Sezen Aksu, 2017 yılında müzisyen Yaşar Gaga ile çıkardığı ‘Şahane Bir Şey Yaşamak’ şarkısında geçen bir cümle nedeniyle geçen hafta en çok konuşulan kişi oldu. Şarkıda geçen “Selam söyleyin, o cahil Havva ve Âdeme…” cümlesinden hareketle din düşmanlığı yaptığını iddia edenler oldu. Saldıranlar, suçlayanlar… Saldıranlar arasında açılım sürecinde ve Anayasa oylamasındaki tavrını alkışlayan, onu göklere çıkaran gazeteciler de var. Şimdi savunanlar ise o zaman Sezen Aksu’yu kıyasıya eleştiriyordu. Genel başkanları polis çevirmesinde alkollü olarak yakalandığı için imamlıktan atılan Diyanet Sen’in de, Sezen Aksu hakkında suç duyurusunda bulunacağını açıklaması konunun trajikomik bir yönüydü…
Kitleler konu din veya etnisite olunca çok düşünmezler. Hemen galeyana gelirler. Düşünmeden saldırırlar. Bu kitle psikolojisi bize Maraş, Çorum, Sivas acılarını yaşattı… Ama değişen bir şey yok. Bir taraf “kâfir” avında. Diğer taraf, dini duyarlılıklara saygısız. Gerek eleştirenler, gerek savunanlardan kaç kişi; “Cahil” ne demek, “Ümmi “ ne demek diye sözlüğe bakmış, Kuran’da Âdem kaç manada kullanılmış diye araştırmış, Havva isminin Kuranda geçip geçmediğini sorgulamıştır? Her konuda olduğu gibi, bu konuda da aklıselimi terk ettik, kutuplaştık, hiç araştırmadan mensup olduğumuz kampın görüşlerini sorgusuz sualsiz ve düşmanca tekrarladık.
Sezen Aksu aleyhtarı bu kampanya aslında Sezen Aksu’nun ve şarkısının reklamı oldu. Sezen Aksu milyonlarca lira harcasa şarkısının bu ölçüde kamuoyu tarafından öğrenilmesini, dinlenmesini sağlayacak bir reklam/tanıtım kampanyası düzenleyemezdi…
Şarkı 2017 yılında hazırlanmış. Bu şarkının dine hakaret ettiği beş yılda yeni mi kavranmış? Bu şarkıdan daha fazla “din karşıtı” olarak nitelenebilecek şarkı varken neden bu şarkı? Aslında şarkı sözlerine karşı çıkarak ne kadar dindar olduğunu göstermek yeni bir şey değil…
Mesela 3.02.2019 tarihli Akit Gazetesinde “İmanımızı Şarkılarla Çalıyorlar” başlıklı bir haber yayımlanmıştı. Haberin altına ‘Şirk dolu şarkılar ve onları söyleyen şarkıcılar’ başlıklı bir liste yer alıyordu. Tam 24 şarkıcıdan 30 civarında şarkı… Listenin tamamını yazıya alayım dedim ama bana ayrılan yer dolacak, vazgeçtim. İnternette ararsanız listenin tamamına rahatça ulaşabilirsiniz. Yine de birkaç örnek vereyim;
* Mahsun Kırmızıgül: Sevdim seni Rabbim kadar.
* İbrahim Tatlıses: “Bir Allaha taptım bir sana taptım!
* Muazzez Abacı: Seninle cehennem ödüldür bana, sensiz cennet bile sürgün sayılır.
Kimler yok ki listede; Kubat, Nükhet Duru, Edip Akbayram, Orhan Gencebay, Yıldız Tilbe, Grup AF, Duman, Cem Adrian, Erol Evgin, Hakkı Bulut, Hande Yener, Ebru Gündeş,Ferdi Tayfur,Ahmet Kaya,Murat Göğebakan,Müslüm Gürses,Oğuz Yılmaz,Ferhat Göçer,Selami Şahin veMahsuni Şerif.
Akit’in haber başlığı ilginç: “İmanımızı Şarkılarla Çalıyorlar”. İlginç ama çalıntı. Emine Şenlikoğlu’nun “İmanımızı Sorularla Çaldılar” kitabından kotarılmış. Ne zayıf bir iman ki, soruyla çalınıyor, şarkıyla çalınıyor. Büyük bir dini hassasiyetle (!) 2019 yılında hazırlanan bu listede Sezen Aksu’nun 2017 yılında çıkardığı şarkısının yer almaması, Akit’in bile o tarihte şarkıda bir şirk unsuru görmediğinin bir göstergesi…
Yazının burasında telefonun alarmı çaldı. Yürüyüş saatim gelmişti. Yazıya ara verip yürüyüşe çıktım. Yürüyüş süresince de TRT Nağme’yi dinledim… Sunucunun sesi “Şimdi sırada Avni Anıl’ın Nihavend şarkısı; Sana mihrabım diyerek yüz sürdüm”… “Bunu listeye almayı unutmuşlar.” diye düşündüm. Yürüyüş bitmek üzereyken bu kez “Sadettin Kaynak’ın Hüseyni Makamındaki şarkısı; “Haticem saçlarını dalga dalga taratmış/ Tanrı bizi topraktan, onu nurdan yaratmış” o da listede yok… Eve döndüm, sosyal medyada bir arkadaşın paylaşımıyla karşılaştım: “Barış Manço hayatta değil, kesin emsal gösterilir ve linç edilirdi; Âdem oğlu kızgın fırın, Havva kızı mercimek”
Ve listede olmayan başka şarkılar; Orhan Gencebay’ın “Tanrım Beni Baştan Yarat”, Manga’nın “Beni Benimle Bırak”, Ebru Güneş’in “Fırtınalar”, Levent Yüksel’in “Zalim”i hemen aklıma gelenler… Hele Halk Müziğimize dalarsak işin içinden çıkamayız. Mesela, “Akit” kafasına göre şu türkü hemen yasaklanmalı: Karanfilin beyazı / Etme bana bu nazı / Ak göğsünün üstünde / Kılsam sabah namazı…
İmanını kimsenin tartışamayacağı Mehmet Akif “Ya Râb, Bu Uğursuz Gecenin Yok mu Sabâhı?” şiirini şu mısralarla bitiriyor; “Yandık ! diyoruz .. Boğmaya kan gönderiyorsun! Yok musun ey adl-i İlâhi!” Yine Akif başka bir şiirinde “Ey bunca zamandır bizi tedib eden Allah/ Ey âlemi İslamı ezen, inleten Allah!” Bu kafa, Akif’i de dinsiz ilan edebilir hiç sıkılmadan…
Türk Divan şiirinin müstesna ismi Fuzuli şöyle der;
“Gönül tâ var elünde câm-i mey tesbihe el urma
Namaz ehline uyma anlar ile durma oturma
Eğilüb secdeye salma feragat tacını başdan
Vuzû suyu bile rahat yuhusu gözden uçurma
Sakın pâmâl olursun bûriyâ tek mescide varma”
Yani;
“Ey gönül elinde şarap kadehi var, bırak, tesbihe el sürme
Namaz kılanlara uyma, onlarla durma, oturma
Secdeye eğilerek özveri tacını başından düşürme
Abdest suyuyla esenlik uykusunu gözünden kaçırma
Ayak altında kalırsın, sakın, hasır gibi camiye varma”
Öte yandan; Kanuni döneminin ünlü şairi, kazaskerlik gibi devletin en yüksek makamlarında da bulunmuş olan Baki’nin şu beytine bir göz atalım:
Bezm-i safa vü reşh-i cam bu zemzem olmuş ol makam
Meyhaneler beytü’l-harâm. pîr-i muğan şeyhü’l-harâm
Bugünün Türkçesi ile;
“Esenlik veren bir toplantı, kadeh teri zemzem olmuş.
Meyhaneler ka’be, meyhanecibaşı da ka’be şeyhidir”
Bu satırlar Sezen Aksu’nun şarkısındaki ifadelerden çok daha keskin değil midir? Ne yapalım Divan şiirimizin bu iki büyük devini Fuzuli ve Baki’yi de mi kaldırıp atalım?
Dinimizi koruyorum edasıyla Sezen Aksu’nun evinin önünde gösteri yapan, nutuk atan, basın açıklaması yapan “kahramanlar” acaba tam yirmi yıl Osmanlı’nın Şeyhülislam makamında oturan büyük âlim, büyük şair Şeyhülislam Yahya Efendi’nin aşağıdaki beytinden haberdar mıdırlar?
“Mescidde riyâ-pîşeler etsin ko riyayı
Meyhaneye gel kim ne riya var ne mürâyî”
Bugünkü Türkçeyle;
“Camide ikiyüzlüleri bırak, ikiyüzlülük etsinler
Meyhaneye gel ne ikiyüzlülük var ne de ikiyüzlü”
Vay kâfir Şeyhülislam vay! Şimdi bir Diyanet İşleri Başkanı böyle bir şiir yazsa sonu ne olabilir, düşündünüz mü?
Halk şiirimiz bu konulara daha sansürsüz yaklaşmıştır. Mesela Kaygusuz Abdal’ın “Hey Koca Tanrı”sı, Dertli’nin “Şeytan Bunun Neresinde”si, Azmi Baba’nın “Yeri Göğü İnsü Cinni Yarattın”ı onlara göre tartışmasız küfürdür; basılması, yazılması yasaklanmalıdır…
Yapmayın beyler sanata müdahaleye başlandı mı bunun dibi bucağı yoktur. Yasaklar kısıtlamalar sanatı, sanatçıyı boğar. Baskı altında olan sanatçı üretkenliğini kaybeder, sanat ölür. Sanatın gerilemesi ülkenin geri kalmasıdır. Sanat olmayan yerde ne bilim olur, ne düşünce.
Sezen Aksu’yu protesto eden kardeşim; eğer toplumun ateizmin/deizmin pençesine düşmesini istemiyorsanız, şarkılara tepki koymaktan çok daha önemli ve gerekli yöntemler var. Nasıl mı? Önce aynaya bakın ve kendinize çeki düzen verin! Yani; haksızlık karşısında susmayın, beytülmale el uzatanlara karşı tepki verin, “hırsız ama bizden” diye hırsızları savunmayın, badeci şeyhlere, din sömürücülerine herkesten önce siz tavır koyun, atamalarda emaneti ehline verilmesi gerektiğini seslendirin, kimsenin hakkını yemeyin, yedirmeyin, yanlışı yapan babanız olsa yanlış demeyi bilin, büyükleri sayın küçükleri koruyun, sizin gibi düşünmeyenlere, sizin gibi yaşamayanlar kinle değil hoşgörüyle bakın, yasakları değil özgürlükleri savunun… Özetle adam gibi adam, Müslüman gibi Müslüman olun. Toplum ve özellikle gençler “Müslümanım ve Müslüman gibi yaşıyorum” diyenlere bakarak, “iyi insan, doğru insan” nasıl olunurmuş görsün. İnanın o zaman, hangi şarkı söylenirse söylensin, şiirlerin Tanrı tanımaz sözleri ne kadar cezbedici olursa olsun, ateizmin ve deizmin yayılacak bir ortam bulamayacağını göreceksiniz, şarkı sözü protestolarının ne kadar anlamsız olduğunu anlayacaksınız…