İnsan hakları ne halde ki; hayvan hakları ne olsun diyebilirsiniz. Onlar da Allah’ın yarattığı dilsiz kullarıdır. Bize düşen görev bunları koruyup kollamaktır.
Bu görevlerimiz; öyle masraflı ve zor bir şeyler değil. Evimizin balkonundaki çiçek saksısına koyacağımız iki dilim ekmek ve bir tas su onların zor iklim şartlarında hayatta kalmalarını sağlayacaktır. Arabalarımızın altında geceyi geçiren sokak hayvanlarından bir parça ekmeği esirgemeyelim.
Kimse hayvanları; hafife almasın onların da güçlü duygu ve hisleri var. Evimizin terasına gelip pencere camını gagasıyla tıklatan yaban güvercinin bize aç olduğu mesajını verdiğini anladık. Siz hiç aç bir güvercinin yem yeme telaşına şahit oldunuz mu? Karnı doyan bir serçenin öterek size teşekkür ettiğini duydunuz mu? Biz bunu evimizin terasından her gün duyuyoruz.
Bir güvercinin susuzluğa Bir gün; açlığa ise Üç gün dayanabildiğini biliyor muydunuz? Aksi halde nesilleri tükenecek ve doğanın dengesi de bozulacaktır. Bunun zararlarını da yine biz insanlar göreceğiz. Allah her canlıyı bir amaç uğruna yaratmış; böyle olunca da bunların eksikliği ile birtakım dengeler de bozulacaktır. Ayrıca bunlar bizim emanetlerimizdir.
Dinimizde; hayvanların sevabının ve dualarının öneminden bahsedilir. Kendimizi bu çaresizlerin yerine koyarsak sanırım durumu daha iyi anlarız.Gelişmiş ülkelerde “Hayvan Polisi Ekibi”oluşturulmuşken biz deki yöneticilerin bundan haberi bile yok.
Buradan yazlıkçılarımıza da seslenmek isterim:
Lütfen yazlığınızdan dönüşte; evcil hayvanlarınızı kaderiyle baş başa bırakmayın aksi halde onların vebalinden kurtulamazsınız.