Hızır Bey Cami ve Külliyesi

 
 
Kırklareli’nin merkezinde çarşı meydanında yer alan külliye cami, hamam, arasta ve hazîreden oluşur. Caminin tarihiyle ilgili bilgiler, harim kapısının üzerindeki duvarda altlı-üstlü yerleştirilmiş kitâbelerle tarihî belgelerden edinilmektedir. 1240 (1824-25) yılındaki tamiratın ardından konulduğu belli olan kitâbede yapının Kösemihalzâde Hızır Bey tarafından 785’te (1383) inşa ettirildiği kayıtlıdır. Hızır Bey, Sultan I. Murad’ın akıncı kumandanlarındandır. 935 (1529) yılına ait deftere göre külliyenin bulunduğu mahalle Câmi-i Kebîr adını taşıyordu. Evliya Çelebi, Câmi-i Atîk diyerek andığı bu cami ile hamamı görmüştür (Seyahatnâme, V, 79). 1240’ta (1824-25) meydana gelen şiddetli depremden zarar gören yapıyı tamir kitâbesinden anlaşıldığına göre aynı yıl içinde Aydoslu Hacı Yûsuf Paşa tamir ettirmiştir. Yapının, bundan az sonra bir yangın neticesinde kullanılmayacak duruma gelmesi üzerine Çorbacızâde Hacı Hüseyin oğlu Ahmed tarafından yeni baştan yaptırıldığı 1248 (1832) yılına ait bir arşiv belgesinden (BA, Cevdet, Evkaf, nr. 17816) öğrenilmektedir. Bir başka deprem yüzünden yıkılan son cemaat yerini de 1305’te (1887-88) Tosunzâde Ali Efendi yeniden inşa ettirmiştir. Balkan Savaşı sırasında işgal kuvvetlerinin top atışıyla tahrip ettikleri minaresi Atatürk’ün emriyle 1937’de Evkaf Nezâreti tarafından onarılmıştır. 1959’da Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce gerçekleştirilen restorasyonla günümüze ulaşan yapı halen ibadete açık durumdadır.
 
 
Cami, bugünkü yolun seviyesinden yüksekte bulunan bir platformun üzerinde çevre duvarıyla sınırlanmış bir avlunun içinde yer almakta ve üzeri bir kubbeyle örtülü, kare planlı harimle üç bölümlü son cemaat yerinden meydana gelmektedir. Hızır Bey Camii’nin tamamı düzgün kesilmiş iri küfeki bloklarıyla inşa edilmiştir. 13,5 m. çapındaki kubbenin ağırlığını taşıyan beden duvarları oldukça kalın (1,5 m.) tutulmuş ve bu masif kitleyi hafifletmek amacıyla dört duvarına pencereler açılmıştır. Dıştan kenarları 15 m. olan harim köşelerde Türk üçgenleriyle geçişi sağlanan bir kubbeyle örtülüdür. Bu bölüm dışarıya on altı köşeli bir kasnak şeklinde yansıtılmıştır. Harim, beden duvarlarına iki kat halinde açılan on dört adet pencereden başka kubbe eteğinin dört yanında bulunan birer pencereden ışık almaktadır. Daha büyük boyutlu olan alt kat pencereleri dikdörtgen sövelidir ve sivri kemerli alınlıkları vardır. Üst kat pencereleri ise sivri kemerli ve alçı şebekelidir.

 
Yapının mihrabı son derece yalın, yarı silindirik, genişçe bir niş halindedir. İki yanında pilastırlar olan dikdörtgen bir çerçeve içine alınmış, Batı tarzında boyanmış abartılı bir hotoz, meyve ve çiçek sepetleriyle taçlandırılmıştır. Ahşap minber ve vaaz kürsüsü de sade geometrik bezemeler içerir. Harimin kuzeybatı köşesindeki ahşap korkuluklu merdiven kadınlar mahfiliyle bağlantıyı sağlar. Altı adet ince direk üzerine oturan bu bölümün döşemesi parmaklıklarıyla birlikte ahşaptır ve orta kısmı kıble yönünde yarım daire şeklinde barok profilli bir çıkma yapmaktadır. İki kat olarak düzenlenen son cemaat yeri, üstü kiremit kaplı hafif eğimli bir çatıyla örtülüdür. Giriş cephesinde beş, iki yan cephesinde ikişer kemerle teşkilâtlandırılmıştır. Bu bölümün kıble yönündeki duvarında ana eksende harim kapısı, bunun iki yanında birer pencere ile yarı silindirik biçimli mihrâbiyeler yer alır. Revak kapısının hemen sağındaki merdivenle üst kata çıkılır. Etrafı silmelerle çerçevelenmiş olan cümle kapısının basık daire şekilli bir kemeri, bunun üzerinde kemeri sivriltilmiş bir alınlığı vardır.

 
Harimin kuzeybatı köşesine bitişik konumda olan kare kesitli, yüksek kaideli, çokgen gövdeli ve tek şerefeli taş minarenin şerefe ve külâh kısımları 1937 restorasyonuna aittir. Minareye harimden mahfil merdiveninin bulunduğu köşedeki bir kapıyla ulaşılmaktadır. Sekizgen biçimli şadırvan dilimli bir kubbeyle örtülü olup inşa tarihi bilinmiyorsa da yeni değildir. Caminin içindeki süslemeler son derece sadedir ve hepsi XIX. yüzyılda gördüğü onarımlar sırasında yapılmış olmalıdır. Kubbe eteğinde duvarları çevreleyen yazı kuşağı, mihrap duvarındaki yazılı geniş bordür, pencere alınlıklarındaki sülüs yazılar lâcivert zemin üzerine beyaz boya ile yazılmıştır. Çiçek sepetleri, kordonlu perde ve kurdele şeklindeki kalem işi süslemeler barok üslûbunun iddiasız örnekleridir. Caminin hazîresi kıble ve batı yönlerindeydi. Birkaç adet kırık mezar taşı hariç hazîredeki şâhideler yok olmuştur. Caminin kıble duvarının önündeki tek mezar 858 Rebîülâhirinde (Nisan 1454) vefat eden Hızır Bey’in oğlu Abdullah Bey’e aittir. Nazif Karaçam ise Abdullah Bey’in Hızır Bey’in torunu olması gerektiğini söyler (Efsaneden Gerçeğe Kırklareli, s. 137).


 
Caminin güneyinde yol aşırı karşısında bulunan Hızır Bey Hamamı’nın inşa kitâbesi yoktur. Fakat Evliya Çelebi’nin anlatımından hamamın camiyle birlikte yapıldığı anlaşılmaktadır. Kadınlar kısmının kapısı üzerindeki kitâbede hamamın 1016 (1607-1608) yılında Hüseyin Ağa tarafından tamir ettirildiği kayıtlıdır. Yapı 1683, 1704 ve 1824 yıllarında da onarım görmüştür. Hızır Bey Hamamı çifte hamam şeklinde inşa edilmiş bir çarşı hamamıdır. Kadınlar ve erkekler kısmı hemen hemen aynı planı tekrarlamakta ve kapıları ayrı yönlere bakmaktadır. Yapı, kubbe fenerleri dahil tamamen düzgün kesilmiş küfeki taşından yapılmıştır. Camekân (soyunmalık) kısımları üzerleri 9,5 m. çapında, geçişleri Türk üçgenleriyle sağlanan kubbelerle örtülü, şirvanlı geniş mekânlar halindedir. Enlemesine dar bölüm oluşturan ılıklık usturalık ve helâlardan meydana gelmekte olup üzerleri tonoz örtülüdür. Yine kubbelerle örtülü olan sıcaklık bölümleri, ortasında göbek taşları bulunan halvetli mekânlardır. Hamamın arka kısmında su deposu ve külhan yer alır. Hamama doğu yönünden bitişik durumda olan arasta hamamla aynı proje dahilinde inşa edilmiş olmalıdır. Planı kabaca “T” şeklinde olup 15 m. uzunluğundaki duvarları almaşık taş ve tuğla sıralarından oluşur. Binanın üç yönden kapısı bulunmaktadır. Değişik boyutlardaki on iki dükkânın üzerlerini beşik tonozlar örter. Yapı halen çarşı olarak kullanılmaktadır.
 

 

BİBLİYOGRAFYA
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, V, 79; A. Rıza Dursunkaya, Kırklareli Vilayeti’nin Tarih, Coğrafya, Kültür ve Eski Eserleri Yönünden Tetkiki, Kırklareli 1948, II, 70-72; Kırklareli İl Yıllığı 1967, Ankara 1967, s. 203, 206, 211, 347-348; Mehmet Tuncer, Babaeski, Kırklareli ve Tekirdağ Camileri, Ankara 1974, s. 23-25; Nazif Karaçam, Efsaneden Gerçeğe Kırklareli, Kırklareli 1995, s. 134-138; Özcan Mert, “Kırklareli Kitabeleri”, TD, sy. 25 (1971), s. 155-162; Süleyman Faruk Göncüoğlu, “Kırklareli’de Hızır Bey Külliyesi”, İlgi, sy. 104, İstanbul 2002, s. 25-29.
Enis KARAKAYA
https://islamansiklopedisi.org.tr/hizir-bey-kulliyesi sayfasından alınmıştır.
Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen