“Devlet” kuruluşlu bir geçmişten geldiğimiz için, başka siyâsî kuruluşları da dilimize, dikkat etmeden ‘devlet’ diye aktarmışız: aynen ‘nation’ kelimesini, ‘millet’ diye aktardığımız gibi. (Avrupa’lı emperyalıistler, 19. Yüzyıla kadar -öyle bir kavram olmadığı için- sözlüklerde bulunmayan nation dediklerini, Alman ve İtalyan birliğini kurmak ve Osmanlı’yı parçalamak için kullandılar. Bin yıldır İslâmla yoğrulageldiğimiz için, aslında ‘din’, ‘inanç’ kavramını karşılayan ‘millet’ kelimesini kullanarak bu yeni icad edilmiş kavramı karşıladık. Daha sonra da, ‘nation’ karşılığı olarak, Türkçe zannettiğimiz ‘ulus’ kelimesini kullandık.)
Biz ‘mezhep’ diyoruz ama, kendileri ‘din’ diye kabul ederler: Katoliklerle Protestanlar, 1618 den 1648 e kadar, 30 yıl boyunca, birbirlerini yok etmek için ölesiye savaştılar. İki taraftan hiçbiri ötekini YOK EDEMEYİNCE, ‘her prens, kral, -her ne ünvanı taşıyorsa- kendi dînini seçsin’ diye anlaştılar. Tabiî, onlara tâbi olanlar da onların dîninde oldu. Bu, tarihe ‘30 yıl savaşları’ diye geçen boğuşma sonunda Westfalia andlaşması ortaya çıktı. O tarihe kadar yönetimde Kilise etkiliydi. Kilise, Câmi karşılığı değildir; çok farklıdır. Aslında, İslâm’ın Son Safhası’ından bir önceki merhalesine takılıp kalmış olan, İslâm’ın Hz. İsa zamanındaki şekline saplanıp ona ‘hristiyanlık’ demiş olan Avrupalı, Hz. İsa’yı bizim gibi, ‘Peygamber’ olarak değil, hâşâ, ‘Allah’ın Oğlu’ olarak kabul eder, öyle inanır. Papa da Allah’ın Oğlu’nun vekili olduğu için, dedikleri, ilâhî kanun olur.
Westfalia andlaşmasıyla, Kilise’nin yerini Parlamento aldı.
Artık kanunları Parlamento çıkarmağa başladı.
Parlamento’nun 3 erki vardır:
Legislation /teşrî‘/YASAMA
Jurisdiction/kazâ/YARGI
Excetion/İcrâ/YÜRÜTME
Avrupa’da Parlamento’su olan kuruluşlar, State, Staat, Etat, Kiingdom gibi isimlerle anıldılar.
Devlet’te ise sâdece 2 erk vardır:
YARGI ve YÜRÜTME.
legislation/teşri/Yasama yoktur: teşrî; ‘Şerîat koyma’ demektir, Devlet Şerîat KOYMAZ, ŞERÎATI uygular, Devlet, Şerîatı uygulamanın, hayâta geçirmenin âletidir. Şeriat, Müslümanların inancına göre, Allah’ın vahyettiği ilâhî hükümlerdir. Bunun içindir ki, 1839 ve 1856 sarsıntılarıyla asliyetini kaybetmeden önceki Osmanlı İdâresi, mühim kurumları, işleri için hümâyûn sıfatını kullanmıştır. Hümâ, yumurtası havada çatlayıp hep gökte yaşadığı, yere konmadığı kabul edilen efsânevî kuştur.
Hümâyûn, ‘göğe âid, semâvî’ anlamında kullanılmıştır:
Osmanlı hükûmeti: Dîvân-ı Hümâyûn’dur.
Osmanlı Merkez Ordusu, ‘Ordu-yu Osmânî DEĞİL, Ordu-yu Hümâyûn’dur (Semâvî Ordu: Gökten gelen buyrukları Yeryüzüne hâkim kılan ordu).
Osmanlı Donanması, Donanma-yı Hümâyûn’dur.
Halîfe-Sultân’ın mührü : Mühr-ü Hümâyûn’dur…
Bakmayın siz, İslâm’la ilgili hemen her şeyi tahrîf eden, çarpıtan oryantalistlerin ‘kanunnâmeler lâik kanunlardır’ saçmalıklarına.
Kanunnâmeler, Şerîatın nerelerde, hangi şartlar altında nasıl uygulanacağını gösteren yönetmelikler olarak anlaşılmalıdır; İslâm Devleti’nde, Şerîat’a aykırı kanun olabilir mi? İslâm’la ilgili konularda, oryantalistleri ciddîye alanlara ne demeli, bilmiyorum. (İngiltere’de, Cambridge Üniversitesi’nde, Faculty of Oriental Studies’de 3 yıl Türkçe öğretirken oryantalistlertin NASIL yetiştirildiklerini yakından gördüğüm için bu kadar kesin ifâde kullanıyorum.)
Devlet kelimesi ise, Türklüğün malıdır. Daha önceki Müslüman Arap siyâsî kuruluşları için ‘çağ’, ‘devir’ anlamına ‘ahd kelimesi kullanılmıştır:
El ‘Ahdul Umewî (Emevî/Umeyye oğulları Çağı)
El ‘Ahdul ‘Abbâsî (Abbâsiler Devri).
Onun için, Avrupa’lı sosyo-politik kuruluşlar da kendi aslî, orijinal isimleri ile anılmalıdır. Nitekim, resmî adı United Kingdom olan İngiltere’den, doğru olarak, ‘Birleşik Krallık’ diye söz ediliyor.
United States of America : Amerika Birleşik Steytleri’dir, niye devlet olsun ki?
Fransa Kralı, ‘L’etat c’est moi’ diyordu (etat benim) Bunu, ‘devlet benim’ diye çevirdiler; yanlış tabiî.
Osmanlı Devleti’nin adı: Devlet-i ‘Aliyye-i Osmâniyye (Pek Yüce Osmanlı Devleti) dir.
Âliye: yüksek, yüce demektir. ‘Aliyye ise, abartma da ifâde eden fa‘iyl kalıbındadır. İsimde, muhteşem bir tevâzu vardır. Normal olarak:
‘Devlet-i Osmâniyye’ denilip, sıfatı belirtilmeliydi:
Devlet-i Osmâniyye-i ‘Aliyye.
Ama, Osmanlı, asla öyle demedi. Osmanlı’ya göre, Dünyâda bir tek Devlet (Şerîatı uygulayan siyâsî oluş) vardı, bu devlet, ‘pek yüce’ idi; çoğu zaman öyle kullandı:
Devlet-i ‘Aliyye.
Eh, bu devleti de Osman kurmuştu, onunla ilgiliydi, bunu belirtmek için de Osmanı, sona ekledi ve oldu:
Devlet-i ‘Aliyye-i Osmaniyye.
***
Batı’daki sosyo-politik kuruluşların da, kendi isimleriyle, State, Staat, Etat, Kingdom diye anılmaları uygundur. Nitekim kendileri böyle yapıyorlar :
United States of America (U.S.A.), United Kingdom (İngiltere:England, Scotland, Wales, Northern Ireland Birleşik Krallığı). Onlar, kendileri için doğrusunu kullanıyorlar da, Devlet kelimesinin biz Türklere has, ‘Allah’ın Buyruklarını Yeryüzünde Hâkim Kılmakla Görevli Kuruluş’ demek olduğunu BİLMEYEN diplomalı câhillerimiz (100 şiddetindeki Tanzîmât depreminden sonra, bu depremi halâ ‘ileri hamle’, ‘yenilik başlangıcı’ diye okuyanın normal davranışıdır) o yabancı kuruluşları da ‘devlet’ kelimesiyle Türkçeye aktardıkları için, BU YANLIŞ KULLANIŞ sürüp gitmektedir.
‘Gerçek Aydın’, hiç olmazsa bunun farkında olmalıdır.
29 Ocak 2021