Mülteci, sığınmacı ve yasa dışı göçmen sayısı… Ekonomik veriler, enflasyon oranları… İşsizlik rakamları… Kadın cinayeti bilançosu… Trafik kazalarındaki artış yüzdesi… Günlük açıklanan koronavirüs vaka sayıları…
Rakamlar önemlidir. Ancak, eylemleri motive etmede her zaman işe yaramazlar. Hatta kitlesel trajediler söz konusu olduğunda insanı hissizleştirirler. Bir trajediyle ilişkili istatistikî rakamlar büyüdükçe duyarsızlaşma ve olan bitene daha az duygusal yanıtlar verme eğilimi güçlenir[1]. Yani, rakamlar yükseldikçe duygular da orantılı olarak yükselmez. Risk altındaki yaşam sayısı arttıkça yaşamları korumanın değerinin de aynı oranda artış göstereceği beklenir. Ama pek öyle olmaz. Bir insanın ölümü trajedi iken bir milyonunki istatistik olup kalır. Rakamlar büyüdükçe mesele/konu/sorun daha az anlamlı hâle gelmeye, empati ve merhamet azalmaya başlar. İlgisizlik ve kayıtsızlık zemininde yol alan bir psişik uyuşma hasıl olur. Empati duygusu yorulur ve bir erdem’den yük’e dönüşür. Merhamet ise bitkin düşer…
Günümüz dünyası, verebileceğimizden çok daha fazla empati ve merhamet talep ediyor artık. Kapitalizmle gelen değerlerin hayatın bütün alanlarına yayılmasıyla empati ve merhamet duygusu bireysel, toplumsal, hatta küresel düzlemde hayatlarımızdan tasfiye oluyor. Küresel ölçekte artan bir empati ve merhamet yorgunluğu/bitkinliği grameri doğuyor. Bu gramer içinde insan, zaman’ını değil enerji’sini yönetmeye başlıyor. Bedenen ve ruhen daralıyor. Kendi yükünü dahi omuzlamakta zorlanır hâle geliyor. Ötekine ihtimam hissi azalıyor. Duygusal açıdan tükenişe sürükleniyor. Günlük ölüm geçişlerine körelecek kadar da hissizleşiyor…
Bu hâlin bireysel, toplumsal ve küresel ölçekte yarattığı tahribatı öngörebilenler, ona karşı bir panzehir arıyor. Neyse ki merhamet yorgunluğuyla/bitkinliğiyle mücadelede reçete bol. Bazıları güçlü bir manevi hayatla bu yorgunluklardan korunabiliyor. Bazıları ise üç adımda tasarım odaklı düşünme, beş adımda en iyi fikri bulma, on adımda dünyayı onarma gibi konsantre ve kısa yolları kullanarak empati ve merhamet çemberini genişletme yolunu izleyebiliyor. Bazıları da rakamlardan medet umarak Küresel Merhamet Endeksi Raporu’nun oluşturulma lüzumuna dikkat çekerek bu sorunu gündeme taşıyabiliyor…
Hepsi bir yol. Ancak merhamet yorgunluğuna/bitkinliğine karşı en tesirli panzehir, bu hâli idrak etmektir. Her bireyin kendi ben’ine bir projektör tutmasıdır. Öz bakım en garanti ve güvenilir çözümdür.
İyi haftalar…
[1]Bu konuda daha detaylı bir bilgi sahibi olmak isteyenler Paul Slovic’in araştırmalarına göz atabilirler.