Toplum içerisinde öyle lüzumsuz insanlar var ki; kendilerini adeta namaz jandarması görüp eksik ve kusurlarınızı yüzünüze vuruyorlar.
Abdest alışınız, namazda oturuşunuz, kılık ve kıyafetiniz gözaltına alınıyor. Sanki Jandarma olarak atanmışlar.
Sıcaklığın 50 dereceyi bulduğu bir yaz tatilimde Alanya’da bir camiye Cuma namazı için gittim. Üzerimde yarım kol tişört ve altımda da şort var. Cemaatin içerisinden bir namaz jandarması yanıma yaklaştı ve bu kıyafetle namaz kılamayacağımı söyledi.
Ben de Allah’ın evinde tartışılmayacağını bildiğimden dolayı bayramlık ağzımı açmadan bu jandarmaya sadece: “Sen kendi işine bak”Demekle yetindim ve en arka saflarda yerimi aldım.
Jandarma pes etmemiş ve gidip cami imamına söylemiş olmalı ki; imam yanıma geldi ve bu kılıkla namaz kılamayacağını söyledi. Ben de kutsal bir mekânda tartışmaya sebebiyet vermemek için İmam efendiye sadece: “ Beni; Allah’a ait olan Allah’ın evinden kovduğun için burayı terk ediyorum. Bunun tüm günahı ve vebali senin üzerindedir.” Diyerek ayrıldım.
Dışarıda namazın bitmesini bekledim ve imam efendiyi caminin avlusunda yakaladım. Kendisine yanlış yaptığını insanları böyle davranmakla dinden imandan soğuttuğunu dilimin döndüğünce anlattım.
Beni dinlerken; bana hak verdiğini kafasını sallamaktan ve karşı itirazda bulunmayışından anladım ve fazla da ileriye gitmeden konuyu kapattım. Anladım ki O beni şikâyet eden vatandaşın etkisinde kalmış. Ayrılırken bana; “Hakkını helal et.”Demesinden de pişmanlığını anladım.
Hani bir atasözümüz var: “Yarım hoca adamı dinden eder.”Diye.
Yine bir gün bir cami çıkışında yine namaz jandarmalarından birisi yanıma yaklaştı: “Senin namazın kabul olmadı”Dedi. Hayırdır dedim sen namaz jandarması mısın? Nasıl kabul olmazmış dedim. Sen dedi otururken ayaklarını altına düzgün alamadın. Ben de: “Asıl senin kıldığın namazın boşa gitti; sen namaz da beni mi takip ettin? Sen benim diz çökme sorunum olup olmayacağını düşünecek kadar akıl yosunu musun yoksa” dedim.
Adam dediğine diyeceğine pişman oldu; çekti gitti.