Falih Rıfkı Atay
Pozitif yayınları
Basım yılı: 2013
Baskı: 3
Sayfa sayısı: 191
Hazırlayan: Mehmet MEMİŞ, (E) Öğretmen
Falih Rıfkı Atay’ın çok anlaşılır, duru bir Türkçeyle yazdığı anı kitabı Zeytindağı edebiyatımızda ayrı bir öneme sahiptir.. Falih Rıfkı Atay yedeksubay askerliğini Birinci Dünya Savaşı yıllarında Suriye Cephesi’nde Cemal Paşa’nın özel katibi olarak yapmıştır. Tüm savaş boyunca Cemal Paşa’nın yanında bulunmuş, Suriye ve Filistin’deki savaş anılarını Ateş ve Güneş(1918)’de yazmış, anıları okuyan Cemal Paşa yayınlanmasına itiraz ettiği halde yayınlamıştır.
Savaşın son yılını Bahriye Nazırı olan Cemal Paşa’nın özel kalem müdürü olarak geçiren Atay’ın Zeytindağı kitabı yer yer bir Cemal Paşa tanıklığı kitabıdır. Falih Rıfkı Atay, bunun nedenini, kitaba yazdığı önsözde, şu sözlerle açıklar: “… Zeytindağı’nda Cemal Paşa’dan çok bahsedişim, başka türlü yazmaya imkan olmamaktandır...”
Zeytindağı’nı şöyle anlatır Falih Rıfkı Atay: “ Zeytindağı’nın tepesindeyim. Lut denizine ve Gerek dağlarına bakıyordum. Daha ötede, Kızıldenizin bütün sol kıyısı, Hicaz ve Yemen var; başımı çevirdiğimde zaman Kamame’nin kubbesi gözüme çarpıyor: Burası Filistin’dir. Daha aşağıda Lübnan var; Suriye var; bir yandan Süveyş Kanalı’na, öbür yandan Basra Körfezi’ne kadar çöller, şehirler ve hepsinin üstünde bizim bayrağımız!..”
Peki sonra! Sonrasını, “Falih Rıfkı Atay Zeytindağı’nın ‘Allaha ısmarladık’ bölümünde; “... Artık yalnız Anadolu’yu ve İstanbul’u düşünüyorduk. İmparatorluğa, onun bütün rüyalarına ve hayallerine, Allaha ısmarladık! “ diye yazacaktır.
Artık dönüş yolundadırlar, Cemal Paşa trenle dönerken F.R.Atay’a “… Eğer kalırsam, bütün emelim Anadolu’da çalışmaktır” der. Falih Rıfkı Atay bu söz üzerine anılarında şu satırları yazacaktır: “… Eğer kalırsa, eğer bırakılırsa… Anadolu hepimize hınç, şüphe ve güvensizlikle bakıyor. Yüz binlerce çocuğunu memesinden sökerek götürdüğümüz bu anaya, şimdi kendimizi ve pişmanlığımızı getiriyoruz.
Kitapla ilgili bazı yazarların değerlendirmeleri arka kapakta yazılmıştr:
Zeytindağı, insanın kanını donduran tarihi bir süreci, “bir imparatorluğun çöküşünü” o zamana göre en duru Türkçeyle karşımıza getiriyor. Kitapta Mehmetçiğin Yemen’de, Aden’de, Kanal’da, Gazze’de, Arap Çölleri’nde nasıl kırıldığını yenilgiden sonra bir vagon dolusu “mecidiye altınını, bile nasıl bıraktığımızı hayretler içersinde okuyacaksınız.
Cemal paşa’nın emir subayı olarak, o günlerde en yakınında olan Falih Rıfkı, Zeytindağı kitabıyla tarihimize bir ibret belgesi bırakırken, her biri bir destan olabilecek, askerlerin günlükleri ve adeta kumar masasında kaybedilen Ahmetlerin, Mehmetlerin hikayeleri tüylerinizi ürpertecek.
Behçet Kemal Çağlar
“…Falih Rıfkı’nın son eseri Zeytindağı, Cumhuriyet devri edebiyatının en büyük hadiselerinden birini teşkil etti. Falih Rıfkı’nın bize hatırlattığı devir, Türk milletinin geçirdiği ve geçirebileceği felaket devirlerinin en facialısı, en dehşetlisi ve ruha en çok bezginlik verenidir. Eğer, muharririn keskin ve yüksek zekası bu devir üstüne berrak bir aydınlık gibi aksetmemiş olsaydı, biz ona doğru başımızı çevirip tekrar bakmak arzu ve cesaretini kendimizde bulamıyacaktık.”
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
“…Zeytindağı’nı seve seve okudum. Zaten başladıktan sonra bırakmak kabil değil. Bence bu yeni kitabında Falih Rıfkı’nın üslubu, öbür kitaplarından daha göz kamaştırıcıdır ve zannedersem en güzel haline vasıl olmuştur. Zeytindağı, bugünkü Türkçe ile ne kadar kuvvetli anlatım yapılabileceğine sağlam bir delildir.”
Nurullah Ataç
Kanal Harekâtı’na katılan bir askerin not defterinden;
“… Çölde yol almak zordur. Nişan koyduğunuz tepe birkaç saat sonra yerini değiştirir. Çöldeki meçhul suların yerini sadece urban (bedevi) bilir. Hiç kimseye haber vermez. Çölün en büyük sırrı bir damla su ve bir avuç gölgedir… Kıtalarımız Kanal’a kadar katı peksimetleri yediler. Sıcak yemek görmediler. Ölü bir devenin başını kesip kaynattılar. Kanal suyu göründü, deve kellesini döküp yola devam ettiler. Yüzme bilmeyen 15 bin kişi tulumlarla kanala atladı. Öbür kenardan İngiliz esiri olarak çıktılar…”