Kütüphaneciliğin temelini kitap sevgisi, meslek aşkı ve heves teşkil eder. Bayezid Kütüphanesi’nin efsanevî müdürü İsmail Saib Efendi’nin yolundan giden ve hepsi seneler önce rahmetli olan İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nin müdürü Nurettin Kalkandelen, Millî Kütüphane Genel Müdîresi Müjgân Cumbur ve Süleymaniye Kütüphanesi Müdürü Muammer Ülker gibi mesleğinin hakikaten erbâbı kütüphaneciler işlerini bu şekilde, büyük bir heves ile yapmışlardı.
*****
Murat BARDAKÇI
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bünyesindeki Atatürk Kitaplığı’nda dün önemli ama bana göre hiçbir şekilde olmaması gereken bir görev değişikliği yapıldı ve kitaplığın İstanbul’un en başarılı kütüphanecilerinden olan müdürü Ramazan Minder görevinden alınarak Avrupa Yakası Mezarlıklar Şube Müdürlüğü’ne “bilgisayarcı” yahut bürokrasideki ismi ile “bilgisayar işletmeni” olarak gönderildi!
Ramazan Minder’in önemli hizmetlerinden ve binlerce nadir kitabı kaybolmaktan kurtarmasından bu köşede daha önce birkaç defa bahsetmiştim.
Meselâ, Sultan Abdülhamid’in Yıldız Sarayı’ndaki özel kütüphanesine ait olan, 1924’te İstanbul Üniversitesine devredilen ama Prof. Kemal Alemdaroğlu’nun 28 Şubat dönemindeki rektörlüğü sırasında çöpe atılan son derece kıymetli kitaplardan 4 bin 500 kadarını ellerinde bulunduranlardan tek tek toplayıp başında bulunduğu Atatürk
Kitaplığı’na taşımıştı. Medine Müdafii Fahreddin Paşa ile Hamidiye Kahramanı Rauf Orbay’ın şahsî arşivlerini satın almış, binlerce belgeden meydana gelen son derece önemli bir başka evrak kolleksiyonunu da kütüphaneye kazandırmıştı.
Ramazan Bey’in araştırmacılar ve kitap meraklıları için yaptığı bir başka mühim hizmet daha vardı: Atatürk Kitaplığı’nda bulunan eski Türkçe gazeteler ile yine eski Türkçe kitapları taratıp milyonlarca sayfanın görüntüsünü kitaplığın internet sitesine koymuş ve bu kaynaklara ihtiyaç duyanların istedikleri esere ânında ve ücretsiz şekilde ulaşabilmelerini sağlamıştı.
Atatürk Kitaplığı’nın gayet zengin koleksiyonlarından senelerden buyana istifade edenler, Ramazan Bey’in bütün bu hizmetlerinin önemini gayet iyi bilirler.
Kütüphaneciliğin temelini kitap sevgisi, meslek aşkı ve heves teşkil eder. Bayezid Kütüphanesi’nin efsanevî müdürü İsmail Saib Efendi’nin yolundan giden ve hepsi seneler önce rahmetli olan İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nin müdürü Nurettin Kalkandelen, Millî Kütüphane Genel Müdîresi Müjgân Cumbur ve Süleymaniye Kütüphanesi Müdürü Muammer Ülker gibi mesleğinin hakikaten erbâbı kütüphaneciler işlerini bu şekilde, büyük bir heves ile yapmışlardı.
Dün görevinden alınıp Mezarlıklar Müdürlüğü’ne bilgisayarcı olarak gönderilen Ramazan Minder, artık emsâli pek kalmamış olan bu halkanın son temsilcilerinden biri ve belki de son örneği idi.
Seçimle işbaşına gelen yeni yönetimlerin stratejik makamlara kendileri ile aynı düşüncedeki yöneticileri tayin etmelerinin ve kendi kadroları ile çalışmak istemelerinin hakları olduğunu inkâr edecek değilim. Ama kadrolarda yapılacak değişikliklerin etik kurallar çerçevesinde olması, ortalığın hallaç pamuğu gibi atılmaması ve daha da önemlisi, “liyakat” kavramının gözönünde tutularak önemli işler yapmış uzmanlara ilişilmemesi şartı ile…
Dün yapılan görev değişikliği İstanbul Büyükşehir Belediyesinde artık liyakata bakılmadığını, siyasî önemi olmayan yahut iştah kabartan yüksek bütçelere sahip bulunmayan makamların yöneticilerinin bile “eski yönetimin adamı” olmaları gerekçesi ile her an değiştirilebileceklerini açık şekilde gösteriyor. Bu iş üstelik kanunlara, yönetmeliklere ve teamüllere bile ters şekilde yapılıyor, bir şube müdürü daha alt bir kadroya naklediliyor, yani kadrosu “Kütüphaneler ve Müzeler Şube Müdürlüğü’nde Şube Müdürü” olan Ramazan Minder, “Avrupa Yakası Mezarlıklar Şube Müdürlüğü”ne “bilgisayar işletmeni” olarak gönderiliyor.
Atatürk Kitaplığı’nı yakinen bilenlerin tek tesellisi, kütüphanenin başına Beylikdüzü Belediyesinde görevli bir hanımın getirileceği yolundaki söylentinin doğru çıkmaması; Ramazan Minder’in yerine dışarıdan birinin değil, kütüphane personelinden bir hanımefendinin tayin edilmesi…
—————————————
Kaynak: