Hacı İvaz Paşa – Tokat’tan Bursa’ya, Vezirlikten Sürgüne

 

Bir Osmanlı Vezirinin Hazin Öyküsü

I. Bölüm

Selâtin Câmii; padişahlarla şehzadeler veya sultanlar tarafından yaptırılmış olan camilere verilen addır. [1]Selatin câmiilerde sultanların ve aile üyelerinin de kabirleri bulunmaktadır. Bursa’mız Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk başkenti olduğundan pek çok selâtin câmiiye ev sahipliği yapmaktadır. Bunlardan birisi de Yeşil Câmii’dir. Erken Osmanlı Dönemi diye adlandırılan devirde Bursa’ya kazandırılan şaheserlerinden biri olan Yeşil Câmii mimarı Hacı İvaz Paşa’yı bilir misiniz? Osmanlı tarihinde bu denli becerikli, dirayetli ama bir o kadar da hazin bir öyküye sahip kişilik yoktur sanırım. Hacı İvaz Paşa ile gönül bağımın olduğunu Bursa’ya üniversite okumaya geldiğimde keşfettim. Yeşil Câmii’de Tebriz kokusu alıyordum. Bu koku, bana memleketimde olduğumu hissettiriyordu. 

Dünya tarihinin gördüğü en büyük fatihlerden olan Emir Timur, kimseden miras ile devralmadığı, kendi teri ve kanıyla kurduğu imparatorluğuyla Türkistan’ın tek hâkimi olmuştu. Hayatı boyunca girdiği hiçbir savaşta yenilmemiş, kazandığı zaferler ile adını dünya tarihine yazdırmıştı. İmparatorluğunun sınırları Asya’dan Anadolu’ya doğru taşmıştı. 

Öte yandan Anadolu ve Balkanlar üzerinde zaferden zafere koşan Yıldırım Bayezid, Niğbolu’da Haçlı ordusunu hezimete uğratmış, Sultanü’r-Rûm ünvanını almıştı. Atalarından devraldığı devleti Balkanlarda genişletirken Anadolu’da da genişletmek, sınırlarını Fırat Nehri’nin doğusuna taşımak niyetindeydi. Anadolu’daki parçalanmış yapıyı bir bayrak altında toplayacaktı. 

Yıldırım Bayezid ile Emir Timur’un karşı karşıya gelmesi, çatışması mukadder idi. Türk tarihi bu türden savaşlarla doludur. Biz Türkler, düşmanlarla değil kendimizden olanlarla daha çok savaşmışızdır. Bu durum, üzerinde uzun uzun düşünülecek bir konudur. 

İki büyük Türk hakanı bilindiği üzere 1402 yılında Ankara’da Çubuk Ovası’nda karşılaştılar ve nihayetinde Emir Timur galip geldi. Satranç dehası, strateji uzmanı Emir Timur, zaferlerine bir yenisini daha eklemiş oldu. Ardından “Fetret Devri” dediğimiz “meşum”[2] bir dönem gelmişti. Çelebi Mehmed, Fetret Devri’ne son vermiş ve devleti yeniden kurarak ve ona kimlik kazandırmıştı. Osmanlı, eskisinden daha güçlü bir konuma gelmişti.  Öyle ya “bizim şer gördüğümüzde hayır, hayır gördüğümüzde şer vardır.” [3]Bizi ilgilendiren asıl konu, bu savaşın hemen öncesinde Şehzade Çelebi Mehmed’e Tokat’ta tımarlı sipahi olarak katılan bir gencin çok kısa bir süre sonra askeri, diplomatik ve mimari alanlarında ne kadar büyük birisi olduğunu gösterecek olmasıdır. Bunu anlatırken de Bursa’yı ve Yeşil Câmii’ni merkeze alacağız.

Onu tanımak için önce en güzel eseri olan Yeşil Câmii ile başlayalım; çünkü eserler sahipleriyle bilinirler. Hayatı hakkında kronolojik bilgiler sunmak bize bir şey katmayacaktır. Oysaki eserlerini ve dönemin şartlarını incelersek tarihin bize ne söylemek istediğini çok iyi kavramış olacağız. 

 

Yeşil Câmii /Anka’nın Yeniden Doğuş Hikâyesi

 

mesut yilmaz 1 yesil camii

Şehirler, savaşlarla yerle bir olur, kıtlıklarla ve yangınlarla mücadele eder ardından refah ve bolluk dönemine girer. Tıpkı Anka kuşu misali yanıp kül olsalar da küllerinden yeniden doğar. Bursa da Fetret Devri’nde yanmış, büyük ölçüde yıkılmış harap olmuş bir durumdaydı. Çelebi Mehmed’in kardeşi Musa Çelebi’ye galip gelerek hükümdar olması ile devlet ayağa kalkmış ve imar faaliyetleriyle Fetret Devri’nin yaraları sarılmıştır.  

Yeşil Câmii, Osmanlı İmparatorluğu’nun beşinci hükümdarı olan Çelebi Sultan Mehmed için yapılmış olup câmii, türbe, medrese ve imarethaneden ibarettir. Bursa ve Edirne’nin başkent olduğu dönemler “Erken Osmanlı Dönemi” olarak adlandırılırken, mimari alanda geleneklerin henüz oluşmadığı, tabiri caizse iştahla icat edilmeyi beklediği[4] dönemlerdir ve dönemin şartları gereğince bu külliyenin bölümleri dağınık biçimde konumlandırılmıştır. Her ne kadar külliye şeklinde yapılmış olsa da biz bu eserden alışılageldiği ismiyle “Yeşil Câmii” diyerek bahsedeceğiz. 

Çelebi Mehmed, yeni bir başlangıç yapma gayesiyle, belki de Timurlu devletine bir mesaj verme gayesiyle, bu külliyenin yapılmasını istemiştir; ancak sultanın aniden vefat etmesi üzerine aceleyle proje bitirilmiştir. Öyle ki -Yeşil Câmii’ye gelenler bilir- câmiide son cemaat yeri bulunmamaktadır.Sultan için bir de türbe yapılmıştır. Bu türbe, Osmanlı türbeleri içinde hacim olarak en büyüğü ve külliyelerde camiden yüksek bir konuma yerleştirilen yegane örnektir.[5]

mesut yilmaz 2 yesil turbe

  

Derin Kökler/ Tebriz’in Kokusu

Yeşil Cami, plânı ve çini süslemeleri ile Tebriz’deki Gök Mescit’e çok benzemektedir. Bilindiği gibi Emir Timur, 1402 Ankara Savaşı’nda Yıldırım Bayezid’i mağlup ettikten sonra Tebriz’e dönerken, yanında bazı Osmanlı bilim adamlarını ve sanatçılarını da götürmüştü, kendisi 1405’te ölünce bu aydınlar geriye gelmiş ve gelirken beraberlerinde Tebriz’den bazı sanatkârları da getirmişlerdi. Bu sanatçıların, caminin süsleme plânlanmasında ve yazı kuşaklarındaki ibarelerin seçiminde etkili oldukları, özellikle de çinilerini imal ettikleri anlaşılmaktadır.[6] Bu sanatçıları tanıyan, onları istihdam eden kişi olarak ise Hacı İvaz Paşa’yı görmekteyiz. Kendisi dönemin mimar, mühendis, usta kadrolarıyla iletişim halindedir. İşte bu benzerlik bize geleneğin sürekliliğini göstermektedir. Her ağacın kendi kökleri üzerinden yükseldiği gibi Yeşil Câmii de kendi mimari geleneğinin üstünde yükselmiştir.                            

Sağdaki mihrap sütunçesinin başlığında “amel-i üstâdân-ı Tebrîz” yani Tebrizli ustaların eseridir, ibaresi bulunur.[7] Bu ibare, çinilerin Tebrizli ustalar tarafından yapıldığının açık ispatı niteliğinde olup Tebriz’deki Gök Mescid ile Yeşil Câmii benzerliğini de açıklamaktadır. Mihrap sütunçelerine ve Yeşil Câmii’nin gizemine yazımızın sonraki bölümlerinde değineceğiz.

 

mesut yilmaz 3 tebriz

                                                          

Yeşil Câmii, başlangıçta hemen hemen her yeri çiniler ile kaplıyken günümüzde bu çinilerin pek çoğu restorasyonlarda sökülüp yurt dışına kaçırılmıştır. Bu farkı Jean-Léon Gérôme’un yaptığı Yeşil Câmii tablosundan anlıyoruz. 

mesut yilmaz 4 yesil camii

“Ahmet Vefik Paşa’nın yönetimi ve yönlendirmesiyle 1863 yılında yapılan onarım için, restorasyon konusunda bir uzman olduğu ileri sürülen Leon Parvillee(1830-1885), 3000 kuruş aylıkla görevlendirilmiş. Hâlbuki Parvillee’nin mesleki profilinin pek de yeterli olmadığı görülmektedir. Kimi onun Viollet-le Duc’un yanında yetiştiğini söylese de kimi herhangi bir mimari öğrenim görmeden kendini yetiştirdiğini belirtmektedir. Parvillee’nin Bursa’daki görevini üç yıl boyunca sürdürür. Başta Yeşil Külliyesi olmak üzere bazı anıtsal yapılarda hayli kapsamlı restorasyonlar yapılır. Bu restorasyonlardan en çok etkilenen yapı ise Yeşil Türbedir. Özellikle de taç kapı, kubbe kasnağı ve tüm cephelerdeki çinilerin değiştirilerek yerlerine ya Fransa’da -ya da Kütahya’da yaptırılan çinilerin konduğu; ya da yüzeylerin sıvandığı görülür.[8]

Yeşil Câmii, Sultan Çelebi Mehmed ve Hacı İvaz Paşa’nın birlikteliğinde yapılan vizyon bir projedir. Osmanlıların tabiriyle “Timur belasını” atlattıktan sonra Osmanlı Devleti iyice merkeziyetçi bir yapıyla yeniden kurulur ve yaşadığı kimlik bunalımına bir çözüm arayışına girer. Emir Timur, Cengiz Han mirasçısı olarak Asya’yı birleştirmiş ve sınırlarını Anadolu’ya taşımıştı. Yıldırım Bayezid ise “Gâzi” ünvanını sonuna kadar hak ediyordu ancak büyük çoğunluğu Balkanlarda olmak üzere kurdukları devleti bir kimliğe oturtmak ihtiyacı hissetmişlerdi. Emir Timur’a karşı bir meşruiyet sorunu vardı. Çelebi Mehmet ile artık Osmanlılar, Oğuz Han neslinden Kayı boyundan oldukları teziyle bu meşruiyet krizini aşmışlardı. Yeşil Câmii, Osmanlıların siyasi, ideolojik, kültürel vb. her anlamda yeniden doğuşunun bir sembolü olarak okunmalıdır. Yeşil Câmii ile artık Anka kuşu yeniden hayat bulmuş ve kanatlanmıştı. 

(Bir sonraki bölümde Hacı İvaz Paşa’nın Çelebi Mehmed’e şehzadelik döneminde intisap etmesiyle birlikte hayatlarının kesişmesi ile Hacı İvaz Paşa’nın yükselişine değineceğiz. Son bölümde ise Hacı İvaz Paşa’nın hazin sonu, Yeşil Câmii’nin gizemi ve Bursa’daki İvaz Paşa mahallesinden bahsedeceğiz.) 

 

 Dipnotlar

[1] Diyanet Dergi web sitesi, https://dergi.diyanet.gov.tr/makaledetay.php?ID=19786

[2] Meşum: Uğursuz

[3] Kur’an-Kerim Bakara Suresi, 216. Ayet Meali, https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Bakara-suresi/223/216-ayet-tefsiri

[4] Bursa Günlüğü, Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayını, Sayı 1, Mart 2018, Sayfa 8.

[5] A.g.e, Sayfa 10.

[6] http://bursadazamandergisi.com/haberler/restorasyon-sonrasi-yesil-cami-716.html

[7]  TDV DİA web sitesi, https://islamansiklopedisi.org.tr/yesilcami-kulliyesi–bursa

[8] Bursa Günlüğü, Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayını, Sayı 1, Mart 2018, Sayfa 13.

Yazar
Mesut YILMAZ

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen