1960 yılında Azerbaycan’da doğdu. Bakü Petrol ve Kimya Teknik Okulu’ndan mezun oldu. Azersu’da enerji mühendisi olarak çalışmaktadır. Şiirleri ülkenin saygın gazete ve dergilerinde yayınlanmaktadır. Azerbaycan neşriyatında Yurt edebi-bedii dergisinin üyesi ve özel muhabiridir. Dört şiir kitabı çıkmıştır: Ogurlanmış Arzular, Hasretimin Kökü, Ben Böyle Muhabbet İstememiştim,Bir Avuç Toprağım…
Nazım Kocamanlı, şiir macerasını şöyle anlatıyor: ‘’Hayat bir rüyadır, gerçekten tatlı bir rüyadır. Yıllar geçtikçe, hayatın yıldırım hızında nasıl sıkıştığını, hiçbir şeyde hissetmedim. Geriye dönüp baktığımda, yanlış yılları kınadım. Sonuçta, neden seni tatmin etmedim, hayatın tadını kalp kırıcı bir şekilde bozmadım, beni terk etmek için çok özverili bir şekilde uğraştın. Sanki her şey yolunda gidiyor, sanki dün gözlerimin önünde. Kırılgan çocukluk yıllarım, acı tatlı okul ve öğrencilik yıllarım tam anlamıyla dündü. Kulaklarımda hala kendi düğünümün sesleri var. Yürüyüş sonbahar gecesiydi. Kırılgan, sıcak bir sonbahar yağmuru vardı. Kalbim doğanın güzelliğinden uzanıyordu. Yaşamak, yaşamak, sevmek ne kadar güzeldi. Romantik bir kırsal manzara vardı, yağmurlu hava olduğu için ışıkları da kapattılar. Bir lamba ışığında yanıp sönen karanlık bir köy gecesi, ruhumu sevgiyle deldi. Tanrı tarafından bana verilen bu ilk güzellikten tarif edilemez bir zevk aldım. Bu kitap benim 5. kitabım yaratıcı bir şekilde. Yani, bu böyle bir zirvedir, şimdi kendinizi hayal etmenin tam zamanı. Belki de bu kitabın seninle son buluşmam olacağını söyleyemem, Yani eğer Tanrı’nın bana verdiği hayatın payı olsaydı, bir fırsat bulduktan sonra tekrar buluşmaya geleceğim. Bu 60 yıllık yaşam yolculuğunda “ne buldum, ne kaybettim” sorusunu cevaplamanın zamanı geldi. Çocukluk yıllarım çok zor geçti. Büyük, fakir bir aileden (on çocuk) bir çocuktum. Çocuklar arasındaki yaş farkı nedeniyle onuncu çocuktum. Babam bir yetim olduğu için, büyükannem çocukları babam için bir dayanak noktası olarak çok severdi. Hayatı anladığım günden beri, dünyanın güzelliğini hissettim, şiir, sanat için büyük bir hayranlığım vardı. Hele lisedeyken sıkıldım çünkü edebiyat hayranıydım.
Yazdığım şiirler, kendimden bağımsız olarak, babam bir akrabaya gururla gösterirdi. Okuma tutkum çok güçlüydü. Şiiri yüksek sesle dinlerken hikayeleri ve şiirleri sevgiyle hatırlama yeteneğim şaşırtıcıydı. Çizgim de güzeldi. Çocuklar eğlenirken, futbol oynarken, kitap okuyordum.. Kuzu otlatmak için yürürken, göksel çimlerin üzerinde uzanıp bir kitap okudum. Şiiri o kadar çok sevdim ki, kelimenin tam anlamıyla hayatımın anlamı buydu. Makalelerimi sık sık ” Öncü ” gazetesi ve ” Azerbaycan ” dergisine gönderdim. Agsu’nun “Birlik” gazetesinde şiirsel bir birlik vardı. Bu derneğin aktif üyelerinden biriydim. Dernek Başkanı Kamullah Murshud, “Birlik” gazetesinde şiirlerimi yayınlamak için şartlar yarattı. Editörlerden gelen mektupları özel bir özenle topladım ve sakladım. Neredeyse her hafta mektuplar aldım. Mektuplar çoğunlukla Dilman Kırsal Lisesi adına geldi. Öncü kadro lideri her zaman okuduğum sınıfa girdi ve büyük bir gururla bana Huyshan öğretmeninden mektuplar verdi. Okul duvar gazetesinin editörüydüm. İyi bir çizim resepsiyonum vardı, her zaman sanat temaları için stengazette bir fotoğraf standım vardı. Yerli köyümüzde ve komşu köylerde herkes beni bir şair olarak biliyordu. Kırsal amatör kulübün ana üyelerinden biriydim, konserlerde şiir okudum.
Yüksek maaş nedeniyle Sardarov adında bir makine fabrikasında işe alındı. Orada çalışırken, Bakü Petrol Teknik Okulu’nun akşam bölümüne girdim ve başarıyla mezun oldum. Aynı zamanda mektuba ayak uydurdum. Periyodik olarak yeni şiirlerimle periyodik olarak bastım. Bazen Bahtiyar Vahabzade’nin tavsiyesi üzerine Şiir Derneği’ne giderdim.’’
ŞİİR ÖRNEKLERİ
BURASI ŞEHRİN ŞEHRİ
Yine bu şehirde yüzler, taze hayallerle kör hatıralar.
Yüksek gökdelen göz göze gelir.
Utançtan beş kat ölüyor
Sokaklar temiz, vugar bükülmez,
İşçi kardeşimin cebi gibi.
Daha ucuz araba benim gözümde değil,
Bakanın çocuğunun cipleri gibi.
Taze bulvar boyunca eski deniz,
Kıyı bahçesini öfkeyle parçalıyor.
Dalgalar denizde tek başına çocuktur,
Ayaklarını plaja uzat.
Bayrak Meydanı uzaktan yapıyor,
Gururu ezilen bayrak dalgalanıyor.
Yeniden yapılandırılmış savaş alanı,
Bayrakla birlikte destek dalgalanıyor.
Icheri şehrinin eski evleri,
Yeni turistleri yeniler.
Koynunda kaç sır sakladı,
Kalbini açar ve kalbini masum kılar.
İç şehrin dar girişi ile,
El açıp yalvaran bir kız.
Güzel gülüşüyle ne kadar şanslı
Unifice heykeline sarılan kız.
Bakü ‘ yü çocuğuna benzetti,
Hazar değirmeni suratına tokat attı.
Geceleri süslü kız kalesine,
Yangın kulesi halk tarafından kör edildi.
Ben de bu şehirle yüzleştim,
Ne yapayım başka bir şehrim yok.
Ne rahatlık buldum, ne dinlenmek,
Rahat bir geceyim, sabahım bile değil.
Kapa çeneni, daha fazla konuşma, ne oldu,
Güzel günlerimiz zamana kaldı.
Yaz bitti, kış çok uzattı,
Mürgülü duygular yamana qaldı.
Kötü bir insan görünce et dökersin,
İyi insanlar tek başına bir iğne bulabilir,
Kapandı kapılar yüzüme tek başıma,
Umut köprüde kaldı.
Gerçekte bir günah doğdu,
Dolanlar boşaldı, boşalan doldu,
Çakallar makam sahibi oldu,
Aslanın umudu sislerde kaldı.
Uzaylılar şöhreti çok ucuza yakaladı
Doğru söyleyince muhabbeti kapattılar,
Bu dünyanın acısı muhteşem,
Dünyadan adalet uman kaldı,
ŞİİRİ YAZ
Bir şiir yazalım öyle yazalım
Gönül açılsın, göz baksın,
Çiçek çiçeği arasında
Güzel bir ev gibi görünsün.
Haydi bir şiir yazalım!
Neşe denizkızları
Tek başına koltuk,
Dolansın evin başına
pervana gibi.
Kafiyeyi böyle ayarlayalım
Doğru olsun, güzel olsun,
Şiir evinin sütü
Sağlam olsun özel olsun
Haydi bir şiir yazalım!
Mısırlılara dokunalım
bir halı gibi,
Anlam çok derin olsun
Bal gibi yiyelim.
Oku ve kalbini aç,
Sözün dibinden büyüsün.
Haydi bir şiir yazalım!
Bakırlardan bir tablo çizdi
Sevginin tadını çıkaralım,
Sevgisine hasret
Bir kıza isim verelim.
Şiirlerin güzelse
gözlerde yükselirsin,
Böyle güzel bir şiir evinde
Aşk ile yaşlanırsın.
Güzel şiirimizi yazalım,
Şiir evimizi kuruttuk.
YAZIN NEDENİ
Baharın nefesi dokundu yerlere,
Agaçlar naz ile yırgalandılar.
Yağmur çöllere göz yaşı döktü,
Meşeler rəks edip dalgalandılar.
Doğa aşkı her yerde aradı,
Yagış tepelerin yüzün yaladı,
Çiniler yıkandı ve saçların yıkandı,
Saldırımla övünüyorlardı.
Her yer yeşil ayazla kaplı,
Kara kuşlar, kelebekler ortaya çıktı,
Geceden sabaha sis süründü,
Çiçekler şeh ile sıralandılar.
Dünyanın başına güneş battı,
Güneş kırmızı ve güneş bitmiş,
Denizlerde güneş sallandı,
Dalgalar kükrəyip çalkalandılar.
Soğuk, ayaz hüzünlü,
Güneş ışıkları yere süzüldü,
Karınca sürüsü ipliğe bürünmüş,
Baharın gelişine geri döndüler.
Doğa üst elbisesini değiştirdi,
Gökyüzü gözlerini kaşlarını boyadı,
Gazeller gözyaşlarını döker,
Ayaklarının altında çizilmişlerdi.