Murat Bardakçı bir yazısında; “Cumhuriyet döneminde İslâmiyet, itikad, tarih, edebiyat, sanat ve şarkiyat gibi bahisleri toplu şekilde ele alan en mükemmel yayın hangisidir?” diye sorulacak olsa, cevabım “Diyanet’in çıkarttığı ve internete de ücretsiz olarak koyduğu 45 cildlik İslam Ansiklopedisi’dir”… Diyor.
Gerçekten de tamamlanması 25 yıl süren,15.541 maddeden ve 16.915 alt maddeden oluşan, bazı maddeleri onlarca sayfa süren büyük bir çabanın ürünü kapsamlı bir eser…
Müşkülpesent bir aydın olan Murat Bardakçı’nın bile takdirle bahsetmesi bir yana, her olayı eleştirmeleriyle tanınan Ekşi Sözlük yazarları bile Diyanet Vakfı’nın yayımladığı İslam Ansiklopedisi’nden övgüyle bahsediyorlar.
Medyada da, günümüz yaşantısıyla bağdaştırılmaması nedeni ile bazı fıkhi konularda getirilen eleştiriler dışında, yalnızca 6.12.2016 tarihli Yeniçağ Gazetesinde Prof. Dr. İbrahim TELLİOĞLU’nun “İslam Ansiklopedisindeki Kürtler Maddesi” başlıklı eleştiri yazısına rastladım… Ayrıca bazı internet sitelerinde ufak tefek eleştiriler…
Ancak körün taşı gibi bana mı rastlıyor bilmem ama Diyanet Vakfı tarafından yayımlanan İslam Ansiklopedisinde ciddi yanlışlara rastladım. Muhtemelen bir ikisi sehven. Ama çoğu “yeni bir tarih inşa etme gayreti” ile ideolojik amaçla kaleme alınmış maddeler…
Örnek vereyim;
Edirne Taşlık Camii ne zaman yıkıldı?
“Ziya Şakir’in Edirne Savunması Anıları” isimli kitabı yayına hazırlarken, Edirne ile ilgili pek çok kaynağı inceledim. Bu arada İslam Ansiklopedisi’nin Edirne Maddesini de.
Semavi Eyice tarafından yazılan Edirne Maddesinde şöyle bir paragraf var. “Mimar Sinan tarafından şehrin içinde, Sadrazam Mahmud Paşa’nın bir zâviyesinin yerinde onun adına tek kubbeli bir cami inşa edilmiştir. Evliya Çelebi’nin yazdığına göre Süleyman Han Camii de denilen, fakat daha çok Taşlık Camii adıyla anılan bu önemli mimari eser 1940’lı yıllarda temellerine kadar yıktırılmıştır.”
Maddenin yanında da camiinin yıkım fotoğrafı altında da şu not yer alıyor; “Esası Fâtih devrinde Mahmud Paşa tarafından yaptırılan, Mimar Sinan’ın yeniden inşa ettiği Taşlık Camii’nin yıktırılmasını gösteren bir fotoğraf (Semavi Eyice fotoğraf arşivi)”. Ama fotoğrafta ilginç bir ayrıntı var; cami yıkımında çalışan amelenin hepsi fesli… Şapka devrimi 25 Kasım 1925 tarihinde gerçekleştiğine göre, bu fotoğraf 1925 yılından önce çekilmiş… Yani maddedeki; “bu önemli mimari eser 1940’lı yıllarda temellerine kadar yıktırılmıştır.” İfadesi YALAN
İlk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi’ye Çarpık Bakış.
Yeni Sakarya Haber’e hazırladığım “Tarihte Bugün” sayfası için 30 Mart tarihine ilişkin hazırlık yapıyordum. Diyanet işleri başkanlığı 30 Mart 1924’de kurulmuş ve Başkanlığına da Rıfat Börekçi Hoca getirilmiş. Onun öz geçmişini yazmak için kitaplara ansiklopedilere başvurayım dedim.
Bu konuda Diyanet Vakfı’nın yayımladığı İslam Ansiklopedisinden iyi kaynak mı olur? Açtım Ansiklopedideki “Rıfat Börekçi” maddesini. Çok kısa bir metin…
Metinde;
“Şeyhülislâm Dürrîzâde’nin İngilizler’in baskısıyla Millî Mücadele aleyhinde verdiği fetvayı reddeden bir fetva verdi.” diyerek Dürrizade’nin ihaneti yumuşatılmaya çalışılıyor.
Rıfat Hoca’nın; İstiklal Savaşına katkılarından, konuya ilişkin onlarca anıda, istiklal savaşı tarihini anlatan kitaplarda yer alan, maddi sıkıntı içindeki TBMM Hükümeti’ne tüm maddi birikimini verdiğinden bahsedilmiyor…
Üstelik metin şöyle tamamlanıyor “ölümüne kadar (5 Mart 1941) bu görevde kaldı. Kabri Cebeci Asrî Mezarlığı’ndadır.”. Yani vefat etti denmiyor… Öldü deniyor. Cenaze namazının nerede kılındığı belirtilmeyerek soru işareti yaratılıyor.
Ansiklopedide hayatı aktarılan diğer 8 diyanet işleri başkanı nasıl anlatılmış diye inceledim. Hepsi için “vefat etti.” tabiri kullanılmış. Hatta hem Dürrizade, hem de Mustafa Sabri için vefat etti denmiş. Yani Rıfat Börekçi Hoca ölmüş, diğerleri vefat etmiş. En az da Rıfat Börekçi hocanın hayatına yer verilmiş… Diğer başkanlar daha uzun anlatılmış…
Ayrıca Metin o kadar özensiz hazırlanmış ki, Menteşe (Muğla) milletvekili olan Rıfat Börekçi Manisa milletvekilliğinden istifa ettirilmiş..
Benim söylemek istediğim şu; Bir kurum düşünün ki, Kurucu başkanını, İstiklal Savaşının Manevi Lideri Rıfat Börekçi’yi aşağılamaya çalışıyor… En basitinden gerekli saygıyı göstermiyor…
Kabul edilebilir mi?
Ve bu tavır Peygamberimizin “ölülerinizi hayırla yad ediniz” hadisine ne kadar uygun…
Hata(!) bugüne mahsus bir hata da değil. Ansiklopedinin bu maddesi 1992 yılında basılmış.
İstiklal Savaşına Destek Veren Din Adamları Ansiklopedide Yok
İstiklal Savaşına destek veren din adamları deyince akla Rıfat Börekçi’den sonra gelen İsim Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi’dir. 15 Mayıs günü Denizli’de düşmana karşı Cihad-ı Mukaddes ilan eden, İstanbul hükümetin Denizli Millî Heyetinin kaldırılması ve dağıtılması emrine karşı çıkan, Millî Mücadele’yi destekleyen Anadolu ulemasının fetvasına imza koyan, Cemal Kutay’ın; “Yunan’ın İzmir’e çıkışından on dakika sonra Denizli’de devlet kuran müftü.” diye tanımladığı Ahmet Hulusi Efendi Ansiklopedi ’de yok.
Ankara Fetvasının imzacılarından, 1. Dönem Kayseri Milletvekili, Kayseri Müdafaa-i Hukuk Derneği Başkanı, Kayseri Müftüsü Ahmet Remzi Akgöztürk’e de Ansiklopedi’de yer verilmemiş.
Atatürk’ü Amasya girişinde “…Beldemize hoş geldiğiniz Paşa… Bütün Amasya emrinizdedir. Gazanız mübarek olsun…” diyerek karşılayan Amasya Müftüsü ve Amasya Müdafai Hukuk Cemiyeti Başkanı Hacı Hafız Tevfik Efendi; Hafız Tevfik Efendi’nin vefatından sonra Amasya Müftüsü olan, Mustafa Kemal’i halka “Hazret-i Ömer gibi bir Başbuğ” diye taktim eden Amasya Müftüsü Abdurahman Kamil Efendi; On sekiz dalda müderrislik icazeti olan, Afyon Kuvay-ı Milliye teşkilatını kurarak düşmanla fiilen çarpışan, kurduğu ve komuta ettiği birliğin adı olan“Çelik Alay”ı soyadı olarak alan, 1. Dönem Afyonkarahisar Milletvekili İsmail Şükrü Çelikalay; Yunanlılar tarafından Milli Mücadeleyi desteklediği için şehit edilen Ertuğrul Livası Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Bilecik Müftüsü Mehmet Nuri Efendi de Ansiklopedi’de yer bulamayanlar arasında…
TBMM Hükümetlerinde Şeriye ve Evkaf Vekilliği görevini yürütenlerden Abdullah Azmi Torun, Musa Kazım Göksu ve Mustafa Fevzi Sarhan’a da Ansiklopedi’de yer verilememiş.
Buna karşılık Vatana İhanetleri tescilli Milli Mücadele’yi dinsizlikle suçlayan İngiliz Uşağı Dürrizade Abdulah, “Dürrizade Abdullah Beyefendi” başlığıyla ihanetleri kusur düzeyine indirgenerek verilmiştir. Mustafa Sabri’ye tam dört sayfa yer veren ansiklopedi ona tek eleştiriyi “Millî Mücadele hareketinin karşısında yer almakla isabetsiz bir yol izlemiştir.” cümlesiyle getirmiştir…
Atatürk Zağanos Paşa Camisinde ne zaman vaaz verdi.
Ansiklopedinin Mustafa Kemal Atatürk maddesinin Atatürk ve Din alt başlığında Atatürk’ün “Zağanos Paşa Camii’nde 7 Kasım 1923 tarihindeki hutbesinde” ifadesi yer alıyor. Oysa Atatürk’ün Balıkesir Zağanos Paşa Camiinde hutbe okuduğu tarih 7 Kasım 1923 değil, 7 Şubat 1923’tür…
Ne dersiniz, önemli övgüler alan, 25 yılda tamamlanan, büyük emek ve para sarf edilen bir ansiklopediye bu hatalar yakışmış mı?
Yanlışlar, benim bazı konuları incelerken tespit ettiklerim. Belki 30-40 maddeyi ayrıntılı inceledim. Kim bilir 15541 Maddede ne hatalar vardır..
Yapılan yanlışlar, tesadüfi hatalar zinciri mi? Yoksa bilinçli bir tercih mi?
Ne dersiniz…