Cemal Divani Erzurum’lu. Oltu’nun Duralar Köyünden.
Köylüsü Aşık Mevlüt İhsani’nin çırağı.
Cemal Divani günümüzün en iyi aşıklarından birisi. Aşıklar için şöyle diyor;
“”Biz aşığız yâr yolunda yürürüz
Biz adım atarken diz incitmeyiz
Biz zerre içinde kürre görürüz
Biz ağlarken bile göz incitmeyiz.
…
Biz bülbülüz viranede ötmeyiz
Biz haksızın tarafını tutmayız
Biz aşk ocağına odun atmayız
Biz kendimiz yanar köz incitmeyiz.”
Şiirin iki kıtası böyle.
Ustası İhsani ile köylerinde bir atışma yapmışlar. Atışma hayli uzun da bir birazını yazalım;
İhsani;
Yatma Divani gayret et
Bizzat ki çalışmak lâzım.
Bilmiyorsan bilene git,
Ustaya danışmak lâzım.
Divani;
Çok ah çektim yok faydası,
Fırsat yok çalışamadım.
Aradım yıllar boyunca,
Bulup da danışamadım.
İhsani;
Canından geçmek istersen,
Çıbanı deşmek istersen,
Badeyi içmek istersen,
Kırklara karışmak lâzım.
Divani;
Alem menzil aldı gitti,
Arayanlar buldu gitti,
Hayalime geldi gitti,
Kırklara karışamadım.
Cemal Divani bir sohbette “Âşıklığı bir bina gibi düşünün, temelini ustam Mevlüt İhsanî’yle attım, direklerini ve duvarlarını Sümmanioğlu ile ördüm, çatısını Reyhanî ile kapadım.”
Reyhani ile bir atışmalarından da bir kaç kıta yazalım.
Divani
Dur usta Reyhani sual eyleyim
Devrolan yıllarda neyi aradın?
Destur varsa bu deryayı boylayım
Turnasız göllerde neyi aradın?
Reyhani
Aşıkların aramakmış muradı
Han olmayan yerde kervan aramış
Mecnunların Leyla imiş muradı
Koca can mülkünde canan aramış.
Divani,
Yaşın yetmiş oldu halen naçarsın
Kitli saray kapısını açarsın
Elli yıldır kanat çırpar uçarsın
Dönülmez yollarda neyi aradın?
Reyhani
Zarar dünyasında kar bulamamış
Yapraksız dallarda bar bulamamış
Gece uyuyacak yer bulamamış
Üstelik bir yırtık yorgan aramış.
Divani
Desem doğrusunu beni kınarsın
Katresi sayılmaz coşkun pınarsın
On beş yaşlarından beri yanarsın
Ocaksız küllerde neyi aradın?
Reyhani
Derviş iken niyazında nazında
Bir gaip dost bulmuş dert emrazında
Bin derya gizliyken mimin gözünde
Kurumuş çöllerde umman aramış.
Cemal Divani aşık şölenlerinin aranan ismi. Aşıklığın her dalında var. Gezer, dolaşır, söyler.
Gerçi bizim köye gelirken yollardan korkar ama olsun.
Daha başka şeylerini de yazarım ama Erzurum’dan gelirken Oltu Taşı’ndan yapılmış güzel hediyeler getiriyor, o yüzden susayım.
Aşık Cemal Divani bir güzel şiir daha söylemiş, bugün de bu şiiri okuyalım;
Aşk Böyle Bir Şey
Gel gönül aşk ile oynama oyun,
Gözün kan doldurur aşk öyle bir şey.
Henüz hiç kimseye eğmemiş boyun,
Şaha başkaldırır, aşk böyle bir şey.
Zehir dolar ekmeğine, aşına,
Engel olur yapacağın işine,
Sızı salar damağına, dişine,
Saçını yoldurur, aşk böyle bir şey.
Bazen deli diye düşürür çöle,
Yakar vücudunu çevirir küle,
Bülbülü lal eder, bağbanı köle,
Gül olsan soldurur, aşk böyle bir şey.
Dağ olsan üstünden dumanı gitmez,
Çelik pençesi var, ona güç yetmez,
Onun için zalim, mazlum fark etmez,
Kim görse çıldırır aşk böyle bir şey.
Cemal Divani’yi mezara götür,
Değdiğinin kalp şehrini kanatır,
Bin yıl evvel ölenleri yaşatır,
Sağları öldürür, aşk böyle bir şey…