Zaralı Halil
Ben Zaralı Hali’im,
Bir Sivas kilimiyim renk renk.
Desen desen, tel tel türkü dokurum.
Gün doğmadan şavkı düşer ovalara güneşin.
Boyalı konaklara değer sonra ılık ılık.
“Havayı da deli gönül havayı” diye bir türkü tuttururum.
Sonra yaylalara çıkarım bir Türkmen Kızı2nın ardından.
Yayla garibime gider.
“Ben böyle yaylaya yayla mı derim?
Başı bölük bölük kar olmayınca.”
Akşam olur gölge düşer kıyıya bir bir.
“Karanlığın bastı mı?” diye sorarım karlı dağlara.
Bir bulut kaynar Sivas elinden türkü kokulu.
Ben Zara’lı Halil’im
Bizi Söyler’im sevda sevda.
…
Dağlar Siz Ne Dağlarsız.
Gönül bir ulu dağdır, “ha” deyince eğilmez.
Bazen bir gülün dikenidir bizi yaralayan.
Bazen bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölümdür vuran.
Zamanlar yanık kokar.
Bir sevda yangınının isidir kalan.
Can telimiz sızlar durur.
Al al olur yüreğimiz.
Pençe vurulan sarı tel sızlar durur.
Sabır düğümleriz gecelerimize.
Aslında Aşık Veysel bizi anlatmıştır.
“Güzelliğin on par ermez,
Şu bendeki aşk olmasa.”
Biliriz ki;
Koyun kuzuyla, kalem yazıyla, aşık sazıyla, o benimle güzeldir.
O varsın bilmesin…
…
Bir Türkü Ki
Türküler her yanımıza sinmiştir bizim.
Toprağımız türkü kokar, dağımız türkü kokar.
Kuşlarımız türkü türkü kanat vurur.
Biz türkülerimizle omuz omuza veririz.
Nice zorlar kolay olur sonra.
Karanlığımızı türküler aydınlatır.
İçimizi türküler renklendirir.
Su nasıl suya giderse türküler de bizden bize gelir.
Suyun aktığı yerde yakılır türküler.
Sular durursa ölür, türküler de söylenmezse…
Türküler can suyumuzdur bizim.