji sürecinin sürdürülebilirliği için dijital teknoloji ürün ve hizmetlerini geliştiren işletmelerin nitelik ve niceliklerinin artırılması gerekmektedir. Beşinci olarak; sanayicilerin dijital gelişiminin desteklenmesi gerekmektedir. İmalat sanayisinde yeni teknoloji dönüşümün sağlanabilmesi için teknoloji kullanıcılarının dijital dönüşüm süreçlerinin desteklenmesi gerekmektedir. Ve son olarak; kurumsal yönetişimin güçlendirilmesi gerekmektedir. 

Günümüzde Türkiye’nin üretim maliyetleri ile Almanya, ABD gibi diğer ülkelerin üretim maliyetleri karşılaştırıldığında bu ülkelere yakın olduğu gözlemlenmektedir. Buna göre de Türkiye küresel olarak etkin rekabet avantajı içermekte ve ihracat platformunda daha güçlü bir yere gelebilecektir. Ayrıca dünya ekonomisi açısından da büyük bir yere sahip olan Türkiye, yüksek gelire sahip ekonomilerin arasına girebilmesi için sanayideki gelişmelerden yakından haberdar olması gerekmektedir.

Endüstri 4.0 devrimi Türkiye için üretimde rekabet gücü artışı, sürdürülebilirlik, katma değer açısından daha yüksek olan ürün ve hizmetler üretmek anlamındadır. Türkiye’de üretim istatistiklerine göre, ekonomide genellikle orta ya da düşük seviyede teknoloji kullanıldığı, düşük katma değerli ürünlerin üretilmekte olduğu, bu nedenle de ekonomik büyümenin olumsuz etkilendiği görülmektedir. Yeni endüstriyel devrimde yerini kaybetmemesi için yeni politikalar üretmelidir. 

Türkiye ekonomisine bakıldığında ise Endüstri 4.0’ın uygulanabilmesi aşamasında sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunlar üreticilerin muhatap oldukları yeni sürecin farkında olmamaları, gelişmiş ülkelere ait küresel pazarlarla entegrasyonun bulunmaması, yetişmiş insan gücünün sınırlılığı ve bilgi teknolojilerinin getirdiği yeniliklere cevap verebilecek hukuki alt yapının yetersizliği şeklinde sıralanabilir. 

Türkiye’ye makine açısından bakıldığında hem ithalci durumunda hem de üretici durumundadır. İthal edilmiş olan makineler genel olarak bilgisayar kontrollü, akıllı makineler olmasına rağmen üreticiler bu cihazların becerilerinden nitelikli işgücü olmadığı için yararlanamamaktadır. Türkiye’nin kendisinin üretmiş olduğu makineler ise bilgisayar ile kontrol edilemeyen, ikinci endüstri çağının kitlesel üretimine uygun ucuz üretim araçlarının ötesine geçememektedir. Türkiye makine sorunları dışında Endüstri 4.0’ın koşullarından olan internete bağlı bilgi teknolojileri konusunda da yeterli aşama kat edememiştir.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği ve BCG’nin “Türkiye’nin Sanayide Dijital Dönüşüm Yetkinliği” adlı raporuna göre, Türkiye’deki şirket çalışanlarının %61’inin Endüstri 4.0 durumuna hazır olduğu belirtilmektedir. Ama şirketlerin dijital dönüşüm yetkinliklerinin düşük olduğu saptanmış olup, bu şirketlerin sadece %2’sinin yapay zekâ ve akıllı sistemler teknolojilerini başarı ile kullandıkları sonucuna ulaşılmıştır. Aynı raporda, Endüstri 4.0 seviyesine geçişin gerçekleştirilmesinde karşılaşılan sorunlar; yatırım maliyetlerinin yüksek oluşu, yatırım geri dönüşünün belirsiz oluşu, teknoloji kullanıcısı şirketlerin dijital teknolojilere talebinin az oluşu yer almaktır.

Her şeye rağmen Türkiye’de Endüstri 4.0 yaygın olarak çok bilinmemesine rağmen Siemens’in yetkililerinden Ali Rıza Ersoy’a göre araştırmalar, çalışmalar çok daha eskiye dayanmaktadır. Mesela en büyük teknoloji üreticilerinden Vestel tarafından, günümüzde tamamlamış olan birçok teknokent bulunmakta ve küçük yaşlarda teknokentlerde yeni sanayileşme eğitimleri verilmektedir. Aslında bakıldığında Almanya’ya göre Endüstri 4.0 açısından dört yıl geride bulunmaktayız. Türkiye bulunduğu coğrafi konumun da avantajı sayesinde lider bir pozisyona yükselebilecektir. Ayrıca kamu ve akademik alanda farkındalık artışı yaratarak  Endüstri 4.0 konusunda dünyayı yakalayabilecektir. Türkiye’de Endüstri 4.0 ile ilgili Burdur Sanayi Odası’nda bu konu ile ilgili eğitimler verilmeye başlaması, Gebze’de Ford Otosan’da 1500 Ar-Ge çalışanıyla ilk otonom kamyonu üretilmesi, Kocaeli Belediyesi’nde Endüstri 4.0 laboratuvarı kurulması, Arçelik’te robot üretiminin başlaması gibi gelişmelerin olması Endüstri 4.0 konusunda aslında çok da geride olmadığının göstergesi niteliğindedir. 

Türkiye için Endüstri 4.0 yaklaşımı üretimde rekabet gücü artışı, sürdürülebilirlik, katma değer açısından daha yüksek olan ürün ve hizmetler üretmek anlamındadır. Endüstri 4.0’a geçiş sağladığında Türkiye, üretim sektöründe %4 ila %7 arasında bir verimlilik artışı tahmin etmektedir. Aynı zamanda, Endüstri 4.0’a adapte olunması halinde ekonomide yaşanan canlılık ve rekabet artışının sanayi üretiminde de etki edeceği ve yaklaşık %3 büyüme sağlanacağı beklenmektedir. Endüstri 4.0 ile Türkiye’de yıllık %6’lık bir büyüme beklenmektedir. Aynı zamanda verimlilik açısından, pazara çıkış hızı ve esneklikte de artışlar beklenmektedir. Endüstri 4.0 ile beraber %70’e varan enerji tasarrufu sağlanabileceği beklenmektedir. 

6. DÜNYA’DA ENDÜSTRİ 4.0 ve TÜRKİYE’DE ENDÜSTRİ 4.0

Endüstri 4.0 bir bütün olarak ele alındığında değerlendirilmesi gereken, içinde birden fazla farklı teknolojik unsurları barındıran bir vizyon olmasıdır. Dördüncü sanayi devrimin dünya ekonomisine etkisini anlamak için, karşı karşıya olunan değişim dalgasının teknolojik ve bilgisayar teknolojilerindeki gelişimlerin doğal sonucu olduğunu da kabul etmeliyiz. Bir endüstrinin dördüncü kuşak endüstriyel dalganın getirdiği yeniliklere ayak uydurabilmesi için makine ve aksamlarında liderliğe, enformasyon teknolojilerinde uzmanlığı ve bu iki teknolojik yeterliliği bir araya getirebilecek nitelikli insan gücüne ihtiyacı bulunmaktadır. Bu özellikler çerçevesinde incelendiğinde Almanya, ABD, Çin ve Japonya başta olmak üzere gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin küçük bir bölümü dışında hiçbir ülkenin yeterli altyapıya sahip olmadığı rahatça söylenebilmektedir.

Avrupa’da Almanya, Amerika ve Japonya da yeni endüstriyel devrimde söz sahibi olabilmek için politikalar geliştirilmektedir.  Almanya’nın Endüstri 4.0 ile ilgili yaptığı Ar-Ge harcamaları %15’tir. Almanya Endüstri 4.0 kapsamında vizyonunun gelişimini sağlamak amacıyla Plattform Industrie 4.0kurmuştur. Bu kapsamda ‘Yüksek Teknoloji Aksiyon Planı 2020’ ile kabul edilen projeler arasında yer alan platform altında standartlaşma, ağ güvenliği, araştırma, eğitim ve yasal çerçeve gibi çeşitli çalışma grupları oluşturmuştur. ABD’de Endüstri 4.0 ile ilgili yapılan Ar-Ge harcamaları ise %29 olarak bilinmektedir. Amerika, ulusal bir araştırma enstitüsü ve şirketler ağı kurulmasının fonlanması için 1 milyar dolara yakın bir bütçe ayırmış ve Endüstri 4.0 sürecinde Ulusal Üretim İnovasyon Ağı programı ile üretim stratejilerine hayat vermeyi amaçlamıştır. Japonya ise Endüstri 4.0 sürecini farklı bir açıdan ele almış ve insan faktörünü daha fazla öne çıkaran yepyeni bir vizyon belirlemiştir. Bu vizyonu Toplum 5.0 olarak adlandırmış ve toplumu ve teknoloji arasında sağlıklı bir ilişki oluşmasını amaçlamıştır.

Türkiye hala Avrupa ülkeleri ile yakın bir seviyeye gelememiştir. Türkiye’deki şirketler , gelişmiş ülkeler ile karşılaştırıldığında halen yatırım öncesinde olduğu ve planlama döneminde olduğu görülmüştür. Türkiye’nin  önünde Endüstri 4.0 için hala kat etmesi gereken upuzun bir yol görülmektedir. Yıllık gelirin %3-4 gibi bir oranını Ar-Ge alanında harcaması, Türkiye’nin endüstri 4.0’a uyumunu kolaylaştıracaktır. Türkiye’de Endüstri 4.0 sürecine dair ileri teknoloji şuan sadece en belirgin ve etkin şekilde otomotiv sektöründe kullanılmaktadır, diğer sektörlerde de ileri teknoloji ve otomasyona geçilmesi ile verimlilik ve kazançların arttırılması amaçlanmaktadır. 

Endüstri 4.0 konusunda günümüzdeki konumu için ise çok net bir değerlendirme yapmak mümkün görünmemektedir. Çünkü devrim henüz tamamlanmış durumda değildir. Şuan hala hazırlık ve alt yapı çalışmalarının sürdüğü bir dönem içerisinde olunduğu söylenebilir. Dünyadaki her ülke farklı aşamalarda olsa da bütünsel olarak otomasyona geçmiş ve yeniçağa tamamen dönmüş bir ülke henüz bulunmamaktadır. Ancak 2020 yılına kadar teknolojik gelişmelerin daha da ivme kazanmış olması ve 2020’de çok farklı bir tablo içerisinde yer alınıyor olunması öngörülmektedir. Bu farklı tablo hem üretim sistemleri, fabrikalar, ürün ve hizmetler de hem de devletlerin ekonomik ve sosyal refah düzeyinde gözlemlenebilecektir. 

SONUÇ

Bu araştırmalar neticesinde Türkiye’de Endüstri 4.0’ın hala bulunmadığı çalışmaların devam ettiği görülmektedir. Türkiye’nin şuan hala 2. Sanayi Devrimi ve 3. Sanayi Devrimi konumunda olduğu ileri sürülmektedir. Bunun sebebinin yatırım eksikliğine dayandığı belirtilmektedir. Türkiye’nin Vizyon 2023’te ve AB 2020 Stratejilerinde ortaya konulduğu gibi hedeflerini gerçekleştirebilmesi için ancak devlet desteği ile birlikte teşvik edilecek yatırımlar ve AR-GE çalışmaları üzerine düşülmesiyle mümkün olabileceği ileri sürülmüştür. Ancak Türkiye’nin farklı gündemi iç ve dış politikasında yaşanan düzensiz süreçler Endüstri 4.0 için yatırımların yapılmasına engel teşkil etmektedir. Her ne kadar iç ya da dış politikasında sorun yaşamış olsa da yönetimin ilgili konularda yaptığı açıklamalara dayanarak ve bu süreçte yapılanlar göz önünde bulundurularak yöneticilerin bu hususta hassasiyetlerini ortaya koydukları ve bunun umut vaat ettiği söylenebilir.

KAYNAKÇA

Bulut, E, Akçacı, T. (2017). Endüstri 4.0 ve İnovasyon Göstergeleri Kapsamında Türkiye Analizi. Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Uluslararası Hakemli Dergi. 4(7): 55 – 77.

Çevik, D. (2017). Sanayi Devrimlerinin Süreci ve 4. Sanayi Devrimi. http://www.alomaliye.com/2017/05/29/sanayi-devrimlerinin-sureci-4-sanayi-devrimi/, (22.12.2019).

Düzkaya, H, Yazıcı, E. (2016). Endüstri Devriminde Dördüncü Dalga ve Eğitim: Türkiye Dördüncü Dalga Endüstri Devrimine Hazır mı? Eğitim ve İnsani Bilimler Dergisi. 7(13): 49-88.

Kesayak, B. Dijital Türkiye Yol Haritası Yayınlandı. https://www.endustri40.com/dijital-turkiye-yol-haritasi-yayinlandi/, (22.12.2019).

Kılıç, S, Alkan, R.M. (2018). Dördüncü Sanayi Devrimi Endüstri 4.0: Dünya ve Türkiye Değerlendirmeleri. Girişimcilik İnovasyon ve Pazarlama Araştırmaları Dergisi. 2(3): 29-49.

Koca, K.C. (2018). Sanayi 4.0: Türkiye Açısından Fırsatlar ve Tehditler. Sosyoekonomi Dergisi. 26(36): 245 – 252. 

Meçik, O, Doğru, B.N. (2018). Türkiye’de Endüstri 4.0’ın İşgücü Piyasasına Etkileri: Firma Beklentileri. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi. 23(Endüstri 4.0 ve Örgütsel Değişim Özel Sayısı): 1581-1606.

Schwab, K. (2016). The Fourth Industrial Revolution. (Çev. Selim Talay). İstanbul: Optimist Yayınları. 

Soysal, M, Pamuk, N.S. (2018). Yeni Sanayi Devrimi Endüstri 4.0 Üzerine Bir İnceleme. Verimlilik Dergisi. 1(1): 41 – 66.

Şimşek, T. (2016). Endüstri 4.0 ile Geleceğe Bakış ve Beklentiler. https://www.endustri40.com/endustri-4-0-ile-gelecege-bakis-ve-beklentiler/, (04.12.2019).

Yüksekbilgili, Z, Çevik, G.Z. (2018). Endüstri 4.0 Bağlamında Türkiye’nin Yerine İlişkin Güncel ve Gelecek Eksenli Bir Analiz. Finans Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dergisi. 3(2): 422 – 436. 

 [1]Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsüİktisat Ana Bilim Dalıİktisat Teorisi Tezli Yüksek Lisans.

Yazar
Hediye ÇETİN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen