Yunus Emre, Türk milletinin, etnik olguyu aşmasında ve insanlık âlemine ulaşmasında, en etkili ortak isimdir. Onun şiirini söylediği dil ve bu dille yaratılan edebi kültür, Türk milletinin, “medeniyet kurucu millet” olma dinamiğinin en önemli birkaç unsurundan biridir. Şayet, Türk milletinin Yunus Emre şiirleri gibi bir ortak metni olmasaydı, ne Fatih Sultan Mehmet olurdu, ne Süleymaniye, ne Fuzuli ve ne de Itri…
Namık Açıkgöz
13.
Bozkırda tez geçer vakti alca güllerin
Bu yüzden yeşil özlemlerin adıdır
Gündüzü kavruktur yazda kışta
Gecesi katran karası bir çaresizlik kâbusudur
Efsunludur birbirine yoldaş şu ulu dağlar
Şimdi bozlak okunmalıdır boz toprağın üstüne
Destan çağlarının yâdıyla
Bağırlara lök gibi oturup duran sancılara inat
Sesimi sesine kat dervişim derman aradığımda
Bana da öğret derdin derman olduğunu zahmetlere
14.
Bin ümidin türküsüyle cennet kapılarına yakın durdunuz
Fışkırdınız çorak toprağın rahminden bereket olup
Ulu çağrıyı duyup toplaştınız
Çoban ateşleri yaktınız Oğuz’un nesli için
Metruk beldeler aydınlandı ışık ışık
Tan ağartısı düşmeden bozkırın üstüne
Yürüdünüz bahşedilen yeni yurtlara
Haramiler kesse de yolunuzu
Ve sevgi sözleri çoğaldıkça lügatında
Birbirine kavuştu yedi denizin suyu dervişim
15.
Bana gizliydi mehtabın ışığı bu gece
Zira ben yanlış bir kılavuzun ardına düşmüştüm
Uslanmam gerekiyordu bütün pişmanlığımla
Affa layık değil miyim yoksa dervişim kapındayken
Ve dağlardan kopup gelen bir çığsa nedametim
Sen yüzüme bak çiçekler açsın yüreğimin ortasında
Kayıp kimliğimi geri getirsin rüzgâr eski baharlardan
Sonra nasıl duyururum içimde dizginlediğim ırmağın sesini
Sözündeki iksir tesellisi olsun kanayan yaralarımın
Bir delice fırtına savurmadan beni sevdanın uzağına