Bugün temizlik günlerinden biri. Heryerden toz bezinin geçtiği toplanan toz, yerlenen dağınıklıkla gönle huzur günü. İç ferahlığı işte. Evin hanımları için, en baş tacı huzur günleri… Beylere gereksiz masraf kapısı. Ne var ki ev işinde kendin yap işte mantığı. Yardımcılı ya da yardımcısız. Evin işi zahmetli. Hele özel durumlar ve dönemlerde daha da çok. Hamilelik, hastalık, bebek… vs. Hem evin hanımına hem yardıma gelen hanıma iki uçlu ciddi destek. Yük paylaşımı.
Yardıma gelen kızımız şirket vasıtası ile ilk kez tanıştığımız biri. 23 yaşında. Güneydoğudan gelmiş. 64 yaşında annesi, 16 yaşında oğlan kardeşi varmış. Aritmetik ilginç. Neyse olasıdır herhalde. İkisine de kızımız bakmak durumundaymış. Her insan bir hikâye. Bir dokun bin dinle. Hergün çalışmak zorunda. Aldığı ücretin yarısını da şirkete vermek durumundaymış. Artık varın düşünün.
Yemek masasında sohbet ederken öğrendik bunları da. Ordan buradan az söyleşince ille bir hüzne dokunuyor insan. Sonra da at içinden atabilirsen… İlk inşaat temizliklerinde kendilerinden daha kıdemlilerle çalışarak öğreniyorlarmış işi. Sonra evlere… Küçük büyük hallince evler. Çeşit çeşit hanım. Huyu suyu türlü türlü hane halkı. Hani biz evimize aradığımız insan da güven ve bir temizlik ölçüsü arıyoruz ya. Onların açısına geçiverince bir anda nasıl değişiyor tablo. Evin her türlü özel ve mahrem hâli, dile gelemeyecek yüzü bu insanların rutini. Ben demeyeyim de siz anlayıverin. Güven temizlik ya da bir takım insanî haklar sadece belli bir kesime ya da parayı verebilene mi ait acaba… Bu insanlar her türlü şeyle yüzleşip işi işte bırakıp eve dönebiliyorlar mı acaba…?
Ruhları bedenleri nelerle pişiyor ya da daha gerçeği dağlanıyor olabilir acaba? Kendi işimizi kendimiz yaptığımızda; afımız ofumuz bitmezken, hergün dip köşe temizlik performansı göstermek zorunda olan bir insandan beklenti eşiğimiz bellidir değil mi? Haklı olarak.
Öyle… lafın ucu ona değince dillendirebildiği tek cümle bize bugünün temesı olarak belli ki epeyce yetecek.
“Eşyalı, düzenli evleri temizlemek daha kolay değil mi?”diye sorunca…
“Abla, bir bardak suyu esirgeyen insanla karşılaşmaktansa, boş duvarları kimseyi görmeden temizlemek daha iyi…”
…
Sustuk efendim.
Sustuk.
İnsan sever olmanın insan savar olmaya göre çok daha kolay olduğunu bir kez daha hatırlatarak sustuk.
…
İnsan hep insan kalsın. İnsanlığını hissetsin. Yere düşürmesin.
Mesleği ne olursa olsun.