Çok Seviyorum O çocuğu
…
Neden hep kadınla özdeştir, kadınla anılır, ‘içerde ki çocuk’. İçinizde ki çocuğu sevin, büyütün, sakın ha öldürmeyin! Hep kadına tembihlenir…
Erkekler büyüyünce katletmek zorundalar mı efendim o çocuğu?
Anlamam ki…
Vallahi büyümek zor. Hele içindeki o saf, o muzur, o heyecan dolu, o utangaç, o cesur, o neşeli, o kurallara meydan okuyan çocuk öldüyse ‘ki inşallah ölmemiştir de biryerlerde unutulmuştur’ hayat vallahi zor azizim. O çocuk olmadan başedilemez ki hayatın ciddiyetiyle… O çocuk yoksa içinde muhatabınız, partneriniz her kimse, geçinilmez ki, eğlenilmez ki, şen kahkahalar atılamaz ki… O zaman da ne dünya çekilir, ne ilişki…
Hani beylere de sesleniyorum yitirdi ya da unuttu iseniz, geçmişte bir yerlerde o çocuğu, işi gücü bırakın bulun efendim, yanın yıkılın, mumla arayın, sorun, soruşturun, gerekirse terapilere falan gidin, amma o çocuğu bulun.
Uyuttu iseniz uyandırın…
Ve söz hakkı verin ona..!
Yanınızda heryere götürün. En ciddi toplantılara, ya da en çileli zamanlarınıza mesela… inanın bana, hayat hem sizin, hem de yakınınızda ki herkes için çok daha eğlenceli olacak. Yükler daha taşınabilir olacak. Kasvetiniz dağılacak. O zaman daha çok gülüp, daha çok güldüreceksiniz. Daha çok pirzola yemiş gibi yani… Benden demesi. Yaşınıza da takılmayın hani. ‘Bu yaşta aaa ne ayıp’ demeyin işte.
Şöyle bir bakın yanınıza, yörenize, en çok sevdikleriniz, en çok özledikleriniz, içindeki çocuğa ve içinizdeki çocuğa değer verenlerdir. Onlardan olun ve onların kıymetini bilin. Bak yemin ediyorum çok daha hafifleyeceksiniz, hele bir iyi geçinmeyi öğrenin o çocukla, hayatınız bir kuş kadar hafif olacak. Zaman ve mekân ve dahi ayrıştırıcı her şey hükümsüz kalacak.
Çocuklarıma hâl ile öğretirim ben ‘o çocuğa sahip çıkmalarını’ evimizde bizden çok onlar hüküm sürer . O vakit kırgınlık olmaz, art niyet olmaz ve neş’e olur… Nerede ne yapıyorsak işte…
Öyle işte… En şen kahkayı içimizde ki çocuklarla attık hep. Her sorunu o çocuklarla aştık. O çocuklarla büyüdük ve en çok onu sevdik birbirimizde… Hiç kıymadık, kıyamadık ona… Öyle ağladık, öyle güldük.
Ayrıca rolünüz ne ise hayatta, o çocuk varsa içinde iz bırakır. Hatırlayın; halanızı, teyzenizi, dedenizi, amcanızı, öğretmeninizi, hocanızı … Sizi en mutlu ettikleri anlar, en neşeli, en çocuk oldukları zamanlar değil midir? Kocaman kocaman kahkahalar attıkları zamanlar…
Bulun çıkarın o çocuğu içinizden, ya da geçmişinizden. Çok sevin azizim. Gülmek kadına, erkeğe, çocuğa, yaşa, başa, deliye, veliye bakmıyor. Herkese en çok yakışıyor. Ha birde o küçük çocuk olmadan olmuyor…
O küçük çocuk.
Ben onu çok seviyorum.
Adımı deliye çıkarsa da…
Haydi siz de tutun o çocuğun elinden…
sıkı sıkı tutun…
Paylaşın kendinizi ve sevdiklerinizi onunla.
İşte mucize o vakit gerçekleşecek…
Hayat o vakit yaşanılır olacak.
Daha daha geç kalmadan.
Ne siz ne de o çocuk.
Daha fazla kaybolmadan.
Şunun şurasında ölüme ne kaldı..?
Canan Aslan