İnsan Hakları; kısaca Tüm insanların sahip olduğu temel hak ve özgürlüklere denir.
Diğer bir deyişle insan hakları; tüm insanların cinsiyet, ırk, renk, din, dil, yaş, tabiiyet, düşünce farkı, ulusal veya toplumsal köken, zenginlik gibi hiçbir ayrım gözetmeksizin yalnızca insan oluşlarından dolayı eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkına sahip olmasıdır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 10 Aralık 1948 Paris oturumunda İnsan Hakları Evrensel Bildirisini imzalamış ve bireylere tanınan hak ve özgürlükleri güvence altına almıştır.
İşte bildirinin imzalandığı 10 Aralık tarihi; Birleşmiş Milletler tarafından Dünya İnsan Hakları Günü olarak kabul edilmiş ve 1948’den beri kutlanmaya başlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti İnsan Hakları Evrensel Bildirisini 6 Nisan 1949 tarihinde kabul etmiş ve 27 Mayıs 1949’da da resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş
Ohh ne güzel tarif edilmiş ve kabul edilmiş ama gelgelelim uygulamaya:
Dünyada hiçbir ülkede; bu yasayı hakkıyla uygulamıyor ve hepsinin de bu konuda sicili bozuk.
Amerika’da siyahlara yapılan zulümler, Fransa’da göçmenlere yapılan karşıt uygulamalar, İsrail’de Filistinli zulmü bunların birer kanıtıdır.
Dünyada gün geçmiyor ki; dil, din, ırk ve mezhep ayrılığından dolayı zulme uğrayıp öldürülmemiş olsun. Özellikle Müslüman geçinen ülkelerde kadın cinayetleri, çocuk yaşta evlilik, cinsel taciz ve tecavüzler.
Bu sözde günlerde; tüm dünya ülkeleri mangalda kül bırakmaksızın eşitlik ve özgürlük naraları atarak sözüm ona; demokrat geçinirler.
Kimse kimseyi kandırmasın insanoğlunun ruhunda:
Bencillik,
Aç gözlülük,
Ötekileştirme,
Ayrımcılık olduğu sürece; Dünya İnsan Hakları Günü; üfürükten teyyare; selam söyle o yâre muhabbetinden öteye gidemez.
Sevgi ve Saygılarıma.