Muğla’nın Milas ilçesindeki Euromos Antik Kenti’nde bulunan Zeus Tapınağı’nın ayağa kaldırılması için başlatılan çalışmalar titizlikle sürdürülüyor. Euromos’un Karya’nın önemli kentlerinden olduğunu anlatan kazı heyet başkanı Kızıl, Zeus Tapınağı ile ilgili önemli projeleri hayata geçirmeyi düşündüklerini bildirdi.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Euromos Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Doç. Dr. Abuzer Kızıl, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2011’de başladıkları kazı çalışmalarıyla eserleri yüzeyde görünür hale getirdiklerini, amaçlarının tarihi kalıntıları gün ışığına çıkarmak olduğunu söyledi.
Antik kentte son yıllarda temizlik, sondaj, jeofizik, harita, menfez ve kazı çalışmalarının tapınak, agora, tiyatro, hamam ile surlarda yürütüldüğüne değinen Kızıl, Euromos’un konumu itibarıyla “Anadolu’nun en şanslı antik kentleri arasında yer aldığını” dile getirdi.
Euromos’un Karya’nın önemli kentlerinden olduğunu anlatan Kızıl, Zeus Tapınağı ile ilgili önemli projeleri hayata geçirmeyi düşündüklerini bildirdi.
Kaynak Yeniçağ: Zeus Tapınağı’nda çalışmalar devam ediyor
***
Ne güzel! Değil mi?
Eski Yunan mitolojisindeki ilâhların Başkanı olan ZEUS Hazretleri adına 2500 yıldan daha önce yapılmış bir tapınak, orijinal parçaları toplanarak, büyük gayretlerle ve masraflarla yeniden ortaya çıkarılacak.
Peki… bizim Yunanistan’daki, hattâ Osmanlı hâkimiyetinde 500 yıl kalan Sırbistan’daki, Bulgaristan’daki, kısacası Osmanlı Avrupa’sındaki binlerce DEĞİL, ONBİNLERCE medrese, hamam, dükkân, câmi, han, bedesten, tekke ve… sökülüp yok edilen mezarlıklarımızdan NE HABER?
O eserler, 2500 yıl değil, 250 yıl öncesinde, -üstelik- ayaktaydı, duruyordu!
Bir yerin kime âid olduğunu belirlemek için, Uluslararası Hukuk’ta, orada yaşamakta olanlara DEĞİL, oranın târih bakımından KİME ÂİD OLDUĞUNA bakıldığına göre?
Arkeolojik kazıların birçoğu vâsıtasıyla TÜRKİYE’NİN ALTI OYULUYOR MU? OYULMUYOR MU?
Anadolu’nun tapusu Yunan’a çıkarılıyor mu? Çıkarılmıyor mu?
Ne dersiniz? … Efendim?
***
Bu konuda, Arslan Tekin Bey’in çıkardığı haftalık Türkhaber gazetesi’nde başlayarak, çeşitli zamanlarda ve yayın organlarında Turizm Zokası başlığı altında çevremi uyandırmağa çalıştım.
Çocuk kandırır gibi, “turist gelecek” aldatmacasıyla, üç kuruşluk gelir etme karşılığında, bize, Türk arkeologlara, bu işi yaptırıyorlar, yabancı arkeolog gelip de bu işe girişirse, olay, “daha bir itibarlı” hâle geliyor. Tam ‘sömürge aydını’ yaklaşımı!
İyi hatırlıyorum: 1960 lı yıllarda Türkiye’de 60 küsûr arkeoloji kazısı yapılıyordu, bunlardan yalnızca 2 tanesi, bizim eserlerimizle ilgili idi. Çünkü, ‘üniversitelerimiz’de arkeoloji öğretimi öyle bir yörüngeye oturtulmuştur ki, arkeoloji öğrenimi gören Türk öğrenci, kendiliğinden eski Yunan ve Roma eserlerini araştırmağa yöneliyordu. Millî şuûr’dan nasîbi olanlar ancak, kendi eserlerimizi araştırmağa yöneliyorlardı. Burada, o yıllarda Ahlat’taki Selçuklu Mezarları ve Mezar Taşları üzerinde çalışan (o zaman Dr) Prof. Halûk KARAMAĞARALI Bey’i rahmetle anmamız gerekiyor. Kızı Doç. Dr. (Profesör olmuş olabilir) Nakış Hanım da hayrul halef olarak onun yolunu devam ettiriyor.
O yıllarda, Fransız yetkililer, arkeolog Prof. Dr. Ekrem Akurgal’a Legion d’honour nişanı vermişlerdi! Kendi kültür köklerine hizmet ettiği için tabiî! Halûk Bey’e verecek değillerdi ya! Hoş, o da onların nişanını kabul eder miydi, ayrı konu.
Kısacası, bu, ‘sömürge aydını zihniyetiyle iş görme’ etkinliği, o yıllarda islim tutmağa başlamıştı, günümüzde, bütün hızıyla devam ediyor.
***
İznik’e gidiyorsunuz, Nilüfer Hâtûn İmâretinin içi ve avlusu putperest Roma lahidleri ile dolu, son yıllarda birkaç İznik çini parçası da koymuşlar. ‘Bizim’ yapıya, ‘kabuk’, ‘mahfaza’ görevi verilmiş.
Kültür İstilâsı, böyle bir felâkettir.
Afyon’nun Emirdağı İlçesine yakın Hisarköy, 395 yılında ikiye ayrılıp Batı bölümü 476 da yıkılmış olan Roma İmparatorluğu’nun, Anadolu’daki en mühim şehri olan Amoryum’un harâbeleri üzerinde kurulmuştur. (Dikkat edelim: Roma İmparatorluğu: Bizans DEĞİL! Bizans, Hz. İsa zamanından önce, İstanbul’un bir bölgesinin adı: Avrupa’lılarca, israrla, inatla Bizans deniyor {bu konuda ilmi(!) akademik, periyodik dergiler bu başlıkla neşrediliyor}) Batılılar her yıl gelip orada kazı yaptılar, iki kilisenin duvarlarının bir kısmını ortaya çıkardılar.
Buluntular, ihtimamla muhafaza edilmektedir. Köylülerin anlattığına göre, Avrupa’lılar, o kazıdan çıkan taşlara âdetâ yalayacak derecede saygılı davranıyorlarmış.
ANLAYANA SİNEK SESİ SAZ!
Ha, şunu da hatırlatmadan geçmek olmaz: Hisarköy sit alanıdır, orada kalan gençler (nüfusun çoğu şehre göçmüştür) askere gider, belki Yunan sınırında nöbet tutar, deniz sınıfında görevli ise, kışkırtılıp duran Yunan’la çatışmaya girmek durumundadır, AMA, KÖYÜNDEKİ o TAŞLAR, O ASKERDEN DAHA DEĞERLİdir. Öyle mi? Değil Mİ?
Ha, ZEUS ve diğer ilâh olduğu ileri sürülen isimler, zâten, adından belli: mit (uydurma, masal) konusu: mitoloji.
Bu ülkedeki Türkler de -ibâdette ihmâli olanlar da dâhil- Müslümandır: Lâ İlâhe: ASLA ilâh YOKTUR illâ Allah (ancak, sâdece Allah vardır) der.
Onlardan toplanan vergilerle ayakta tutulan üniversitelerde, arkeoloji böyle okutulur ve böyle sonuç ortaya çıkar: bunun adı da ‘ilericilik, çağdaşlık’ olur. Öyle ya: Avrupa’lılar, Batılı’lar BEĞENECEKLERDİR! Batı’lı olmak, ‘çağdaş olmak’ kolay mı?
İkiyüz yıldır içinde yaşadığımız, çoğumuzun artık farkına bile varmayıp kanıksadığı, tabiî bir durum imiş gibi algıladığı kültür istilâsı olgumuz gereği gibi anlaşılmadığı müddetçe, kafa karışıklığı sürer, gider.
17 Mart 2021
*****