1.
Uzak yollardan turnalar geldi haberleri hüzünden yana
Yorgunluklarını dinlendirdiler gönlümün duldasında
Ses verdi ötelerden ötüşlerine muştularını yükleyen kuşlar
Dağların ardından gülümsedi yaz çiçeklerine şafak
Şimdi öksüz kaldı vuslatına hayâller kurduğum sevinç
Sen gelmedin benim yangınım büyüdü kurak bozkırımda
Yasak bir busenin özlemiyle hüznün alacası düştü gözlerime
Yalnızlığıma sığındım efsunlu sözlerini koynuma koyup
Hasretin eskitirken sığınılmış kucağında tedirgin tahammülümü
Dillerde dolaştı uzun bekleyişimin hüzzamdan faslı
Sen gelmedin ardın sıra sürükleyip saman yolunu
Yağmurlar geldi toprağın üstüne bahçelerde cümbüş başladı
İnce bir gülüşün için ezberledim bütün sevda şiirlerini
Efsanemizi okusun diye ipek kanatlı meleklere verdim belleğimi
Suskunluğumun tanımı bil kanadı kırık bir güvecinin çırpınışını
Sen gelmedin umutlandırdığın baharda kar yağdı gönül evime
2.
Geceleyin ayın gülümsemesi senin gözlerinden bir hatıraydı
Gözlerindi kara sevdama merhamet ve bağışını cömertçe sunan
Ben meczup bir müptela oldum suretim girince gözlerine
Şimdi geçmişimden bozlaklar okuyor suyu titreten rüzgâr
Senden mahrum ve sana mahkûm oluşumun farkında mısın?
Oysa ben mûkim bir konuk olmak isterdim kirpiğine asılı
Güller açardı güzelliğine gamze getirirdi gecikmiş gençliğim
İstanbul gurbetinde böyle mi unutulur yankısı uğuldayan sırlar
Bin yıl beklerim seni Eyyübi sabırları sarıp yarama
Yine de yetmezse ömrüm geldiğini görmeye ve baharını yaşamaya
Benim yerine beklesin diye o büyük kavuşmanın vaktini
Kendime vekil kılıp vasiyet ederim ulu çınarın taze sürgünlerini
3.
İşte ıssız bir ardıcın gölgesinde çoğalıyor kederim
Yaban gülleri teselli arıyor hüznüme derin koyaklarda
Yüreğim kıyılıyor bir bozlağın hıçkıran ezgisinde
Seni her hatırlayışım artırıyor içimdeki sızıyı
Geç kalan ben miyim bu aşkın ilhamını almaya
Savrulan saçlarınla seher yeli söylesin sakladığın son sözü
Gülistan içinde gül-i rânâsın güzellik getirirsin gülüşünle
Esaret ülkesinden bir yorgun can kanatlanır duyunca adını
Sana bağlanmak hürriyettir ışığına koşarken soluk pembe bir zamanda
4.
Sen olmayınca hüzün doluyor bozkıra ve ağıt oluyor her söz
Türküler çiçeklerini döküyor sararıyor geçmiş ve gelecek zaman
Marazi bir azabın ümit nakışlı yoksulluğunda esir alınıyor hayâllerim
Karanlığın uğrusu çöküyor üstüme sen olmayınca
Niçin hüzünler durağıdır bozkır sevdalarının yanılmış akibeti
Ve armağanı niçin bir alevin buğusudur gelip içime oturan
Sana söylemiştim bozkır gecelerinin aşikâr ayazların yurdu olduğunu
Ve gönüllere ayrılıkları getirdiğini estikçe kara yelin
Ezgileniyorsa kulağında bir gurbetin türküsü benden bil
Gülkurusu bir akşam vakti özlemimdir sana mahzunluğumdan
Yağmur çiseliyorsa İstanbul’un üstüne hıçkırıklara boğulmuş
Benden bil martıların telaşını ve denizde yansıyan saçlarındaki buseyi
5.
Aydınlık gülüşünle mühürlenir kalbim uzun geceden sonra
Sen gelirsen sen
İçimdeki ırmak coşar güller açar bozkırımda
Sen gelirsen sen
Rüzgârın dilinde bir türkü olur adın yıldızlar uyanır
Sen gelirsen sen
Işığını pervanelerden önce ben koşarım
Sen gelirsen sen
Özgür kanatlarıyla bir kuş uçar sevincime
Sen gelirsen sen
6.
Günlerce düşler kuruyorum gurbetten gelişine
Ayrılık köşesindeki kökümden büyütüyorum dallarını
Dalların içimde çiçekleniyor sen elimden tutunca
Yeni sesler doğuyor harfler çoğalıyor seni anlatmaya
Duygularım göğün yedi katında şiirler okuyor gözlerine
Çünkü gözlerindir bana bağışını cömertçe sunan