Adalet, erdemlerin en üstünü kabul edilir. Sevginin ise en yüksek adalet biçimi olduğuna inanılır. Özellikle bazı kutsal metinlerde…
Adalet fikri ile sevgi teması arasında benzer yönler vardır. Bir kere her ikisi de insan ruhunun en yüksek biçimleridir. Her ikisi de vicdani dürtülerdir. Her ikisi de hislere odaklı ve hislerle doludur. Herikisi de yaşamı olumlar. Her ikisi de imar eder[1]. Her ikisi de hem eylem talep eder hem de eylemi yönetirler. Her ikisi de içkin ve aşkın arasındaki uzamı açar. Her ikisi de zor ve kırılgan duygulanımlardır. Her ikisinin de yokluğu delik açar…
Aralarında bir çekişme olduğu da muhakkaktır. Birçok açıdan aralarında farklılık söz konusudur. Sevgi, mantıklı olduğu kadar saçma da olabilir. Her zaman bir gerekçe ve nedene yönelmez. Ama adaletin belli bir usuller zincirini gerektiren savlayıcı bir yapısı vardır. Rasyonel bir faaliyettir. Katiyet ister. Sevgi adalet bekler. Ama adalet için sevgi elzem değildir. Sevginin düşünce kipi zariftir. Adaletinki keskin ve katıdır. Sevgi bir yükümlülük değildir. Ama adalet, bir mesuliyet meselesidir. Sevgi keyif verir. Adaletinse keyif kaçırdığı zamanlar olabilir. Sevgi, her zaman bildik bir yoldan gelmez. Adaletin yolu her daim normatiftir. Sevgide ben-sen, benimki-seninki ayrımı yoktur. Sevgi yekûndur, ayrı gayrı gözetmez. Adaletse ben’i-sen’i, benimkini-seninkini ayırır…
Sevgi ve adalet’ten hangisi daha az değerlidir? Hangisi hangisine birçok yönden daha fazladır? Onları birlikte bir patikaya sokan, birbirine rabıtalı kılan şey nedir? Bilmiyorum. Ama sevginin bir adalet meselesi olduğuna kani oldum…
Bir müddet izin istiyorum… Biraz üzerimdeki dünya yorgunluğunu atmak, biraz gündemden kopmak, biraz da kendime doymak için…
İyi tatiller…
[1]Ancak, sanırım sevgi toplumsal ölçekte birçok şeyi değiştirmede ve düzeltmede kafi gelmediği için adalet’e ihtiyaç olur.