Yazla kış arasında…
Kış gelmemiş tam ama yaz da bitmiş gibi. Bu yıl epeyce inatlaştı yaz kışla. Arada olan sonbahara oldu. Oldu mu olmadı mı bilemedi. Aralık kapıda! Ancak koca çınar bile şaşkın. Kimi yapraklar çoktan terk etti onu. Kimileri inatlaşıyor hâlâ yaz gibi birazı yeşil, birazı yarı yeşil. Kimileri eğmiş başını sonbahar olmuş ama hâlâ dalda nedense? Meydan mı okuyorlar yazgıya. Islandı şimdi dün bugün hepsi. Yağmurlar çıkınca sahneye soğuk ve ayaz da düşünce peşisıra inatlaşamaz artık koca çınar. Vedalaşır yapraklarıyla. İyice arınınca önceki mevsimin izlerinden bembeyaz karıyla kış düşer dallarına. Yangınını söndürür. Yıkar paklar arındırır. Dondurur belki yazdan kalıp inatlaşan duygularını.
Ve sonra bahara teslim eder.
Yeniden yeni olsun için.
Hayata duygulara…
En vaz geçilmezi sevdaya.
Belki aşka!
Belki yanından geçip giden dereye.
Belki de bıkmadan usanmadan hergün ger gece onu hiç yalnız bırakmayan güneşe.
Ne yazık.
Koca çınarın tercihini yine yalnız kendisi bilecek.
Bir kendisi bir de Allah’ı.
Yine doğacak kendinden.
Yine var olacak.
Ve yine tükenecek.
Ve koca çınar varlığı boyunca içini dışına hiiç dökmeyecek.
Şehrin en kalabalığında en deli fırtınaları yapayalnız göğüsleyecek.
Hem içindekileri hem dışındakileri.
Usulca
Sadece sessizlik,
Sadece nezaket,
Oysa ki beklediği,
Gönlü ve geçmişi
Kalabalık insanların…
Usulca geçmek,
Misafir olduğu hayatlardan…
Kırıp dökmeden, incitmeden.
Hoyrat dillere,
Hüküm koymuş bakışlara,
Tüm kırgınlığını,
Bir ‘ya sabır’la geçiştirerek…
Ve yine de,
Ve yeniden…
Rabbim “sana sığındım” diyerek…
Sana sığındım…
Canan Aslan