Küsünce özlüyorsanız iyiye alâmet.
Hayra.
Umut var mesajının iç sesi, haykırışı. Özlem acıtır, telafi peşine düşer. Düşmese de günü yeri geldiğinde yine kucak olur, yar olur, yatak olur.
Devamı olur kaldığı yerden.
Ne kaldıysa?..
Kalan yine yeşerir, tohum olur, maya olur, filiz olur, başak olur, can olur.
Ama ille olur.
Ama yoksa küsmekte özlemek…
Bu pek hayra yorulmaz. Ölüyü diriltmek gibi mümkün ihtimâli olmayan bir bitiş. Yenideni olsa bile öylesine…
Cansız, kansız, umursuz olur. Tatsız tussuz. Faydasız.
Kuru.
Toprakta kurumuş, kütük olmuş, yapraksız, çiçeksiz bir ağaç gibi.
Geçmişi var geleceği yok bir ağaç.
Yerinden sökülüp, yakılıp, ateşe verilemeyen yerinde de hüzünden acıdan başka bir hacmi olmayan
Gönüller bir olduysa, gönül ister ki dargınlık olsun, kırgınlık olsun ama küslük olmasın.
Yeşerecek bir umut ille kalsın.
Belki bir tebessüm olsun can suyu. Belki bir el oluş. Belki bir şarkı, belki bir şiir. Ama ille olsun ille olan, oluru olsun.
Ya hastalık olursa.
Ölüm ayırırsa…
Son pişmanlık daha onulmaz yara bırakmaz mı kalanda.
Gidenin akıbeti giden de sır.
Ama kalan… Ya kalan,
Bu yığınla pişmanlığın, keşkenin, gurur yükünün altında iflah olur mu?
Hâlâ hayattaysak bir tebessüm, bir selam, bir el, bir kahve kokusu kadar yakınsak…
Değer mi yarınları yasa gömmeye.
Halâ yeşerecek bir dalımız tutunacak, tutacak bir elimiz varken.
Sevgiyi, geçmişi, hatrı zayi etmek…
Değer mi?
Hele ki sabahsa gecenin, geceyse sabahın garantisi yoksa?
Kaç nefes kaldı geride. Bir nefese nefes olabilcek…
Kardeş, sevgili, evlat, yâr, yoldaş, eş…
Olabilecek?
Hâlâ şimdiyken yarınların can suyu olabilmek ne kutlu nasip.
Küsmek.
Belki yenidenlere kök olmak içindir.
Özlemek…
Yarınlara dünleri bağlamak için!
Tabi hâlâ nefes alıyorsa özlemek bir umuttur
Bugüne eklenmeyi bekleyen yarınlara…
Hâlâ bir hâlâ varsa o da.
Hâli hazırda,