Her toplumun kendine mahsus bir kimliği vardır (olmalıdır). Milletlerin genel ahlâk değerlerini yorumlama biçimi “kimlik” oluşturur.
Ör: Her toplumda “ev” (konut) mahrem alandır.
Bazı toplumlar mahremiyeti aynı zamanda “kutsal olan” ile ilişkilendirir. Eve ayakkabıyla girmez.
Evin “mahrem” olması onun her toplumda “kutsal” olmasını gerektirmez. Bu farklılık toplulukların “toplum olma kimliği”ni belirleyen kültürlenmedir.
Türkiye’de toplulukların “toplum olma kimliği”ni (ortak kültürü) belirleyen bir “kültürlenme” gerçekleşmemiştir.
İdeolojiler toplumu ortak bir kültüre çekmek yerine kültürel kamplara çekmektedir.
Toplumun ortak kültürü, bazı ilkelerin her kesimce kabul edilmesiyle ortaya çıkabilir. Bu ilkesellik farklı ideolojiler tarafından tekeffül edilmediği için toplumumuz birbiriyle çatışan pek çok “ada kültür”ün parçalı yapısal özelliğini taşımaktadır.
Dünyayı güzelleştirmek farklı kültürel adaların müşterek değerler etrafında birleşmesiyle mümkün olabilir.
Bu güzelleştirmenin metodu her toplumun kendi varoluşuna ait bir ilkesel çözümle belirlenebilir.
“Türk” toplumunun kültürel kimliği Arap-Avrupa kültürlerinden farklıdır.
Bir şeyin bir ideoloji veya inanç tarafından mübah görülmesi, onun herkes tarafından farz-ı ayn(1) olarak addedilmesini gerektirmez.
Bir marksistin bir milliyetçi ile ortak ilkeler etrafında buluşabilmesi gerekir.
Nitekim eski Turancılardan bazıları Marksisttir.
Türkiye’de “ideolojisi benimki gibi değilse, düşmanımdır” yaklaşımı ile oluşturulmuş bir entelektüel yapı ve kültürel adalar düzeneği vardır.
Bu vasat “suskunluk sarmalı”na neden olmaktadır.
Tanpınar, bunun başka bir ifadesi olarak “sükût (sessizlik) suikastı.” demekteydi.
Entelektüellerin bir kısmı kendi kültürel adalarında konformist düşünsel faaliyetlerini sürdürebilmek ve medyada ideolojilerinin “ekran yüzü” olmayı sürdürmek adına “suskunluk sarmalı”na yakalanmıştır.
Konformizm(2) kültürel iktidar temin etmez; kültürel adaları ilkesizliğin fırtınalı deryasında yeniden üretir.
(1)farz-ı ayn: kişinin yükümlü olduğu emir.
(2)konformizm: Uyumculuk. Yerleşmiş düşüncelere itiraz etmemek.