Korona çağında genetik ayrımcılık çıkarsa

Kovid-19’un seyrine ilişkin kesin bilgi genlerde bulunursa “zayıf halkalara” tedavi umudu doğacağı söyleniyor, ancak Scientific American dergisi çok önemli bir etik sorununa, profilleme tehlikesine dikkat çekiyor: Genetik mahremiyetin ortadan kalkmasıyla korona bulguları ayrımcı amaçlarla kullanılabilir. Örneğin iş yerlerinde gen testi uygulaması gibi bir akım başlayabilir, sigorta şirketleri poliçe satışlarında test şartı getirip risk primini artırabilir. Günümüzde genetik ayrımcılığa karşı etkin yasal hükümler de bulunmuyor. Dergi, bu pandemi krizi öncesinde ABD’de gen testlerinin istihdamda ayrımcılığa neden olduğunu da hatırlatıyor, “23andMe ve Ancestry şirketlerinin veri tabanlarındaki bilgilerin hassasiyeti konusunda halkın daha iyi aydınlatılması gerekir” diyor.

*****
 
Ayşe Özek KARASU
Kovid-19, neden risk grubunda olmayanları da yakalıyor? Niye bazıları hastalığı hafif atlatırken, kimileri entübe oluyor, ölüyor? Yaş, kronik hastalık, obezite, cinsiyet, hormon ve enzimler dışında genetik de bir faktör olabilir mi? Şimdi genom bilimciler bu şifreyi çözmek üzere global bir platformda vakalardaki bulguları paylaşıyor. ABD’de özel genetik firması da hastalığı ağır geçirenlerin DNA örneklerini topluyor. Cevap genlerde bulunursa “zayıf halkalara“ tedavi umudu doğar ama genetik mahremiyet elden gidebilir, hem de ayrımcı niyetlerle kullanılması pahasına…
 
Kovid-19’dan erkek ölümlerinin neden kadınlardan fazla olduğuna dair yeni bir araştırma yayınlandı. Hollanda’daki Groningen Üniversitesi kardiyologlarının bulgularına göre nedeni, ACE2 adlı enzim; erkeklerin kanında, kadınlara oranla daha yüksek değerde bulunuyor ve koronavirüs hücrelere nüfuz edip çoğalarak akciğere yerleşmek için bu kilit enzimi kullanıyor. Hücre yüzeyinde reseptör işlevi gören ACE2, virüsün sağlıklı hücrelere saldırıp enfekte etmesinde kolaylaştırıcı rol oynuyor. Ve bu enzim akciğer dokusunda yüksek miktarda bulunuyor, dolayısıyla akciğer hastalıklarının Kovid-19’la bağlantılı olarak ağırlaşmasında belirleyici olduğu düşünülüyor.
 
“European Heart Journal”da yayınlanan çalışma, Avrupa çapında 11 ülkeden 1485 erkek ve 537 kadın hasta üzerinde yapılmış. Erkeklerin yaş ortalaması 69, kadınlarınki ise 75. Araştırmanın kardiyoloji ile bağlantısı ise şu; kalp yetmezliği, diyabet ya da böbrek hastalıklarında ACE enzimini bloke eden ilaçlar ACE2 yoğunluğunu da önlüyor. ACE2, kalp, böbrek, damar ve testislerde de yoğun miktarda bulunuyor.
 
ERKEK CİNSİYETİ RİSK FAKTÖRÜ
 
ACE2 değerlerinin yanı sıra hormonlar da Kovid-19’un erkek ve kadınlar üzerindeki etkisini farklılaştırıyor. Yaş ilerledikçe cinsiyet hormonlarının etkisi azalıyor, kadın ve erkek ölüm oranları birbirine yaklaşıyor. Österojen bağışıklığı güçlendirdiği için kadınların bağışıklık sistemi virüse karşı daha çabuk harekete geçiyor; testosteron hormonu ise virüse karşı savunmayı engelliyor, özellikle 50-60 yaş arası erkekleri tehlikeli sınıra getiriyor. Almanya’daki tespitlere göre bu yaş grubundaki erkekler hastalığı daha ağır geçiriyor ve ölen erkeklerin sayısı kadınların üç katı kadar.
 
Alman kardiyolog Prof. Vera Regitz-Zagrosek’e göre erkek cinsiyeti bir risk faktörü oluşturuyor. Fakat Çin, Fransa, İspanya, İtalya ve İsviçre verilerine bakıldığında cinsiyet bağlamında çok farklı göstergeler ortaya çıkıyor, dolayısıyla çoklu faktörlerin karışımı söz konusu olabilir, genetik de dahil olmak üzere. Örneğin İspanya’da yoğun bakım tedavisi gören erkekler, kadınların iki katı; Fransa’da üç katı. Ölüm oranları ise ülkeler arasında birbirine daha yakın. Erkekler aleyhinde 1.8’e karşılık bir düzeyinde.
 
Bitmedi; bir de yeni tip koronavirüsün hücrelere giriş yolunu açan TMT proteini var ki, testosteron etkisiyle erkeklerde yüksek düzeyde bulunuyor, österojen ise bu proteini baskılıyor. Prof. Regitz-Zagrosek şu önemli noktaya da dikkat çekiyor; Kovid-19’a karşı ilaç veya aşı geliştirirken cinsiyet farkını da mutlaka gözetmek gerekiyor.
 
“ADİPOSİT” HÜCRELERİNİN ETKİSİ
 
Bütün biyolojik faktörler bir yana, erkeklerin kadınlara göre daha riskli yaşadığı, daha çok alkol ve tütün tüketip hijyene de daha az dikkat ettiği için koronadan ağır etkilendiği gibi bir söylem de var. Fakat kadınların hemşirelikten tutun kasiyerliğe kadar temas riski yüksek mesleklerde çalıştığı da bir gerçek. Buna rağmen cinsiyetler arası risk eşitlenmiyor.
 
ABD’de yetişkin nüfusun yüzde 42’si obez.
 
Risklerin eşitlenebileceği kilo fazlası ve obezite var ama bu alanda da erkekler daha dezavantajlı görünüyor. New York Üniversitesi uzmanlarının araştırmasına göre sadece altta yatan kronik hastalıklar ve yaş faktörü değil, “adiposit” yani yağ dokusu hücrelerinin yoğunluğu da Kovid-19 sürecini ağırlaştırıyor. Pandemide en ağır yarayı alan New York’ta hastaların yüzde 40’ını obezite problemi olan, vücut kütle endeksi (BMI) 30 üstü bireyler oluşturuyormuş. Bu hastaların yarısı entübe olmuş. Araştırmayı yürüten Christopher Petrilli, özellikle erkeklerin karın bölgesindeki yağ birikiminin nefes almayı güçleştirdiğini belirterek, “Kilo fazlasının epidemiyolojik bir risk faktörü olarak değerlendirilmesi gerekir” diyor. Ancak “Şişmansa, virüslüdür” şeklinde damgalamamak kaydıyla.
 
İŞVEREN VE SİGORTA ŞİRKETLERİ İSTİSMAR EDER Mİ?
 
Damgalanmaya müsait diğer bir alan genetik.
 
Kovid-19, neden risk grubunda olmayanları da yakalıyor? Niye bazıları hastalığı hafif atlatırken, ya da hiç semptom göstermezken kimileri entübe oluyor, ölüyor? Yaş, kronik hastalık, cinsiyet faktörü tamam da bilim âlemi henüz kesin cevabı bilmiyor. Çünkü altta yatan hastalığı bulunmayıp 30’lu yaşlarda ölenler var. Şimdi genom bilimciler bunun cevabını genetik kodlarda aramak üzere global bir platformda vakalardaki bulguları paylaşıyor. Genetik farklar, kalp krizi ya da kanser riskinde nasıl rol oynuyorsa, Kovid-19 ile genetik yapı arasındaki bağlantı bulunduğu takdirde, bunun etkin tedavi ve aşının geliştirilmesinde katkı yapacağı düşünülüyor. Hatta genom çözümü sayesinde, mevcut bir ilacın faydası da keşfedilebilir. Aynı ağrı kesici olarak üretilen Aspirin’in, kalp krizi riskine karşı kan sulandırıcı olarak kullanılması gibi.
 
Helkinsi Üniversitesi ile Harvard ve MIT’den bilim insanlarının başlattığı “Covid-19 Host Genetics” inisiyatifi dünyadaki tüm tıp kurumlarına, birçok ülkede milyonlarca DNA’nın toplandığı gen bankalarına açık. Birbirinden binlerce kilometre uzak, farklı disiplinlerden uzmanlar çalışmalarını web sitesi üzerinden paylaşıyor. 45 ülkeden 600’ü aşkın bilim insanı 150 ayrı çalışmayla global genetik işbirliğine dahil olmuş. Kovid-19’un yarattığı etkide genomun rolü irdeleniyor ve ilk sonuçların bu ay sonunda alınması bekleniyor. Platformda Türkiye’den bir katılım görünmüyor; ABD 48 ayrı tıp merkeziyle başı çekiyor.
 
Genetik İnisiyatifi, sıradan bireylere de DNA ve tıbbi bilgilerinin araştırmalarda kullanılmasına onay vermesi için çağrıda bulunuyor. Nitekim Amerikan özel genom şirketi “23andMe”, Kovid-19’da genetik şifreyi çözmek üzere hastalığı geçiren on bin kişiye ücretsiz test yapmaya başlayacağını açıkladı. Şirketin 8 milyon müşterisiyle çok geniş bir gen veri tabanı mevcut. Daha önce bu veri tabanındaki bilgileri uykusuzluk ve eşcinselliğin genetik kökleri gibi araştırmalarda kullanmışlar. Şu an müşterileri arasında Kovid-19 geçirenleri tespit aşamasında; genlerinin önemli bilgiler içerdiği hesap ediliyor. DNA testleri yapan “Ancestry” şirketi de kendi Kovid-19 projesinde 250 bin geri dönüş almış.
 
Kovid-19’un seyrine ilişkin kesin bilgi genlerde bulunursa “zayıf halkalara” tedavi umudu doğacağı söyleniyor, ancak Scientific American dergisi çok önemli bir etik sorununa, profilleme tehlikesine dikkat çekiyor: Genetik mahremiyetin ortadan kalkmasıyla korona bulguları ayrımcı amaçlarla kullanılabilir. Örneğin iş yerlerinde gen testi uygulaması gibi bir akım başlayabilir, sigorta şirketleri poliçe satışlarında test şartı getirip risk primini artırabilir. Günümüzde genetik ayrımcılığa karşı etkin yasal hükümler de bulunmuyor. Dergi, bu pandemi krizi öncesinde ABD’de gen testlerinin istihdamda ayrımcılığa neden olduğunu da hatırlatıyor, “23andMe ve Ancestry şirketlerinin veri tabanlarındaki bilgilerin hassasiyeti konusunda halkın daha iyi aydınlatılması gerekir” diyor.
 
Scientific American, genetik veri yönetiminde halkın tepkisini ölçmek üzere 2 bin kişiyi içeren bir anket yapmış. Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi verdikten sonra, “DNA’nızın bilim için kullanılmasını ister misiniz?” diye sormuşlar. Şu pandemi krizinde büyük çoğunluğun Kovid-19 aşısına katkıda bulunmaya hazır olması beklenirken, yüzde 40’ı “hayır” demiş.
 
———————————-
 
Kaynak:
 
https://www.haberturk.com/yazarlar/ayse-ozek-karasu/2680756-korona-caginda-genetik-ayrimcilik-cikarsa
Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen