Türk târihinde kurulmuş Cihân devletlerinden biri “Selçuklu” adını taşıyor. Aslında, o adı taşıyan düzinelerce devlet var. Bizim burada kasdettiğimiz, “Büyük Selçuklu Türk Cihân Devleti”dir. Selçuk Ata, bu muazzam devlet ile ona bağlı öteki Selçuklu devletlerine adını vermiş, mübârek ve hürmetli bir mevkide durmaktadır.
Selçuk Ata, babası Dokak zamânından kalma yakışıksız bir husûmet yüzünden Yengikent’i terk edip Cend’e geldi. Elbette, onunla birlikte pek kalabalık Kınık Boyu obaları da, öyle yapıp Cend’e geldiler. O sırada Cend’in batısında Sâmânoğulları Devleti, kuzeyinde ve doğusunda da Gazneli ve Karahânlı devletleri vardı. Bunlardan ilki İrân menşe’li, diğer ikisi ise Türk idiler. Selçuk Beğ, ileriye dönük pâln ve programını Sâmânoğulları üzerinden yaptı ve onlardan İslâm dîni öğretecek hocalar istedi. Kısa zamân içinde, Cend’e yerleşen Oğuz kitleleri Müslüman yaşayışının içine girdiler. Bir müddet sonra, Oğuz Yabgu Devleti’nden vergi memurları geldi ve Selçuk Beğ’den harâc istediler. O:
“Biz kâfirlere vergi vermeyiz!”
diyerek, gelenleri geri çevirdi.
Çok geçmeden, Selçuk Beğ’in adının önüne “Gâzî” sıfatı konduruldu. Selçuk Beğ, Türk’ün bahtını batı istikaametinde gördü. Batı lâfzının tam ortasına da Anadolu’yu koydu. İlerideki yıllarda kazanılacak Dandanâkan, Pasinler ve Malazgird zaferlerinin muştusu, bu Anadolu hedefi idi. Bu zaferleri bir arada tasavvur ettiğimizde, Selçuk Beğ’in büyüklüğü daha bir anlaşılacaktır.
Söğüt-Domaniç arâzisine gelip yerleşen Ertuğrul Gâzî’nin Kayı Boyu erenleriyle yapıp ettikleri, Selçuk Ata’nın Cend’de kurduğu ve üstünden ustalıkla geçtiği köprü serencâmına ne kadar da çok benziyor. Bu köprü, sanıldığı gibi madde âleminin taştan, tahtadan yapılmış köprüsü değildir. Bu köprü, Türk’ü İslâm dâiresine geçiren bir mânâ köprüsüdür. Bugün Anadolu Diyârı’nda oturan ve milyonlarla ifâde edilen Türk mahşeri, varlığını, Cend’de kurulan o köprüye, yâni Selçuk Ata’nın yüce gönlüne borçludur. Ertuğrul Gâzî’yi, Selçuk Ata’nın kucağında göremeyenler, Türk’ün bahtının nerede parlayacağını da bilemezler. Bu, bir baht okuma ameliyesidir. İyi okuyabilene ne mutlu!..